Güneş Sisteminin Keşfi: Titan’a Derinlemesine Bakış

0
Meşhur Odysseus Krateri ile bilinen Satürn’ün uydusu Tethys, Satürn’ün en büyük uydusu Titan’ın arkasından sessizce süzülüyor.

Satürn’ün en büyük uydusu Titan, kendisinden sadece yüzde 2 daha büyük olan Jüpiter’in uydusu Ganymede’den sonra güneş sistemimizdeki ikinci en büyük uydudur. 2.575 km.’lik ortalama yarıçapı ile Titan Dünya’nın uydusu Ay’dan ve hatta Merkür gezegeninden bile daha büyüktür.

Titan, güneş sistemimizde bulutlara ve daha çok azot ve metandan oluşan yoğun bir atmosfere sahip tek uydudur. Ayrıca, Dünya’dan başka, güneş sisteminde bilinen, yüzeyi üzerinde sıvı akıyor olan, dünya benzeri sıvı döngüsüne sahip tek yerdir.

Yörünge

Titan, yaklaşık 1.2 milyon km mesafeden Satürn’ün etrafında dönmektedir, tam dönüşünü 15 gün 22 saatte tamamlamaktadır. Titan, Satürn’le gelgitle senkronize rotasyonuna kilitlenmiştir ve yörüngesini tamamlarken devamlı bir yüzü gezegene dönüktür.

Titan görüntüleri.  Bu iki montajın her biri, Titan’ın, görsel ve kızıl ötesi haritalama spektrometresi (VIMS) tarafından, 2004-2015 yılları arasında elde edilen veriler kullanılarak yaratılan, dört sentetik görüntüsünü sunuyor. VIMS, Cassini uzay aracı ile birlikte uzayda bulunuyor. Bu görüntüler, geniş bir çeşitlilikteki ışık ve izleme koşullarında elde edilebilmiş, farklı VIMS gözlemlerinin çokluğuna rağmen, ne kadar düzgün-görünüşlü Titan haritaları yaratmakta, araştırmacıların gösterdikleri ilerlemelerin bir kısmını gözler önüne seriyor.

Yüzey

Cassini ortaya çıkardı ki, Titan’ın yüzeyi, sıvı etan ve metandan oluşan (doğal gazın ana maddesi) akarsu ve göllerle şekillenmiştir. Bu sıvılar bulutlara dönüşerek bazen gökten sıvı gazlar yağmur olarak yağmaktadır, tıpkı dünyada suyun yaptığı gibi.

Titan’da hava çok soğuktur (-179 santigrat derece) öyle ki buradaki su, kaya ve lav rolünü üstlenmektedir, ve akışkan metan nehir yatakları oymaktadır ve dev gölleri sıvı doğal gazla doldurmaktadır. Kum tepelerinden oluşan geniş bölgeler kara sahaları boyunca uzanmaktadır — kum tepelerinin ”kumu” koyu hidrokarbon taneciklerinden oluşmaktadır. Kum tepeleri, Afrika’daki Namibya çölünde görülenlere benzer. Volkanizma da görülmektedir, ancak bunların lavı sıvı sudur.

Titan’ın bir kaç tane darbe krateri vardır, bunun anlamı yüzeyinin nispeten genç olduğu ve çarpışmaların etkilerini silen süreçler kombinasyonunun mevcut olduğudur. Dünya için de durum böyledir; gezegenimizdeki kraterler akan sıvıların (Dünya örneğinde, sudur) ve rüzgarın durmak bilmeyen güçleriyle aşınmıştır. Bu güçler Titan’da da mevcuttur. Tektonik güçlerin — alttan gelen basınçtan kaynaklanan yer hareketlerinin — Satürn’ün en büyük uydusunda da iş başında oldukları görünmektedir.

Atmosfer
Titan, güneş sisteminde kalın atmosfere sahip tek uydudur. Titan’ın atmosferik basıncı Dünya’nınkinden yaklaşık yüzde 60 daha fazladır — kabaca bir yüzme havuzunun dibindeki basınçla aynı. Titan’ın kütlesi Dünya’nınkinden daha küçük olduğu için, yer çekimi gazdan oluşan çerçevesini bu kadar sıkı tutamamaktadır, bu nedenle atmosferi uzaya doğru, Dünya’nınkinden 10 kat daha yüksek irtifaya genişler – yaklaşık 600 km.

Titan’ın atmosferi çoğunlukla azottan (yaklaşık yüzde 95), metandan (yaklaşık yüzde 5) ve küçük miktarlarda diğer karbondan-zengin bileşiklerden oluşmaktadır. Atmosferinin yükseklerinde, metan ve azot molekülleri güneşin ultraviyole ışınlarıyla ve Satürn’ün manyetik alanıyla hızlandırılmış yüksek-enerjili partiküllerle ayrışır; bu ayrışmanın ürünleri çeşitli organik moleküller oluşturmak üzere yeniden birleşirler. (Organik moleküller karbon, hidrojen, sıklıkla azot, oksijen ve Dünya’da yaşam için önem taşıyan diğer elementler içerirler.

Üst atmosferdeki metan ve azotun, ayrışma ve dönüşmesi ile ortaya çıkan bazı bileşikler bir çeşit duman üretir – kalın, portakal-renkli hafif sis uydunun yüzeyinin görüntüsünü karartır. Ve bazı ağır, karbondan-zengin bileşikler de yüzeye düşerler. Bu hidrokarbonların bir kısmı, Titan’ın yüzeyindeki, geniş kum tepeleri sahalarında, ”kumu” meydana getiren taneciklere dönüşürler.

Titan’ın önemli gizemlerinden biri, bütün bu karmaşık kimyayı mümkün kılan, metanın kaynağının ne olduğudur. Güneş ışığı atmosferdeki metanı ayrıştırdığına göre, kaybettiğini yerine koyan bir kaynağın bulunması zorunludur. Araştırmacılar, metanın Titan’ın atmosferine, lavları su olan volkanlar ve kriyovolkanizma tarafından püskürtülüyor olabileceğinden şüphelenmektedirler.

İnceleme
1994 yılında, NASA’nın Hubble Uzay Teleskobu Titan’ın görüntülerini yakaladı, bu görüntülere göre kocaman parlak bir alanın, yörüngede dolandığı yarım küre üzerinden görülmekteydi. Ancak bu Hubble sonuçları sıvı denizlerin bulunduğunu kanıtlamıyordu; sadece Titan’ın yüzeyinde, büyük parlak ve karanlık bölgelere sahip olduğunu gösteriyordu.

Titan’ın yüzeyi Temmuz 2004’e kadar, bulutlarının altında gizemini korudu. Bu NASA’nın Cassini uzay aracının varış tarihidir. Cassini, Titan’ın pusuna radarla ve spektral pencereler adı verilen, aşağıda ne bulunduğuna dair bir görüş sağlayabilen, belli ışık renkleriyle dalış yapmak üzere tasarlanmıştı. Düzinelerce uçarak üzerinden geçişlerden sonra, Cassini yörünge aracı, Titan’ın yüzeyinin geniş bir bölümünü haritaladı ve atmosferinin detaylı bir çalışmasını hazırladı. Cassini ayrıca, 2005 yılında Titan’ın atmosferini geçmek üzere paraşütle bırakılan Avrupa-yapımı Huygens sondasını da taşıdı. Güneş sisteminin uzaklarına yapılan ilk uyduda karaya iniş böylece, 2005 yılında gerçekleşti.

Keşif
Titan, 25 Mart 1655’te Hollandalı gök bilimci Christiaan Huygens tarafından keşfedildi.

Titan Adı Nereden Geliyor

Titan adı Yunan mitolojisinde Ouranos’ün (Uranüs’ün) ve Gaia’nın çocukları anlamında kullanılan genel bir terimdir. Hikayelere göre, Titanlılar insan ırkının atalarıdır. Titanlılar, Zeus’un oğlu Dionysus’un azalarını parçalayıp yediler. Buna kızan Zeus, Titanlılar’ı şimşeklerle vurdu. (Zeus bu oğlunun dünyayı yönetmesini istiyordu.) Şimşekler, Titanlıları yakıp kül etti, bu küllerden insanlar türedi.

NASA

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz