Zihnimiz Gece Uyanık Kalmaya Uygun Değil

0
Fotoğraf: Daniel Chekalov/Unsplash

Hiç gecenin geç saatlerine kadar uyumayıp Twitter’daki gönderilere öfkeli yorumlar yazdığınız, dondurma kutusunu açıp yarım kiloluk dondurma yediğiniz, bir bardak vişne suyu daha içtiğiniz ya da sadece kendinizi perişan hissettiğiniz oldu mu? O halde Gece Yarısından Sonraki Zihin hipoteziyle alakalı bir durum yaşamış olabilirsiniz.

Geçenlerde Frontiers in Network Psychology bülteninde yayımlanan bir makaleyle detayları anlatılan bu hipotez, biyolojik sirkadiyen saatleri geceyi gösterdiği zaman (çoğu kişi için gece yarısından sonra) uyanık kalan insanların beyinlerinde nörofizyolojik değişimler meydana geldiğini söylüyor. Bu değişimler dünya ile etkileşim kurma şeklimizi; özellikle de beynimizdeki ödül işleme, dürtü kontrolü ve bilgi işlemeyle bağlantılı faaliyetleri değiştiriyor.

Bu yüzden dünyayı daha olumsuz görebiliyor, zararlı davranışlar sergileyebiliyor ve sonuçlarını tamamen düşünmeden dürtüsel kararlar verebiliyorsunuz (kumar ve madde kullanımı gibi bağımlılık davranışlarıyla ilişkili olanlar da dahil).

Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesinde nöroloji profesörü, Massachusetts Genel Hastanesi Sinirbilim Bölümünde araştırmacı ve makalenin kıdemli yazarı Dr. Elizabeth B. Klerman şöyle aktarıyor: “Temel fikir; yüksek bir seviyeden ve küresel, evrimsel bir bakış açısından bakıldığında, biyolojik sirkadiyen saatinizin gece yarısından sonra uyanık kalmaya değil, uykuya teşvik eden süreçler doğrultusunda ayarlanmış olması.”

Klerman bu hipotezin, söz konusu sirkadiyen farklılıklarının gece vaktindeki davranışı, karar vermeyi ve iş performansını nasıl etkilediğini daha iyi anlamak ve insanların bununla mücadele etmesine yardımcı olabilecek stratejileri belirlemek üzere araştırmacıları yeni çalışmalar yürütmeye çağırdığını belirtiyor.

Bulgular, iş için gece uyanık kalması gereken ve aralarında pilotların, sağlık çalışanlarının, polis memurlarının ve askeri personelin de bulunduğu bireylerde geniş yelpazeli etkiler barındırıyor olabilir. Araştırma ayrıca şiddet suçlarını, madde kullanım bozukluklarını, intiharları ve diğer zararlı davranışları azaltmak yönünde yeni stratejiler geliştirilmesine de yol açabilir.

“Gecenin bir yarısında uyanık olan milyonlarca insan var ve bu kişilerin beyinlerinin gündüz olduğu kadar iyi işlemediğini gösteren gayet iyi bulgular mevcut” diyor Klerman. “Bu konunun daha fazla araştırmayla incelenmesini rica ediyorum çünkü birçok şeyin yanısıra bu insanların sağlığı ve güvenliği de etkileniyor.”

Karanlıktan sonra kötü şeyler oluyor

Yürütülen önceki araştırmalarda, insanların geceleri intihar etmeye ve şiddet suçları ile diğer zararlı davranışları sergilemeye daha yatkın oldukları gösterilmiş.

Örneğin Pennsylvania Üniversitesi Perelman Tıp Fakültesinde çalışan ve Gece Yarısından Sonraki Zihin hipotezinin eş yazarlarından biri olan Yardımcı Profesör Michael L. Perlis, herhangi bir zamanda uyanık olan insan sayısına göre ayarlama yapıldığında, intiharların istatiksel olarak gece saatlerinde daha sık gerçekleşme eğilimi sergilediğini keşfetmiş.

Esrar, alkol ve opioid gibi maddelerin yasadışı veya uygunsuz kullanım tehlikesi gece vaktinde artarken, cinayetler ve şiddet suçları da geceleri daha yaygın işleniyor.

Daha fazla karbonhidrat, lipit ve işlenmiş gıda peşinde koştuğumuz ve ihtiyacımızdan daha fazla kalori tükettiğimiz için gece vaktinde tercih ettiğimiz yiyecekler de sağlıksız olma eğilimi gösteriyor.

Peki neden tüm bu kötü davranışlar gece ortaya çıkıyor?

Bu konuda bazı bariz cevaplar var. Örneğin bunlardan biri de, karanlığın himayesinde suç işlemenin çok daha kolay olması ve gece etrafta bize yardım edecek ya da davranışlarımızı kontrol altında tutacak insan sayısının azalması. Fakat bu durumun biyolojik bir temeli de olabilir.

Klerman, beyinlerimizdeki nöral faaliyeti etkileyen sirkadiyen ritmin 24 saat boyunca değişerek, dünyayı işleme ve ona yanıt verme şeklimizde farklılıklar meydana getirdiğini açıklıyor.

Örneğin olumlu duygulanım (bilgiyi olumlu şekilde görme eğilimi), sirkadiyen etkilerinin uyanmaya ayarlı olduğu sabah vaktinde en yüksek noktasında bulunurken, sirkadiyen etkilerin uyumaya ayarlandığı gece sırasında en düşük noktasında oluyor.

Buna paralel olarak olumsuz duygulanım; yani bilgiyi olumsuz veya tehdit edici şekilde görme eğilimi geceleri en yüksek noktaya ulaşıyor.

Vücudunuz doğal olarak geceleri de daha fazla dopamin üretiyor ve ödül ile motivasyon sisteminizi değiştirebilen bu durum, tehlikeli davranışlar sergileme ihtimalini artırıyor.

Böyle önyargılı şekilde yorumlanan bilgi, daha sonra beynin karar vermekten sorumlu kısımlarına dağıtılıyor. Bu kısımlar, normalde ilgi dağıtan olumsuz duygusal şeyleri kontrol etmeye ve amaca yönelik davranışa odaklanmaya çalışıyor.

Fakat beynin bu kısımları; karar vermeyi, işlev göstermeyi ve önceliklendirmeyi zayıflatabilen sirkadiyen etkili değişimlere de maruz kalıyor.

Dünya görüşünüz aniden daralıyor ve daha olumsuz bir hale bürünüyor. Yetersiz kararlar vermeye başlıyorsunuz ve etrafınızdaki dünyaya yönelik çıkardığınız zihinsel harita, artık gerçeklikle örtüşmeyebiliyor.

Sonuç mu? Kendinizi çok fazla içerken, bir hastadaki çok önemli bir teşhisi gözden kaçırırken, petrol tankeriyle kayaya çarparken veya daha kötülerini yaparken bulabiliyorsunuz.

Klerman, Japonya’ya yaptığı bir yolculuk sırasında yaşadığı şiddetli bir jetlagın ardından uyumakta zorlandığında, bu hislerin bazılarını ilk elden tecrübe etmiş.

“Beynimin bir kısmı nihayetinde uyuyacağımı biliyordu ama ben uzanmış yatıyor ve saatin tik taklarını izliyordum; kendimden geçmiştim” diye hatırlıyor o zamanları.

“Ardından şöyle düşündüm, ‘Ya bir uyuşturucu bağımlısı olsaydım? Tam şu an dışarı çıkıp uyuşturucu bulmaya çalışırdım.’ Sonradan, bu durumun intihar eğilimleriyle veya madde kullanımı ya da kumar gibi diğer dürtü bozuklukları ve bağımlılık davranışlarıyla da alakalı olabileceğini fark ettim. Peki bunu nasıl kanıtlayabilirdim?”

Hipotezin teste tabi tutulması

Buradaki anahtar, kanıt ihtiyacı. Gece Yarısından Sonraki Zihin hipotezinin halen bir hipotez olduğunu belirtmekte fayda var; yani özenle tasarlanmış araştırma çalışmalarıyla doğrulanması gerekiyor.

İlginçtir; bu verileri uyku kaybının kafa karıştırıcı etkileri olmadan toplamanın en iyi yolu ise araştırmacıların ve araştırma ekibinin gece yarısından sonra uyanık olup çalışması. Örneğin araştırmacıların, uyku döngüleri dikkatli bir şekilde gece vakti uyanık olmaya ayarlanan katılımcıların fMRI görüntülerini çekmesi veya diğer protokolleri yerine getirmesi gerekecek.

“Çoğu araştırmacı gecenin bir yarısı çağrılmak istemez. Çoğu asistan ve teknisyen gece yarısında uyanık kalmak istemez” diyor Klerman.

“Fakat gece uyanık kalması gereken veya gece istemeden de olsa uyanık kalan milyonlarca insan var. Bazılarımızın sıkıntı çekmesi gerekiyor ki bu kişileri daha iyi hazırlayalım, onları tedavi edelim veya yardımcı olmak için yapabileceğimiz şeyleri yapalım.”

 

Kaynak: Massachusetts Genel Hastanesi Araştırma Enstitüsü. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz