Evrenin Büyük Patlama’yla başladığını biliyoruz ama yine patlamayla mı yok olacak yoksa sessiz sedasız mı? Brian Clegg, kozmolojinin kristal küresine bakıp yanıt veriyor.
Kozmologlar evrenin milyarlarca yıl sonra sona ereceği konusunda hemfikir ama bunun nasıl olacağına dair fikir birliği yok. Şu anda en çok kabul gören dört senaryo var: Büyük Yırtılma, Büyük Sıçrama, Büyük Donma ve Büyük Çöküş.
Evren yakın zamanda sona erecek mi?
Paniğe lüzum yok. Evren daha milyarlarca yıl varlığını sürdürecek. Senaryoya göre değişmekle birlikte, kozmosun tadını çıkarmak için daha 20 ila 100 milyar çarpı milyar yılımız var.
Evrenin sonsuza dek sürmeyeceği fikri, sistemlerin kendi başına terk edildiğinde dejenere olma eğilimi gösterdiğini söyleyen termodinamiğin ikinci yasasından geliyor.
Evren nasıl sona erebilir?
Bu noktada kozmolojik spekülasyona başlıyoruz. En çok desteği alan dört senaryo var. Bunlardan ikisi evrenin genişlemeye devam etmesi, sürekli daha inceldiği ve dağıldığı düşüncesine dayanıyor. Senaryoların en gelenekseli olan Büyük Donma, standart termodinamiğin nihai sonucundan başka bir şey değil. Her şeyin tümüyle dağıldığı bir evrende hiçbir şeyin olmadığı bir duruma geliniyor. Bu senaryonun daha dramatik versiyonundaysa evren sadece genişlemekle kalmıyor, genişleme hızla artıyor. Büyük Yırtılma adındaki senaryoda bu hızlanan artış en uç noktaya gelince evrendeki tüm maddenin, gezegenlerden galaksilere, temel parçacıklara ve uzay-zamana varıncaya kadar her şeyin birbirinden ayrıştığını ve genişlemenin sonsuza gittiğini görüyoruz.
Diğer iki senaryoysa tam aksine evrenin genişlemesinin er ya da geç tersine döneceği fikri üstüne kurulu. Her şey Büyük Çöküş’le sona ererse şu ana kadar gerçekleşen her şeyin tersine döndüğünü, sonsuz yoğunlukta bir noktacıkta, bir “tekillikte” bir araya geldiğini göreceğiz. Bu da yeni bir Büyük Patlama ve yeni bir evren yaratabilecek ve evrenler döngüsü olasılığının önünü açacak. Büyük Çöküş’ün biraz farklı versiyonu olan Büyük Sıçrama’daysa evren yine bir eşik noktaya ulaşıp küçülmeye başlayacak ama tekillik boyutuna inmeden tekrar genişlemeye başlayacak. Bunun Büyük Çöküş’ten farkı, ilk evrendekilerin yeni evrene de taşınması. Yani Büyük Çöküş’te yeni bir evren oluşurken Büyük Sıçrama’da aynı evrenin bir küçülüp bir büyüdüğünü görüyoruz.
Evrenin sonu neye bağlı?
Tüm bu olasılıklar evrenin gözlemlenen davranışı esas alınarak, fiziğin bazı temel özelliklerine, özellikle de Genel Görelilik Kuramı’na dayalı kestirimlerle hesaplanıyor. Einstein’ın madde, kütleçekim, uzay ve zaman arasındaki ilişkiyi açıklayan şaheseri kabaca tüm Evren’i modellemek için kullanılabiliyor. Evrenin geleceğini tahmin için hesaba katılan tüm faktörler arasında genişlemenin hızlanması, en güvenilir oranı. Geleceğe yönelik kestirim kısmıysa daha zor. Evrenle deney yapıp farklı senaryolar deneme imkânımız yok. Her şeyin gelecekte de geçmişteki gibi süreceğini söylemek olanaksız. Bunlardan en şüphelisi de Genel Görelilik’in kullanımı çünkü bu kuram, kuantum parçacıkları düzeyinde işe yaramıyor ve evren modellemesini bu düşünceye göre yapmak, modelin gerçekten ciddi oranda sapmasına yol açıyor, aşırı basitleştirme gerektiriyor.
Kozmologlar arasında en çok rağbet gören kuram hangisi?
Kime sorduğunuza göre değişiyor. Büyük Çöküş ve Büyük Sıçrama gibi kuramların sorunu şu ki, evren modelleri böylesi süreçlerin illa ki gücünü kaybedeceğini ve dışarıdan bir girdi olmadığı sürece devamlı olmayacağını öngörüyor. Büyük Sıçrama’nın en çok desteklenen versiyonuysa sicim kuramının kanıtlanmamış, ileri bir versiyonuna dayanan “ekpirotik kuram” adlı kavramı esas alıyor. Bu kavrama göre evrenimiz bir uzay-zaman sürekliliğinde uçan dört boyutlu bir “bran” (zar anlamındaki membran sözcüğünden geliyor). Bu dört boyutun üçü uzay, biri zaman. Büyük Sıçrama da iki branın çarpışıp o harici girdiyi sağlamasıyla oluyor.
Her şeyin enerjisinin tükendiği ve 100 milyar çarpı milyar yıl sonra nihayet yıldız oluşumunun sona erdiği Büyük Donma’nın ya da “ısı ölümünün” varyasyonları da uzun süre kozmologlar arasında çok tutuldu. Şimdilerdeyse en çok destek gören kuram Büyük Yırtılma. Zira “karanlık enerji”, evrenin boyutundan etkileniyor ve o büyüdükçe etki de kuvvetleniyor.
Karanlık enerji nedir?
Karanlık enerjinin ne olduğunu tam olarak bilen yok ama evrenin genişlemesini hızlandıran şey bu. Karanlık enerji olmadan Genel Görelilik modelleri farklı sonuçlar veriyor. Bu boşluğun bir temel özelliği, uzayı dolduran ama normal enerji ve maddenin tam tersi etki gösteren yeni bir tür enerji alanı olabilir. Son olarak, belki de Einstein’ın kütleçekim modeli yanlış ve yeni bir kuram gerekiyor. Bu gizemi kim çözerse anında Nobel Ödülü’nü kazanır.
Bizimki ölünce başka bir evren mi doğacak?
Büyük Çöküş ya da Büyük Sıçrama gerçekleşirse kesinlikle evet. Ama daha muhtemel olan, evrenin genişlemeye devam ettiği seçenekler de her şeyin sonu demek değil. Çoğu kozmolog, evrenimizin büyük “çoklu evrenlerden” yalnızca biri olduğuna ve Büyük Patlamaların düzenli biçimde gerçekleştiğine inanıyor.
Brian Clegg bir bilim yazarı. Kitapları arasında How Many Moons Does The Earth Have? (Dünya’nın Kaç Uydusu Var?) ve Infinity: A Graphic Guide (Sonsuzluk: Grafikli Kılavuz) var.