Kısa cevap Kaya yiyen ya da süper oksijenli mikroplar
Antarktika’nın buz örtüsü altındaki göllerinden şu ana kadar hiç örnek alınamadı. O yüzden bilim insanları bu derin göllerde neyin yaşadığı konusunda sadece tahmin yürütüyor. Louisiana Üniversitesi’nde mikrobiyolog ve buzulaltı göllere ulaşmak için sondaj çalışması yürüten üç ekipten birinin üyesi olan Brent Christner, “Aslını isterseniz hiçbir fikrimiz yok” diyor. (Sonuçların bu yıl sonunda açıklanması bekleniyor.) “Ancak bu ortamlarda mevcut bir ekosistem varsa, kimyasal enerji üstüne kurulu olmak zorunda.” Böylesi bir sistemde organizmalar muhtemelen çözülmüş minerallerle, örneğin buzun altındaki ana kayaçtan gelen minerallerle yaşayacak şekilde evrimleşmiş olmalı. “Deniz dibinde bazaltların üstünde oksitlenen demirle yaşayan organizma kolonileri olduğu biliniyor” diyor Christner. “Bu da benzer bir senaryo olabilir.”
Bir diğer hipotez ise, bilim insanlarının Dünya yüzeyinin hemen altında, her yerde görülen türden bir yaşam bulacağı: yani suda yüzen döküntülerle beslenen pis kokulu anaerobik mikroorganizmalar. NASA’da astrobiyolog Chris McKay, “Böyle bir şey olup olmadığını çürük yumurta kokusundan hemen anlayacağız” diyor.
Alternatif olarak, bu buzulaltı ortamlarının (özellikle de Vostok Gölü’nün), gazı buz yüzeyinin altına iten doğal pompalama mekanizmaları sayesinde, oksijenle dolup taşması. Bu durumda, bilim insanları aşırı oksijenlenmeyle başa çıkabilen yeni mikrop türleri bulmayı umacak. McKay daha az heyecan verici bir olasılıktan da söz ediyor: “Kutuptaki buzul örtüsü koca bir saf su bloku. Yaşam bakımından zengin değil” diyor ve buzulaltı göllerin de aynı derecede kısır olabileceğini söylüyor. Aslında “bu en sıkıcı olasılık” büyük ihtimalle bu yılki araştırmaların sonucu olacak. McKay, “Ben damıtılmış su bekliyorum” diyor.
Peki ya buz altında daha büyük, makroskopik yaşam olma olasılığı? “Büyük organizmaların hepsinin ortak yanı, çok gıda ve oksijen tüketmeleridir” diyor McKay. “Biyolojik bakımdan çok üretken ortamlarda yaşamaya mecburuz.” Buzulaltı gölleri ise tam tersi, en fazla seyrek otlar içerebilir. Yani, göller kaya yiyen ya da süper aerobik mikroplarla dolu olsaydı (her ne kadar küçük de olsa) onları yiyecek bir yaratık bulma olasılığımız bulunurdu. Gerçekten de küçük nematodlar, yani yuvarlak solucanlar, daha birçok amansız yaşam koşulunda bulundu. Hatta kısa süre önce dünya yüzeyinin 1,6 km altında bir altın madeninde bile böylesi solucanlara rastlandı. “Nematodlar böylesi bir ortamın zirvesindeki avcılar olur” diyor Christner. “Aslanlar veya kaplanlar gibi.”