Kısa cevap Hep etekleri yüzünden
Modern hoverkraftın mucidi Christopher Cockerell, bu aracın saatte 100 mil hızla Atlantik Okyanusu’nu aşacağı, hava üstünde yol alan bir yolcu gemisi olarak kullanılacağını hayal ediyordu. Küçük hoverkraftlar eğlence amaçlı ya da askeri çıkartmalarda kullanılsa da, Cockerell’in transatlantik hoverkraftlar hayali çoktan suya düştü. İngiliz Kanalı’nı kat eden ve yılda 1,25 milyon yolcu taşıyan en son ticari hoverkraft hizmeti de 2000 yılında sona erdi.
Peki, ne oldu da hoverkraft tutunamadı? Öncelikle, yakıt masrafı büyük bir engel. Aracın dört adet Rolls Royce motoru saatte 4.500 litre akaryakıt tüketiyor. 1950’lerde ve 60’larda yakıt çok ucuzken hiç sorun yoktu ancak masraf giderek yükseldi. Aygıtı çevreleyen Neopren etek de bir diğer sorun. Mühendisler eteği, altında sürekli bir hava balonu olacak ve azgın sularda rahatça eğilip bükülecek şekilde tasarladılar. Ancak hız saatte 120 km’yi bulunca etek zarar görmeye başlıyor. İki eski hoverkraft pilotu olan ve taşıtın tarihçesi hakkında On a Cushion of Air [Hava Yastığı Üzerinde]adlı bir kitap yazan Roger Syms ile Robin Paine’e göre, hoverkraft eteklerinin hemen her gün tamir edilmesi ya da değiştirilmesi gerekiyordu. Syms, “Arabanız varsa her gece lastiklerini değiştirmek istemezsiniz” diyor. Büyük ölçekli hoverkraftların ticari bakımdan makul hale gelmesi için, Paine’in sözleriyle “Etek teknolojisinde büyük bir sıçrama” lazım.