Biyolojik saatiniz muhtemelen vücudunuzdaki en güvenilir makinedir. Uykuda olduğunuz saatler de dahil olmak üzere 7/24 yaşamsal fonksiyonlarınızın dengede kalması konusunda kararlı bir davranış sergilemesinin yanısıra farklı zaman dilimleri arasında uçakla seyahat ettiğimizde de bu kararlılığını sürdürür. Bilim insanları henüz bu içsel saatin nasıl çalıştığı konusunda bilgiye sahip değiller. Diğer taraftan araştırmacılar ‘ JET-LAG ‘ durumu için tedaviye ışık tutabilecek bir bulguya rastladılar.
Journal Of Physiology dergisinde yayımlanan yeni bir çalışma retinadaki bir grup hücrenin ışık değişimleriyle ilgili sinyalleri gözden beyne ilettiğini ortaya çıkardı. Bu hücreler biyolojik saati veya sıçanların sirkadiyen ritmini düzenlemeye yardımcı olmak için vazopressin adlı bir molekül üretir ve serbest bırakır.
Bilim insanları vazopressinin sirkadiyen ritmin merkezi olan hipotalamusun suprakiyazmatik çekirdeğinde rol aldığını zaten biliyorlardı. Fakat bu çalışma vazopressinin retinal girdisini gösteren ilk çalışmadır. Çalışmayı yürüten kişiler teoride bu hücrelerin davranışını değiştirerek vazopressinin sinyallerini azaltabileceklerini ve böylelikle biyolojik saatimizin dengesini koruyarak jet lag etkisini ortadan kaldırabileceklerine inanıyorlar.
Edinburgh Üniversitesi’nde nörofizyoloji profesörü ve aynı zamanda çalışmanın önde gelen yazarlarından Mike Ludwig ‘’ İnsanların beynine herhangi bir şey enjekte edemezsiniz. Fakat göz damlası kullanarak biyolojik saatin sıfırlanmasına yardımcı olabilirsiniz. ‘’ diyor. Bunun fazlaca fütüristik bir düşünce olduğunu ve şu an için bu uygulamaya uzak olduğumuzu da ekliyor.
Manchester Üniversitesi’nde sirkadiyen ritm uzmanlarından biri olan ve çalışmada yer almayan Hugh Piggins bunun çok basit bir araştırma olmasının yanısıra bazı heyecan verici ihtimallere de işaret ettiğini söylüyor.
Piggins ‘’ Jet lag gibi durumlarla günün hangi saatinde uyandığımıza bağlı olarak maruz kaldığımız ışık miktarını kontrol ederek savaşabileceğimizi zaten biliyoruz ‘’ diyor. Bunun sadece ışıkla ilgili olduğunu ve bu çalışmanın başka bir yol olabileceğine işaret ettiğini belirtiyor.
Hayvanlarda vazopressin kısıtlaması neticesinde jet lag tedavi edildi. 2013 yılında Science dergisinde yayımlanan bir çalışmada böyle bir metodun test edildiğinden bahsedildi. Ludwig ‘’ Suprakiyazmatik çekirdekte vazopressinin sinyallarine müdahale ederseniz hayvanlar jet lag durumu yaşamazlar ‘’ diyor. Araştırmacılar deneylerinde hafif gece döngülerini değiştirdiklerinde hayvanlar biyolojik saatlerini hemen sıfırlarlar.
Piggins, mevcut araştırmaya istinaden bazı kişilerin bu retinal vazopressin hücrelerinin jet laga dahil olabileceğini düşünebileceklerini söylüyor. Fakat buradaki karışıklık bazı beyin saati hücrelerinin kendilerinin de vazopressin ürettiğidir. Dolayısıyla hangi vazopressinin saat hücreleri tarafından yapıldığını hangisinin gözden geldiğini tespit etmek çok karmaşık olacaktır.
Piggins, vazopressinin vücuttaki kan basıncı ve sıvı dengesini düzenlemede önemli bir rol oynadığını hatırlamamız gerektiğini söylüyor. Bu molekül ışığın beyne iletimine katkısının dışında pek çok süreçte yer alıyor. Bu nedenle vazopressin sinyalizasyonunda değişikliğe neden olacak bir ilaç başka etkilere sebep olabilir.
Çalışma yazarı Ludwig de bu konuda temkinli. Hala suprakiyazmatik çekirdekte sinyalizasyon mekanizmasını anlamaya ihtiyaçları olduğunu söylüyor. Göz damlasının işe yaramayabileceğini, çünkü gözünüze bir şeyler sokmanız gerektiğini ve onların da hücrelerde hareket sağlaması gerektiğini söylüyor. Bu da önümüzde daha gidilecek çok uzun bir yol olduğunu gösteriyor.
Emory Üniversitesi’nden oftalmoloji profesörü olan ve çalışmaya katılmayan Michael Iuvone şu an için jet lag tedavisinde tek geçerli yolun melatonini kullanmak olduğunu söylüyor. Melatoninin suprakiyazmatik çekirdekte de hareket edebildiğini ve etkileri olduğunu belirtiyor. Bazı insanlarda işe yaradığını bazılarında ise yaramadığını söylüyor.
Iuvone, ‘’ Çalışmanın büyük önemi bize nihayetinde sirkadiyen biolojiyi düzenleyebilmek için yeni bir araştırma sahası yaratmasıdır’’ diyor. Ayrıca uyku bozuklukları ve sirkadiyen saate bağlı diğer sirkadiyen bozuklukların tedavisiyle ilgili potansiyel oluşturduğunu belirtiyor.