PETER KYNE VE CAROLINE POLLOCK
Uluslararası Doğanın Korunması Birliği’nce (IUCN) derlenen Tehlike Altındaki Türlerin Kırmızı Listesi‘ne göre, dünya çapında 28.000’den fazla tür tehdit altında bulunuyor. Perşembe gecesi güncellenen bu listede, neredeyse 106.000 türün yok olma tehlikesi değerlendirilmiş ve bunların dörtte birinden fazlasının zor durumda olduğu bulunmuş.
Geçtiğimiz zamanlarda manşete çıkan tahminlerde, 1 milyon kadar fazla türün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu belirtilmişti fakat bunlar kabaca yapılan tahminlerdi. Oysa IUCN, her bir tür için sıkı ölçütler kullanarak değerlendirme yapıyor ve biyolojik çeşitliliğin yok olma tehlikesine yönelik dünya ölçütlerinde bir rehber oluşturuyor.
Yapılan bu güncellemede, 105.732 tür; Asgari Kaygı’dan, Ciddi Derecede Tehlike Altında’ya ve Yok Olmuş’a kadar derecelendirilmiş. (Asgari Kaygı: Yok olma tehlikesi hemen hemen hiç yok; Ciddi Derecede Tehlike Altında: Çok yüksek bir yok olma tehlikesi var; Yok Olmuş: Bir türün son bireyi de ölmüş demek.)
Kırmızı Liste’de yapılan bu güncelleme, pek iyi haberler içermiyor. Tehlike altındaki toplam tür sayısı 28.338 olarak güncellenmiş (belirlenen türlerin yüzde 27’si) ve 1500 yılından beri 873 türün yok olduğu kaydedilmiş.
Yok olma tehlikesi altında olduğu tahmin edilen 1 milyon tür göz önüne alındığında, bu rakamlar ufak görünebilir fakat IUCN Kırmızı Listesi’nde; dünyadaki hayvanların, mantarların ve bitkilerin sadece yüzde 1 civarı resmî şekilde belirlenmiş durumda. Daha çok tür belirlendikçe, tehlike altındaki tür sayısı da hiç şüphesiz artacak.
Bu güncellemede, dünya çapında 7.000’den fazla tür Kırmızı Liste’ye eklenmiş.
Özellikle iki tür, yok olmaya çok yakın olabilir. Malezya Takımadaları’ndaki palyaço kamabalığı (Rhynchobatus cooki), 20 yıldan uzun süredir sadece bir defa görülmüş; onda da yerel bir araştırmacı, Singapur’daki bir balık pazarında ölü bir örneğin fotoğrafını çekmiş.
Sahte köpekbalığı vatozunun (Rhynchorhina mauritaniensis), sadece Batı Afrika’daki Moritanya’da yer alan bir bölgede bulunduğu biliniyordu ve son zamanlarda hiç görülmemişti. Artan balıkçılık faaliyetinin ciddi bir zarar vermiş olması muhtemel; Moritanya’daki küçük balıkçılık teknelerinin sayısı 1950’de 125 iken, 2005’te 4.000’e yaklaşmıştı.
Türlerin etkili biçimde korunması, önlem faaliyetlerinin uyum içinde yürütülmesini gerektiriyor. Eğer harekete geçilmezse, bunun bedeli çok daha büyük olabilir: biyolojik çeşitlilik hızla kaybedilebilir ve sonunda, bizim de bağımlı olduğumuz ekosistemler çökebilir.
The Conversation