Günümüzde gezegen üzerinde yaşayan en tanıdık hayvan formlarının bilinen en eski atası, Avustralya’nın kırsal bir bölgesinde belirlenmiş gibi görünüyor. Solucan benzeri bu tuhaf canlı, saygı ve minnetarlığı hak ediyor.
Yaklaşık bir pirinç tanesi boyutunda olan ve ağır hareket eden bu canlı (Ikaria wariootia), pek bir şeye benzemiyor olabilir fakat bilim insanları bunun, vücut simetrili (bilateral) hayvanların şimdiye dek keşfedilmiş en eski örneği olabileceğini düşünüyorlar. Vücut simetrili hayvanlar; sol ve sağ tarafları birbirinin aynası gibi duran, bir adet ön ve arka tarafları bulunan ve genelde ağız ve anüsleri olan canlılar. Diğer bir ifadeyle, sizin gibi olanlar.
Kaliforniya Üniversitesi’nde jeolog olan Mary Droser, “Evrimsel biyologlar da bunu tahmin etmişti” diyor. “Bulduğumuz şeyin, onların tahminleriyle bu kadar iyi örtüşmesi gerçekten heyecan verici.”
Bilim insanları, son yıllarda süngerimsi ve çamura benzeyen çok hücreli canlılar hakkında çok şey öğrendi. Bu canlılar, Ediyakaran Dönem olarak bilinen zaman aralığındaki canlıları meydana getiriyor (Kambriyen patlamasından önce var olmuş, gizemli bir antik yaşam formu grubu).
Bunlardan biri olan ve Dickinsonia adı verilen canlı, birkaç yıl önce fosil kayıtlarında bilinen en eski hayvan biçiminde belirlenmiş ve araştırmacıların epey ilgisini çekmişti.
Fakat bu dönemde ortaya çıkan her canlı doğrudan insanlarla ilişkili olmadığı gibi, vücut simetrisi olan diğer hayvanlarla da ilişkili değil.
“Dickinsonia ve diğer büyük canlılar, muhtemelen evrimsel birer çıkmaz sokak” diye açıklıyor Droser.
Peki o halde, biz ve diğer vücut simetrili canlılar nereden geliyor?
Güney Avustralya’nın Nilpena bölgesindeki taş yataklarına kazınmış ve fosilleşmiş bir dizi oyuk izi, pek çok yıl boyunca bilim insanlarının ilgisini çekmişti.
Helmintoidiknit adı verilen bu iz fosiller, Ediyakaran Dönemi’ne kadar uzanıyor (yaklaşık 551 ila 560 milyon yıl önce). Bu fosillerin, vücut simetrisi olan antik bir yaşam biçiminin mirası olduğu tahmin edilmiş. Söz konusu taş yataklarının lazer ile taranmasıyla yapılan yeni araştırma sayesinde, bu tahmin onaylanmış gibi görünüyor.
Şimdilerde Smithsonian Enstitüsü’nün Ulusal Doğal Tarih Müzesi’nde çalışan taşılbilimci (paleontolog) Scott Evans, “Bu hayvanların, bu dönemde var olması gerektiğini düşünmüştük fakat onları belirlemenin zor olacağını her zaman biliyorduk” diyor.
“3 boyutlu taramalar geldikten sonra, önemli bir keşif yaptığımızı anladık.”
Taramalar, uzunluğu 2-7 milimetre ve genişliği 1-2.5 milimetre arasında değişen yüzden fazla antik hayvan gösteriyor.
Ikaria wariootia ismi verilen bu canlı; ismini, Flinders Sıradağları bölgesinin yerli muhafızlarınca konuşulan Adyamathanha dilinden alıyor. ‘Ikara’ ‘buluşma yeri’ anlamına gelirken; ‘warioota’ ise bu bölgede akan Warioota Çayı’ndan geliyor.
Araştırma takımına göre I. wariootia‘nın fosil izlerinin, Ediyakara bölgesindeki Ediyakaran dönemine ait diğer canlıların kalıntılarına kıyasla daha alçakta olması; silindirik bir vücudu olan bu basit ve solucan benzeri canlının, bölgedeki diğer hayvanlardan daha eskiye uzandığını akla getiriyor. Hatta bu türden karmaşık vücut simetrisi olanlardan bile daha eskiye (izleri daha yüksekte bulunan, sümüklü böcek benzeri simetrik Kimberella gibi).
Araştırmacılar, makalede şöyle yazıyor: “Ikaria’nın, iz bırakan bir Helmintoidiknit olduğunu ve muhtemelen vücut simetrisi olan en eski, nihai canlı olduğunu ileri sürüyoruz. En azından, Güney Avustralya’daki fosil kalıntılarında görüldüğü kadarıyla…”
“Ikaria‘nın morfolojisi, muhtemelen modüler olan bir vücut yapılanmasını gösteriyor. Bu yapı, sağınım (sindirim sistemindeki kasılmalar) için gereken kas düzenine yardımcı olmuş olmalı. Tortuların yer değiştirmesi ve çöpçülük davranışı, Ikaria‘nın muhtemelen sölomu, ağzı, anüsü ve beslenme kanalının olduğunu ortaya çıkarıyor. Ancak bunların, fosil kalıntısında yeniden ortaya çıkması ihtimal dışı.”
Elbette, bunların iz fosiller (yani, gerçekte göremediğimiz ve yüz milyonlarca yıldır var olmamış olabilecek bir şeye dair izlenimler) olduğu göz önüne alındığında, I. wariootia hakkında kesin konuşmak henüz zor.
Fakat bu antik kurtların, Ediyakaran dönemine ait başka bulguları ortaya çıkarsa; o zaman bu solucan benzeri antik canlının keşfi, Dünya üzerindeki hayvanların atalarını anlamak bakımından önemli bir dönüm noktası olabilir; bir anlamda da, bizlerin nereden geldiğini anlamak bakımından…
“Makaledeki esas bulgu; bunun muhtemelen, fosil kalıntılarında şimdiye kadar belirlenen en eski vücut simetrili canlı olması” diyor Evans, The Guardian gazetesine.
“İnsanlar da vücut simetrili olduğundan, bunun çok eski bir akraba olduğunu ve muhtemelen, vücut simetrili yaşam ağacındaki ilklerden biri olduğunu söyleyebiliriz.”
Bulgular, PNAS bülteninde sunuldu.
Yazar: Peter Dockrill/ScienceAlert. Çeviri: Ozan Zaloğlu.