Şifreler çuvallamaya mahkum. İnsan hafızası zayıf olduğu için hep benzer terimler seçiyoruz. Birbirine yakın terimlerden kaçınmak için; şifrelerin numaralar, büyük-küçük harfler ve özel karakterler içermesi isteniyor. Bu kadar karmaşık olduğu için insanlar unutuyor ve bunun sonucunda güvenlik sorularını cevaplıyorlar. Bunlar da genelde o kişiyle alakalı bir takım özel sorular içeriyor ki bunlar da kolaylıkla keşfedilebilir. Online güvenliğin en problemli noktası hafızanın yanılabiliyor olması. Perceptual User Interface’ten araştırmacılar, zaten insanın kafasının içinde bulunan, çok daha iyi bir sistemle geliyorlar. Bu sistem, kafatasını çıkardığı, herkese özgü olan eşsiz sesi kullanıyor.
Makalede şöyle yazıyor, “SkullConduct, kullanıcının kafatasından elde edilen kemik seslerini bir mikrofon gibi algılayan biyometrik bir sistem. Google Glass gibi pek çok aygıta monte edilebilir. SkullConduct, kullanıcının kafatasından yayılan karakteristik frekansı analiz eden bir metot kullanıyor.”
Herkesin kafatası birbirinden farklı olduğu için; aygıt, kişinin kafasına belirli bir ses dalgası gönderdiğinde, kafatasından seken ve yankılanan ses tamamen kişiye özgü oluyor. Bir kere tanımladıktan sonra, aygıt bu ses deseninin tekrar tanıyabiliyor ve böylece yeni bir tür şifre oluyor.
Araştırma, 10 kullanıcıyla yapılan ve sadece Google Glass’a odaklanılan küçük bir çalışma. Ama kemik ses iletimi arkasındaki bilim, şifreleme alanında sesini yükseltmeye başladı. İleriki benzer çalışmalar için, bu sesi dinlemeye devam etmeliyiz.