Sahte tırtılları dünyanın her yerine sakladılar
BÖCEĞİN BÖCEĞİ YEDİĞİ BİR DÜNYADA YAŞIYORUZ
Çocuk oyun hamurundan yapılmış sahte bir tırtıl, Hong Kong’da bir yaprağa çıkmış, avcısının kendisini ısırmasını bekliyor.
Bilim insanları, kilden yapmış oldukları 2.879 adet sahte tırtılı, dünyanın her yerine sakladılar.
İnsanlar tropikal alanlara yerleşen tek canlı türü değil. İşin doğrusu, ekvatora yaklaşıldıkça biyo-çeşitliliğin arttığıdır. Yağmur ormanlarında yaşayan bitki ve hayvanların çokluğu ile kuzey kutbunda yaşayanlar karşılaştırılabilir mi? Gizemli olan ise, bu enlemsel eğilimin türler arası ilişkileri nasıl etkilemekte olduğudur.
Science’da yeni yayımlanan bir çalışmaya göre, araştırmacılar avcılığın kutuplardan ekvatora doğru gidildiğinde artıp artmadığını bulmaya çalıştılar. Kilden 2.879 adet tırtıl yaptılar, bakalım ne kadar avcı ısıracak diye de dünyanın dört bir köşesine gönderdiler.
Uluslar arası bir işbirliği içerisinde, Kuzey Kutbu’ndan Avusturalya’ya kadar dizilen 31 farklı bölgede araştırmacılar, posta yoluyla oyun hamurundan küçük tırtıllar aldılar ve onları çevrelerindeki bitkilere zamkla yapıştırdılar. Çalışma; altı kıtaya yayıldı, 7200 km enlemi aştı, hatta deniz seviyesinden 1200 metreye kadar rakımlı dağları bile içine aldı. Hayvanlar, sahte tırtıllara saldırdıklarında, kilde diş izleri kaldı. Araştırmacılar, dünya çapında farklı hayvan türlerinin avcılık oranlarını tahmin etme imkanı buldular.
İsveç Tarım Bilimleri Üniversitesi’nde ekoloji uzmanı, baş yazar Tomas Roslin, çok yaygın oldukları için yem modelini ‘ilmek’ ya da ‘adım atar gibi yürüyen tırtıl’ adı verilen tırtıllar olarak belirlediklerini söylüyor. ‘Geometri güveleri, 23.000 küsur tanımlanmış türle, hayvanlar aleminin en büyük aileleri arasında yer alır,’ diyor. ‘Nereye giderseniz gidin, yerel türler arasında yeşil tırtıllar bulunur.’
Wyoming Üniversitesi’nde evrimsel ekolog, Craig Benkman, projede yer almamıştır, ama metodolojisini övmüştür. Pek çok farklı çalışmadan temin edilen, tutarsız verilerin üzerine kurulmak durumunda kalan önceki analizlerin tersine, Roslin’in ekibi, elde ettikleri yoğun enlemsel değişim verileri üzerinden yürüyen, standart teknikler kullandılar. Bu çalışma türü, ‘fazlasıyla kıymetli,’ diyor Benkman.
Sahte tırtılın açığa çıkardığı gerçek, avcılığın ekvatora yaklaşıldığında en yüksek ve kutuplara yaklaşıldığında en düşük seviyelerde olduğudur. Ekvatordan güney ya da kuzeye doğru, her 1 derece enlem gidildiğinde, tırtılın saldırıya uğrama olasılığının oranı yüzde 2,7 oranında düştü. Yani Zackenberg, Grönland’da bulunan bir tırtıl, ekvatorda bulunan bir tırtıla oranla yüzde 87 daha az ihtimalle ısırılacaktır.
Dağlarda, birbirine benzer bir model gözlenmiştir. Deniz seviyesinden, her 100 metre yükseklik artışında, bir tırtılın avlanma oranı yüzde 6,6 oranında düştü.
En ilginci ise, ekvatorda avlanma oranının artışına neyin sebep olduğudur. Kuşlar ya da memeliler değil, böcekler. Kuş ve memeli saldırıları, enlemle beraber pek de değişmedi. Her 1 derece enlem değişikliğinde, eklem bacaklı saldırısı oranı yüzde 3,5 oranında azaldı. Deniz seviyesinden, her 100 metre yükseklik artışında ise eklem bacaklı saldırısı oranı yüzde 9,6 azaldı.
Neden bu şekilde oluyor sorusuna ‘tam olarak bilmiyoruz,’ diyor Roslin. Ekibin hipotezine göre, göçmen kuşlar kendilerini yiyecek aramak için yeniden dağıtabiliyorken, böcekler bildiğimiz kadarıyla, çok uzun mesafelerde bunu yapamıyorlar. Çünkü ektotermdirler (vücut ısısının dışarıya göre düzenlendiği balık, amfibyum, sürüngen gibi soğukkanlı hayvanlar için kullanılan bir terim), sıcak ekvatoryal hava durumu onları daha aktif yapmaktadır.
‘Elde ettikleri verilere göre, kuşlarda göç olayı o kadar etkin olabiliyor ki, global ölçekte avlanma oranlarını eşitliyor,’ diyor Benkman. ‘Göç eden, bu kadar çok türde azalma ve koruma eksikliği olduğu biliniyorken, daha fazla çalışma yapılmasını hak eden dikkat çekici bir sonuç.’
Benkman, kuşlar kadar kolay göç edemedikleri göz önüne alındığında, memelilerde böyle bir ilişki kurulamamış olmasını şaşırtıcı bulduğunu ifade ediyor. ‘Memelilerde model eksikliğini açıklamak çok kolay olmayacak diye düşünüyorum,’ diyor.
Hayvanların birbiriyle ilişkilerinde, geniş ölçekli modeller konusunda halen öğrenilecek daha çok şey var. Çalışma yazarları, benzersiz metodolojileri ve dünya çapında yaygın olarak kurdukları işbirlikleri ile, bu gizemleri çözme konusunda yakında daha iyi sonuçlar elde edecekleri konusunda umutlular.