Peki ne istiyoruz? Duvar!
Bilim insanları, çalışan insanların açık düzenli bir büroda çalışmaya başladıkları zaman, insanların yüz yüze etkileşimlerinde gerçekte neler olduğunu ilk defa ölçtüler; sonuçların gösterdiğine göre, bu çağdaş işyerleri düşündüğünüz kadar işbirlikçi değil.
Harvard Ticaret Fakültesi ve Harvard Üniversitesindeki iki araştırmacı, gerçek bir işyerindeki duvarları ortadan kaldırmanın, birlikte çalışan insanlar arasındaki etkileşimleri gerçekten artırıp artırmadığını deneysel bakımdan test etmek istemiş.
Ethan S. Bernstein ve Stephen Turban, tezde şöyle yazıyorlar: “Bildiğimiz kadarıyla, daha önce uzamsal sınırları ortadan kaldırarak açık bir büro ortamı oluşturmanın, insanların birbiriyle olan mevcut etkileşimi üzerindeki etkisi ölçülmemişti.”
Araştırmacılar bu amaçla, dünya çapındaki genel merkezlerinde büro alanlarını yeniden düzenleyen çokuluslu şirketlerle görüştüler ve yapacakları iki çalışma için, personellerin yer aldığı ufak gruplar oluşturdular.
Araştırmacılar, büro yeniden tasarlanmadan önceki sekiz hafta ve tasarlandıktan sonraki sekiz hafta boyunca, çalışanların etkileşimlerini sosyometrik cihazlarla ve konumlarını da Bluetooth algılayıcılarla takip ettiler.
Bu veriler, insanların birbirleriyle iletişim kurma şeklindeki farklılıkları ölçmek amacıyla, şirketin sunucularından gelen eposta ve anlık mesajlaşma bilgisiyle beraber çözümlendi.
Bilim insanları, yüz yüze gerçekleşen etkileşimlerde epey şaşırtıcı bir farklılık meydana geldiğini keşfetti; fakat bu farklılık, düşündüğünüz yönde değildi.
Her iki deneyde de, çalışanların yüz yüze sosyal etkileşimleri, yüzde 70’lik çılgın bir oranda düşüş göstermişti ve epostalarda ise yaklaşık yüzde 20 ila 50 oranında artış yaşanmıştı.
Bu sebeple insanlar, herkesin onları görebildiği ve genişleyen bu yeni alanda, iş arkadaşlarıyla daha fazla “işbirliği” yapmak yerine, başlarını önlerine eğdiler ve yapabildikleri kadarıyla gizliliklerini korumaya çalıştılar (dev cep telefonlarına selam).
THAT CHATTY OPEN PLAN OFFICE GUY pic.twitter.com/vxu9FMPMC0
— Mark Humphries (@markhumphries) November 20, 2017
ŞU GEVEZE AÇIK DÜZEN BÜRO TİPİ
Bu sonuçlara göre, insanları daha açık düzenli bir ortamda çalışmaya zorlamak, onları diğer insanlarla yüz yüze sohbet etmek yerine eposta veya anlık mesajlaşma kullanmaya yönlendirebiliyor.
Takımın belirttiğine göre bu durum, ille de olumsuz bir şey olmak zorunda değil fakat kesin olarak, çalışma dinamiklerini beklenmedik bir yönde değiştirebilir.
“Bu durum, işlerin yerine getirilme şeklinde (ve üretkenlikte) derin sonuçlar barındırabilir” hükmüne varıyor araştırmacılar.
Görünüşe göre, bu açık düzen dalaveresinin cidden daha fazla araştırılması gerekiyor. Takıma göre, anket kullanılarak yapılan önceki çalışmalarda, açık düzenli büroların psikolojik yönden bazı olumsuz etkilerinin olabileceği; bu büroların çalışanların memnuniyetini azalttığı, dikkatlerini toplamasını zorlaştırdığı ve işyerinde özel hayatlarının gizliliğinin azaldığını düşünmelerine yol açtığı bulunmuştu.
Özel masaların olmamasına değinmeyelim bile.
Yönetim bölümünüz masanızı alıp, sizi tuhaf ışıklandırma eşyaları ve garip şekilli mobilyalar içeren “esnek bir çalışma alanında” kendinize alan aşırmaya zorladığında işler derinden sarsılır; o ahaliden biriyseniz, bu ızdırabı bilirsiniz.
Yapılan çalışmaların gösterdiğine göre, çalışma alanlarını paylaşmaya zorlanan insanlar kendilerini önemsiz gibi hissettiklerini, dikkatlerinin daha fazla dağıldığını, olumsuz ilişkiler yaşayıp işbirlikçi olmayan davranışlar gördüklerini, buna ilaveten şeflerinin daha az destek sunduklarını düşündüklerini söylüyorlar.
Örgütsel davranış araştırmacısı Libby Sander, geçen yıl The Conversation‘da şöyle yazıyordu: “Bu paylaşımlı çalışma ortamları bazı çalışanlar için işe yarasa da (mesela çok gezen ve özerk olanlar için), araştırmaların gösterdiğine göre pek çok insan bu ortamlarda iyi çalışmıyor.”
Ancak şirketler bizi bir araya sıkıştırarak duvarlara, kapılara ve genel zemin alanına para ödemekten kurtuldukları için, açık düzen modasının kısa bir zaman içinde kaybolup kaybolmayacağını pek bilmiyoruz; bu yüzden becerilerinizi, iş yerinde dikkatinizi dağıtan şeyleri en aza indirme yönünde geliştirmeniz faydalı olabilir.
Çalışma, Philosophical Transactions of the Royal Society B bülteninde yayınlandı.
ScienceAlert