Charles Darwin, uzun süredir aklında olan doğal seçilim kuramını, nihayet 1859 yılında, Türlerin Kökeni Üzerine isimli kitabında yayınlamıştı. Galapagos’daki kaplumbağalara ve kuşların sürekli değişen gagalarına yönelik tasvirleriyle tanınan İngiliz bilim insanı, vardığı kararı şöyle açıklıyordu: “Çok basit bir başlangıçtan, sonsuz sayıda en güzel ve en harika biçimler evrimleşmiş ve evrimleşiyor.”
Neredeyse 160 yıl sonra bu sözler, ilgi çekici ve çoğunlukla da tehlike altındaki bitkilerin elektronik ortama geçirilmesini hedefleyen yeni bir projeye ilham kaynağı olmuş. “Sonsuz Biçimler” adlı bu girişim, 17 araştırma kurumunu bir araya getirerek, önümüzdeki üç yıl boyunca iki milyon bitki örneğini taramayı ve paylaşmayı amaçlıyor.
New York Botanik (Bitkibilim) Bahçesi’nde orkide uzmanı olan Matthew Pace, projenin eşgüdümünü sağlayanlardan biri. Kendisinin söylediğine göre dijitalleştirme işlemi, 15 familyadan gelen bitkilere odaklanacak. Bunların arasında sulu bitkiler, etçil canlılar ve ayrıca, diğer bitkilerin üzerinde büyüyen canlılar olan üstbitkenler yer alıyor. Bu botanik örnekler, canlı görünümlerinden önemli ölçüde farklı olsalar da; sıkıca paketlendikleri ve 2 boyutlu görüntülere dönüştürüldükleri zaman dahi, göze çekici gelmeyi başarıyorlar.
Daha da önemlisi, bu görüntüler; gelecek nesillerdeki bilim insanlarına, kendilerinden önceki şeyleri görebilme ve üzerinde çalışabilme teminatı veren nadir şeylerden birini oluşturuyor, çünkü gösterilen bitkilerin pek çoğu kaçak avlanma, iklim değişimi ve diğer çağdaş tehlikelerin tehdidi altında bulunuyor. Bu yüzden bitkilerin hiçbiri yalnız değil. Her biri, boyutunu göstermek için bir cetvelin; görüntünün en doğru dengesini ve pozunu sağlamak için renk hedefinin ve kökenini detaylı şekilde anlatan bir kartın yanında fotoğraflanıyor.
İşte, sonsuz bir resim seçkisi gibi görünen projeden, özellikle dikkate değer olan sekiz biçim:
Sedum botterii
“Bitkilerin vücut planları hakkında ve bitkilerin niçin öyle göründüğüne dair hâlâ bilmediğimiz birçok şey var” diyor Pace. “Venüs sinekkapanı gibi simgesel bir şeyde bile bu temel sorularla boğuşuyoruz.” S. botterii bu konuda yardımcı olabilir. Kaliforniya Bilimler Akademisi’ne göre, ağaçların dallarında ve kayalık yüzeylerde bulunan sulu üstbitkenlerin, kendi cinslerinin en ilkel üyelerinden biri oldukları düşünülüyor.
Agave parryi huachucensis
Eğer sıkı bir sabır otu hayranıysanız, Howard Scott Gentry ismini tanırsınız. 1903 yılında doğan Amerikalı bitkibilimci, 1930’larda başlayarak Meksika’daki bitki yaşamını belgelemesiyle ünlü (en azından bazı çevrelerde). Genelde Parry sabır otu şeklinde adlandırılan bu örnek, UT Austin’deki müze müdürlerine göre Gentry’nin derlediği “dev hazine”nin parçalarından birini oluşturuyor. Gentry, geniş yaprakları ve ufak tomurcukları fiziksel olarak derlemeye ilaveten, burada görülene benzer fotoğraflar da çekmiş ve ayrıca; insanlar ile onların etrafındaki bitkilerin ilişkisi hakkında gözlemlerini yazmış.
Echites umbellatus
“Şeytan’ın patates kökü” olarak da adlandırılan E. umbellatus, Karayipler’e özgü bir asma bitkisi. Philadelphia Bilimler Akademisi, bitki kimyasını araştırırken bunu ve diğer örnekleri kullanıyormuş. Bu türün üyeleri, yaklaşık 200 yıl önce; bugün hâlâ bu araştırılmakta olan pirolizidin alkaloid toksinlerin işaretlerini göstermiş. Bilim insanları, özenli koruma ve dijitalleştirmeyle birlikte, benzer soruları iki yüzyıl daha sorup cevaplayabilir.
Yucca linearifolia
Teksas’lı bitkibilimci Karen Clary tarafından ilk olarak 1995 yılında tanımlanan Y linearifolia, dertli bir yirmi yıl geçirmiş. Yalnızca Meksika’nın Şivava Çölü’ndeki ufak bölgelerde yetişen bitki, ilk tanımlandığından beri kaçak hasatçılar arasında rağbet görüyormuş. Sonsuz Biçimler projesinde çalışan Pace, şöyle söylüyor: “Bunların kaçak avlanmayı kolaylaştırmak üzere kullanılma ihtimali var. Bu yüzden, cemiyetin bu konudaki ilkeleri belirlemesi gerekiyor. Çok nadir bitkilerle uğraştığınız zaman, bitkiler daha etkileyici oluyorlar. Dünyada, koleksiyonunda son derece nadir olan bu bitkinin yer aldığı tek kişi bensem, bazıları için bu, dev bir statü simgesidir.”
Tillandsia usneoides
Eşsiz bir çekiciliği olan bu üstbitken, Birleşik Devletler’de “İspanyol yosunu” olarak biliniyor. Güneydeki Virjinya meşelerinden sarkıyor ve Virginia’dan Florida’ya, hatta Teksas kadar uzak batıya dek sokak ışıklarını sarıyor. Fakat kendisi ne yosun, ne de İspanyol. Aksine, pek çok tropik iklimde bulunan ve dünyayı dolaşan, çok yıllık bir bitki. Dünya’nın yarısı uzaklıktaki Fransız Polinezya’sında, “dede sakalı” olarak biliniyor. Tarihsel yönden, salt süsten daha fazlası. Bu örneği Wisconsin Üniversitesi’nde saklayan kişi, çırpıya benzeyen bu şeyin, araba koltuklarını ve minderleri doldurmakta, hatta evleri yalıtmakta kullanıldığını söylüyor.
Pura cryptantha
Ananasgiller familyasının üyeleri, sivri uçlu çiçekleriyle kolayca tanınıyorlar. Bu görüntüye bakarak söylemek zor olabilir fakat burada görülen örnek, ananasın bir kuzeni. Altın meyveyi Hawaii ile bağdaştırsak da, P. cryptantha‘nın And sıra dağlarında ortaya çıkmış olduğu düşünülüyor. Harvard Üniversitesi’ndeki bitkibilimcilere göre, “bu gibi alp ortamları, gezegende en çok tehlike altında olan bölgeler arasında.”
Sarracenia purpurea
Belki de S. purpurea‘nın en ilginç kısmı, derinlerde gizleniyor: Bu etçil bitki, aşağıya doğru bakan ve suya dirençli olan kıllarla kaplı. Lezzetli bir böcek, bitkinin çiçeksi boğazına daldığında, kapana kısılıyor ve biriken yağmur suyunda boğuluyor. Sürahi şeklindeki bitkinin dış tarafları daha güzel. İsmini, Yunanca’da mor-kırmızı anlamına gelen “purpurea” kelimesinden alan güzel saplar, kökünden sökülen bitkileri karaborsada satan kaçak avcıların dikkatini çekiyor. ABD’deki pek çok eyalette, bitkiyi korumaya yönelik kanunlar mevcut. “Sonsuz Biçimler” projesindeki bilim insanları, elektronik ortama aktarılan bazı örneklerin köken bilgisini benzer sebeplerle sansürlemeyi tercih etmişler ve bunun gibi aynı bölgede yer alan diğer bitkileri korumayı umuyorlar.
Consolea rubescens
Yaygın adıyla “Yolda Ezilmiş Kaktüs” veya “Kunduzkuyruğu Kaktüsü” olarak bilinen ve neredeyse omurgasız olan bu bitki; Karayipler’den, 6 metre uzunluğa kadar çıkabildiği Florida’nın kuzeyine kadar bulunabiliyor. Bitkinin ismi, arabalarla yapılan ağız kavgalarından değil, geniş saplarının ezilmiş gibi görünmesinden geliyor; sanki az önce yolda ezilmişler gibi. C. rubescens popülasyonları şimdilik durağan, fakat bu dikenli bitkiler, yakında bazı tehditlerle karşılaşabilir: “Değişen koşulların, olağanüstü ortamlara son derece fazla uyum sağlamış olan bitkileri (Atatürkçiçeği [poinsettia] familyası, kaktüs familyası gibi) rahatsız edebileceğine dair bazı endişeler var” diyor Pace.