Yazılımın sınırlarını zorlamak.
Pazartesi günü, A.B.D. doğu yakasına göre öğlen saat 12:31 de, SpaceX Falcon 9 roketi Uluslararası Uzay İstasyonu’na malzeme ikmali için fırlatıldı. Yükünde ise dondurmadan süper bilgisayara dek uzanan yelpazede epey çeşit yer alıyor.
Helwett Packard Enterprise tarafından geliştirilen ve “Spaceborne” adı verilen süper bilgisayar, 1990’ların sonlarında geliştirilen süper bilgisayarlara yakın kapasitede, bir teraflop işlem gücüne sahip. Aynı kasada pizza kutusu şeklinde iki adet parçadan oluşan bilgisayar, bir yıl sürecek bir deneyin parçası olarak yola çıktı. Amaç seri üretim bir bilgisayarın uygun yazılımla korunması durumunda uzay şartlarına nasıl dayandığını görebilmek.
Mars seyahati gibi uzun süreli uzay görevlerinde kaçınılmaz olarak iletişimde gecikmeler yaşanıyor. Bu nedenle astronotların karmaşık problemlerin bildirilmesi ve önerilen çözümün gelmesi için geçen zamanda beklemek yerine, problemleri kendi başlarına çözebilecekleri ekipmanla donatılmış olmaları amaçlanıyor. Ancak böyle bir yolculukta radyasyon bilgisayarlara zarar verecektir. Bu yüzden NASA ve HPE, bilgisayarları radyasyondan koruyan ve doğru şekilde çalışmalarını sağlayan bir yazılım geliştirmek üzerine araştırmalar yürütüyorlar.
NASA’nın meşhur ikiz kardeş deneyinde Scott Kelly bir yıl uzayda kalmış, ikiz kardeşi Mark Kelly de aynı sürede dünyada gözlenmişti. Bu deneyde de aynı şekilde uzaydaki süper bilgisayarın tıpkısının aynısı olan eşi de dünyada, Wisconsin’de, kontrol amaçlı olarak çalışıyor. HP su soğutmalı iki devre halinde çalışan Spaceborne bilgisayarında radyasyondan koruma için fiziksel korumadan farklı bir yaklaşım uyguluyor. Örneğin Juno uzay aracında bulunan ana bilgisayar, üreticisi olan BAE Systems yetkililerine göre duvarları bir santimetre kalınlığında olan koruyucu bir titanium kasa içinde yer alıyor. HPE ise fiziksel koruma yerine yazılımla benzer bir koruma sağlanıp sağlanamayacağını öğrenmeyi umuyor.
HPE’nin bu projedeki yetkili araştırmacısı Eng Lim Goh, bu araştırmanın fark yaratan vizyonunun, gelecekte bir astronotun uzaya seyahat etmeden önce yanına hazır satılan en iyi bilgisayarı alıp, yüklediği yazılımla uzay şartlarına uygun hale getirebilmesi olduğunu belirtiyor. Böylece astronot bilgisayara istediği tüm yazılımları yükleyebilecek. Bir bilgisayar uzmanı olan Goh bunun tıpkı istediğiniz uygulamaları yüklediğiniz bir iPhone ile uzaya çıkmaya benzediğini söylüyor.
Bu durumda bu bilgisayarın yazılımı onu nasıl koruyabilir?
Guo genellikle dünya üzerinde akıllı makinaların tehlikeli durumlarda kendi kendilerini kapatabildiklerini belirtiyor. Bir başka yaklaşım da, bir bilgisayar çalışırken karşılaştığı problemleri çözebilmek için kasıtlı olarak daha yavaş çalıştırılabilir. Böylece kapasitesinin bir bölümünü problem çözmeye ayırmış olur.
“Neyin işe yarayıp, neyin yaramadığını göreceğiz. Elimizde uzun bir liste var.” diye belirtiyor.
Proje ile ilgili bir açıklamasında HPE “sistem yazılımı, geçerli anlık koşullara göre gerçek zamanlı olarak, bilgisayar sisteminin gerekli kaynak kısıntılarını yönetecek ve çevre şartlarından doğacak hataları azaltacak” diyor. (HPE nedir diye merak ediyorsanız, 2015’te HP ikiye ayrıldı; kişisel bilgisayar ve yazıcı üreten kısım artık HP Inc., bildiğimiz eski HP’den kalan kısım da HPE)
Guo bu systemin fiziksel korumalı sistemlerin yerine geçmek üzere planlanmadığını vurguluyor. Bu sistemin Mars gibi uzun süreli bir görevde, mesela bir karar destek sistemi gibi bir işlev yüklenebileceğini, ancak ana görev bilgisayarı olmayacağını belirtiyor.
Sistemin Çarşamba günü Dragon uzay aracına ulaşması bekleniyor.
Rob Verger