Küresel ısınma durmak nedir bilmiyor. Okyanuslar son 75 yıldır ısınıyor.
Yakın zamanda Science Advances’ta yayımlanan bir çalışma, daha önce deniz yüzeyinin ısısının ölçülmesiyle ortaya çıkan bilgiden yorumlanan bir fikir olan son 20 yıldır küresel ısınmanın hiçbir duraklama veya bekleme dönemi göstermemesi bir kez daha kanıtlandı.
2015’te Science’ta yayımlanan önemli bir çalışmadan elde edilen bu belge, küresel ısınmanın yavaşlamadığını, tam tersine hızla devam ettiğini gösterdi.
Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley yüksek lisans öğrencisi ve bu yeni Science Advance makalesinin başyazarı Zeke Hausfather, “2015’teki belge asıl olarak NOAA (ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi) tarafından yayınlanmış bir küresel kara okyanus kaydının yeni versiyonuydu.” diye belirtti. Kara ölçümleri aynı kaldı fakat okyanusun ısısı önceki ölçümlere göre oldukça yükseldi. “Geçtiğimiz on beş yılın ısısı neredeyse iki katına çıktı.” diyor Hausfather.
Bu, iklim kaydındaki aşikar bir duraklamayı özellikle ortadan kaldırdı ve ölçümlerin alevlenmesine sebep oldu.
Hausfather, “Duraklama olacağına inanan ya da NOAA’ya güveni olmayan birçok insan, sonuçlara oldukça eleştirisel yaklaştı.” diye belirtti. Beyaz Saray Bilim, Uzay ve Teknoloji Komitesi başkanı Lamar Smith, NOAA’yı ısı verilerini değiştirmekle suçladı ve kendi eğilimlerine uysun diye çalışmaları gizlice değiştirdiklerini kanıtlamak için NOAA çalışanlarını mahkemeye çağırdı.
Hausfather, “Sonrasında olanlar bizi bu olayı daha detaylı incelemeye mecbur etti. Hem NOAA’ya gelen eleştiriler adaletsizdi hem de yeni sonuçlar birtakım bilimsel belirsizlikler ortaya çıkardı; yeni ısı ölçüm kayıtları sadece eskisinden daha yüksek değildi, ayrıca İngiltere’nin Hadley Center kaydından da yüksekti. Hadley Center kayıtları ise dünyada en çok kullanılar okyanus sıcaklığı kaydıdır.” dedi.
Hausfather ve meslektaşları, kayıtlar arasındaki farkların nelerden ortaya çıktığını araştırmak istediler. Gemiler ve şamandıralardan alınan bilgi karışımından oluşturulan kayıtlar 150 yıl öncesine kadar uzanmakta. Fakat bu uzun zaman zarfında bilgi ölçme yolları oldukça değişti ve bilgi toplamadaki farklılıklar, 20. yüzyılda gemiler sayesinde toplanan bilgiler, bugün toplanan bilgilerden farklı olabileceği anlamına gelmekte. Hausfather bu iki tür kaydı ayırıp uydular ve insansız sualtı araçları gibi deniz yüzeyinin ısısını ölçen başka bağımsız kaynaklardan edindiği bilgilerle karşılaştırdı.
1850’lerden beri, dünya genelindeki gemiler, deniz seferleri esnasında havanın durumunu ölçmek ve incelemek amacıyla okyanusların ısısını ölçmekteler.
“Gemiler ve kaptanları hava durumuna daima meraklı olmuşlardır. O zamanlar için hava durumu ölüm kalım meselesi sayılırdı.” diye belirtti Hausfather. Deniz akıntılarını ölçüp gemiciliği ve dümenciliği geliştirmek amacıyla önemli notlar alarak bize zengin bir bilgi birikimi bıraktılar.
Bu konudaki tek sorun, ölçümlerin kısa zamanlı olup uzun süreli bir iklim kaydı oluşturmamasıydı.
Hausfather, “1850’de, gemilerdeki insanlar, uzun vadeli 150 yıllık iklim kaydını pek umursamadılar.” diye konuştu. İlk olarak topladıkları bilgi, geminin güvertesine orsa edilmiş bir ahşaptan yapılma kovadaki deniz suyundan elde edilmiş ve termometreyle ölçülmüştü. Sonrasında ise ölçüm bir ileri seviyeye taşındı ve yelken bezinden yapılmış kovalar kullanıldı. Daha da sonra, modern gemileri soğutması için makine dairelerine pompalanırken suyun ısısı otomatik olarak ölçülmeye başlandı.
Tüm bu farklı metodlar nispeten farklı sonuçlar ortaya çıkarıyorlar, özellikle makine daireleri dışarıdan alınan sudan daha sıcak olan modern gemiler buna sebep oluyor. Gemiler, 1990’ların sonunda kullanılmaya başlayan yüksek teknoloji şamandıralardan biraz daha yüksek sıcaklıkta sonuç verdiler.
1990’ların sonu ve 2000’lerin başı ayrıca tahmin edilen ‘duraklama’nın başlangıç noktasıydı. Şimdi ise araştırmacılar, durağanlığı veya aralığı, gemilerden ve soğuk şamandıralardan elde edilen ölçümler arasındaki farka dayandırıyorlar. “Isıya bakışımız genelde zamanla ortaya çıkan değişimle alakalı. Makine dairesinde bulunan daha sıcak bir dereceden daha soğuk bir dereceye inerseniz, aniden bir ısı kaybı yaşarsınız. Zamanla o eğilime bakarsanız, ısı kaybı size serinlediğinizi hissettirecektir.” diyor Hausfather.
Bu fark sadece, gemilerdeki ve şamandıralardaki kesinlikle paralel olmayan ölçümlerin bazı çelişkilerini açıklıyor.
Araştırmacılar hâlâ gemiler ve şamandıralar arasındaki ne gibi farklılıkların çarpıklık değerlerine sebep olduğunu tam olarak bilmiyor. Fakat tüm dünyada sefere çıkan gemiler için önemli değişiklikler oldu. Okyanusta daha yavaş hareket eden gemilere ek olarak, gövdeleri de bugün geçmişte olduğundan daha derin, rotalar daha kısa sürede alınıyor ve nakliye rotaları yer değiştirdiler. Bütün bu faktörler veya bazıları değerler arasındaki farkta önemli bir rol almış olabilir, fakat asıl neden hâlâ bilinmiyor.
Dünyanın her yerinde yerleştirilmiş standart bir bilgi toplama aygıtları olan NOAA, geçtiğimiz günlerde şamandıralara daha çok ağırlık verebilmek için kayıtlarını ayarladı. Bu sebepten de değişen bir gemi filosundan daha az değişkeni var.
“Bana sorarsanız NOAA haklıydı.” diye ifade etti Hausfather. “Kayıtları değiştirmiyorlardı, siyasi baskıya cevap olarak ısıyı manipüle etmiyorlardı, onlar sadece dağınık bilgilerle çalışarak ne olduğunu anlamak için ellerinden gelen bir grup çalışkan bilim insanıydı.”
Geçmişte toplanan bilgilerin netleştirilmesi için çalışmalar devam etmekte. Hausfather ve meslektaşları, gemiler tarafından toplanan çoğu bilginin dünya savaşları sırasında güvenlik endişeleri sebebiyle karmaşık bir hâle getirildiği 1940’ların kayıtlarına bakıyorlar. Geçmişin parçalarının bir araya gelmesinin bize nasıl bir yardımı olacağını çözmek, geleceğimizdeki ısının ne durumda olacağını öngörmemize yardımcı olabilir.
Çeviren: Ayten Deniz Yılmaz