Hawaii Yanardağında Jeologların Korktuğu Patlama Gerçekleşti

0

Gökyüzüne fırlayan küller, Everest Dağından daha yüksek bir noktaya ulaştı.

Hawaii’nin Kīlauea volkanı, Perşembe gününün ilk saatlerinde patladı ve kayaları yüzlerce metre havaya fırlatarak, yaklaşık 9.144 metre yüksekliğe bir kül bulutu gönderdi.

Hawaii Volkan Gözlemevinde bulunan bir web kamerası, kısa süreli patlamanın akıbetini kaydetti: Loş bir manzaraya yağan, ıslak ve tozlu bir kül hücumunu görüntüledi.

32 kilometre ötede yer alan Mauna Loa volkanının zirvesindeki kameralar, ufukta dalga dalga kabaran örs benzeri bir bulut görüntülediler.

ABD Jeolojik Araştırma Merkezinde (USGS) çalışan bilim insanı Michelle Coombs, bir haber toplantısında konuşarak, volkanın yeniden patlayabileceğini söyledi.

Zirveyi kastederek, “Yukarıda gerçekten dinamik bir durum var” dedi.

Kül bulutunun görüntüsü (USGS)

Kīlauea’nın zirvesindeki krateri dolduran lav gölünün taşarak zemine sızmasının ardından, bilim insanları günlerdir uyarı yapmış ve büyük bir patlamanın gerçekleşebileceğini söylemişlerdi.

Bilim insanlarının endişelendiği şey, yeraltı suyu patlaması olarak bilinen bir doğa olayıydı. Söz konusu olayda, batmakta olan erimiş kayalar bir su tabakası ile karşılaşıyor ve bu karşılaşma sonucunda meydana gelen buhar yukarı doğru fışkırarak, ağır kayaları ve külleri gökyüzüne fırlatıyor.

USGS’de jeofizikçi olan ve 2005’ten 2015 yılına kadar Kīlauea’daki araştırma üssünde çalışan Mike Poland şöyle söylüyor: “Bu türden bir patlama faaliyeti bekleniyordu. Ancak bu son patlama olmayacak. Büyük ihtimalle daha fazla olay meydana gelecek.”

Hawaii Volkanları Ulusal Parkı yetkilileri, kalderanın (volkanın merkezindeki çöküntü) dün gece 900 cm’den fazla aşağı indiğini ve bu durumun bölgedeki otoyolların çatlamasına sebep olan sık depremleri tetiklediğini söyledi.

Kaldera daha fazla battıkça, buharın yol açtığı patlamaların daha fazla gerçekleşebileceğini söylüyorlar.

Yerel saat ile Perşembe günü 04:15’te meydana gelen püskürme her ne kadar çarpıcı olsa da, Poland, bunun çevredeki insanlara doğrudan bir tehdit oluşturmadığını söylüyor.

Gözlem takımı, Çarşamba günü Kīlauea istasyonunu terk etti ve rüzgarın kül yağışını kendilerine doğru taşıyacağına karar vererek, Hilo’daki Hawaii Üniversitesinde bulunan bir tesise gitti.

Poland’a göre en büyük etkiyi, yanardağ ağzının birkaç yüz metreye kadar yakınında bulunan alan gördü.

Patlama, sıcak gazı ve havada süzülen 450 kilogramlık kayaları buraya göndermiş olmalı. Bu sebeple ulusal park, geçen haftadan beri kapalıydı.

Rüzgar, püskürmeden gelen bulutu kuzeydoğu yönüne doğru taşıyor ve yakında bulunan mahallelerin üstüne kül yağdırıyor. Yerel radyo istasyonlarından yayın yapan Hawaii Sivil Savunma kurumu, patlamadan gelen küllerin büyük bir sağlık tehlikesi oluşturduğunu söyleyerek uyarıda bulundu.

Bölge sakinlerine, eğer kendilerini kül bulutunun güzergâhında bulurlarsa, uygun bir sığınağa girmeleri söylendi.

USGS, küllerin hava durumuna bağlı olarak 50 km kuzeydoğuda yer alan Hilo’ya kadar düşebileceğini söyledi.

Ayrıca gözlemevi, volkanın güneybatısındaki Pahala mahallesinde vog bildirildiğini söyleyerek uyardı (Vog: püskürme ağzından gelen sülfür dioksitin, havadaki su buharı ve oksijen ile temas etmesiyle oluşan zararlı bir dumanlı sis).

Bu sırada fırtınalı hava, külün yağmurla karışmasına neden olarak, çatıları ve arabaların ön camlarını kaplayan koyu bir hamur meydana getirdi.

Volkanın içinde bulunduğu ve zirveden yaklaşık beş kilometre ötede yer alan köyde doğan ve orada büyüyen Lance Benevides, patlamayla başa çıkmak için önceden alışık olduğu protokolleri yerine getiriyor. Bunlar arasında, su kaynağı olarak kullandığı bir toplama sisteminden külleri uzak tutmak için, su tankına giden ve çatıda bulunan suyollarını sökmek de var.

Ardından, yerel bir toplanma noktası olan Volkan Dükkanı’na yöneliyor ve burada arkadaşlarıyla oturup, Perşembe sabahı kahvesini yudumluyor; bu ritüeli Kīlauea bile bozamıyor. 55 yaşındaki Benevides şöyle söylüyor: “Hepimiz bu volkanın etrafındaki bir çemberde yaşıyoruz. Bu yüzden ne yapacağımızı biliyoruz.”

 

Poland’ın dediğine göre bu durum, Kīlauea yakınında yaşayan insanlar için yıkıcı, hatta üzücü olsa bile (özellikle evlerini kaybeden insanlar için), Big Island’ın (Büyükada) geri kalanındaki yaşamı fazla etkilemiyor.

“Üstelik muhtemelen bu, felaketvâri bir olaya da dönüşmüyor” diye ekliyor.

Hawaii’nin Big Island adasında devasa bir kalkan volkanı olan Kīlauea, 1983 yılından beri lav sızdıran, dünyanın devam eden en uzun püskürme bölgesi.

Ancak geçen haftalarda volkan özellikle hareketli oldu. Volkanın doğu yamaçlarında yer alan mahallelerde yaklaşık 20 tane yarık açıldı ve yaklaşık 2.000 bölge sakininin tahliye edilmesine ve çok sayıda evin lavlar altında kalmasına yol açtı.

Perşembe günü yapılan bir başka haber toplantısında, Hawaii Volkan Gözlemevinden sorumlu temsilci bilim insanı Steve Brantley, doğu çatlak bölgesindeki lav akışlarının son günlerde yavaşladığını söyledi.

Ancak gözlem araçları, söz konusu bölgenin zemininde “olağanüstü bozulma” kaydetti. Bir GPS aleti, 24 saat içinde 15 santimetre yer değiştirdi. Bu durum, toprak altındaki hengâmenin bir işareti.

“Çatlak bölgesinin ayrılmakta olduğunu gösteren bir işaret bu” diyor Brantley.

Doğu çatlak bölgesi boyunda gerçekleşen tüm bu faaliyetler, Kīlauea’nin zirvesinin altındaki magma sütununda önemli bir basınç azalmasına ve zirvedeki kraterde bulunan lav gölünün yavaşça boşalmasına sebep oldu. Orada son günlerde gerçekleşen küçük püskürmeler, gökyüzüne dalgalar halinde kül fırlatıyor.

Ancak Coombs Salı günü, bu olayların sıcak kayalar ve yeraltı suyu arasındaki etkileşimlerden kaynaklanan “o en büyük olay” olmadığını söyledi.

Araştırmacılar, Perşembe günkü olayın en büyük olay değilse de, büyük bir olay olduğunu söylediler.

Los Alamos Ulusal Laboratuvarında jeofizikçi olan Charlotte Rowe, eriyen kayaların su tabakası seviyesinin altına inmesiyle birlikte, etraftaki kayalarda bulunan suların, boşalan yere akmaya başlamış olabileceğini söylüyor; tıpkı suların, yakın zaman önce kazılan bir kuyuya akıp onu doldurması gibi.

Daha sonra su hızla buhara dönüşmüş olmalı “ve bildiğimiz üzere buhar, çok güçlü bir enerji kaynağı, çok güçlü bir iticidir” diyor Rowe.

Kīlauea daha önce de bu şekilde püskürmüştü. Hawaii Volkan Gözlemevi, 1924 yılının Mayıs ayında, volkanın zirvesinde iki buçuk haftalık bir dönem boyunca 50’den fazla patlama faaliyeti gerçekleştiğini bildirmişti.

Lav gölü, zirvedeki kraterden birkaç ay daha erken boşalmıştı; bu senaryo şimdi yeniden gerçekleşiyor. Nihai püskürmeler, 8 km’den daha yüksek olan kül bulutları oluşturmuş ve 12.700 kg’den daha ağır olan kütleleri kraterin dışına fırlatmıştı.

En büyük püskürmeden düşen döküntüler, bir kişinin ölümüne neden olmuştu.

Tesadüfe bakın ki, Perşembe günkü patlama olayı, o ölümün 94’ncü yıldönümünden bir gün önce ve Washington eyaletinde 1980 yılında gerçekleşen St. Helens Dağı patlamasının 38’nci yıldönümünde gerçekleşti.

Kīlauea’da olan şey, uzmanların söylediğine göre 1980 yılındaki o patlamadan temel olarak farklı. Kīlauea gibi kalkan volkanları, St. Helens Dağı gibi dik ve tabakalı yanardağlar kadar fazla şekilde püskürme eğilimi göstermeyen, akıcı ve bazaltik bir lav oluşturuyorlar.

St. Helens, jeolojik yönden faal olan Pasifik Levhası sınırında yer alırken, Kīlauea ve diğer Hawaii volkanları, Dünya’nın manto tabakasının derinliklerinde bulunan sıcak bir noktadan güç alıyorlar.

Ancak yine de, yeraltı suyuyla ilgili olan patlamalar, püskürme ağzının yakınında bulunan herkes için ölümcül bir tehdit oluşturabilir; Poland’ın söylediğine göre bunları tahmin etmek son derece zor.

Magmayla ilişkili patlamalar, muhtemel bir tahliyenin uyarı işaretlerini sunuyor. Bunlar arasında çevre zeminde gerçekleşen şişme, kayaların kırılmasıyla meydana gelen deprem faaliyeti ve çıkan gazlardaki değişimler de bulunuyor.

Poland, yeraltı suyuyla ilgili patlamaların “çok daha rastgele” olduklarını söylüyor. 2014 yılında Japonya’nın Ontake Dağında meydana gelen bir yeraltı suyu patlamasında, zirvenin yakınında bulunan 30’dan fazla insan gafil avlanmış ve hayatlarını kaybetmişti.

Araştırmacılar, volkanın mevcut faaliyetini gözlemeye ek olarak, Kīlauea’nin geniş gözlem ağından gelen (eğimölçerlerin, depremölçerlerin ve zemin ile havai gaz algılayıcılarının sağladığı) verilere bakıyorlar ve Perşembe günkü olaydan önce gerçekleşen değişimleri bulmaya çalışıyorlar.

Bu sayede, Hawaii ve başka herhangi bir yerdeki yeraltı suyu patlamalarını tahmin etmek için kullanılabilecek uyarı işaretlerini bulmayı umuyorlar.

 

 

 

 

The Washington Post

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz