Yeni koronavirüs Şubat ve Mart aylarında hızla yayıldıkça, pek çok hükümet zorlayıcı tecrit önlemleri uyguladı. Bu ülkeler, halkın da büyük bir gayret göstermesi sayesinde salgını yavaşlatmayı başardılar.
Slovenya ve Yeni Zelanda gibi ülkeler ise halk sağlığına yönelik çeşitli yaklaşımları bir araya getirip, virüsü bertaraf ettiler. İngiltere’nin de içinde bulunduğu diğer ülkeler, hastalığın yayılışını durdurmada önemli ilerleme kaydettiler.
Fakat sokağa çıkma yasağı, sert sosyal mesafe önlemlerinin uygulandığı ülkelerde ekonomik ve sosyal yönden önemli kayıplara yol açtı. Halkın yanısıra hükümetler de artık bu kısıtlamaları kaldırıp normal hayata dönmeye başlamak istiyor.
Tecrit önlemlerinin hafifletilmesiyle birlikte, COVID-19 vakalarının yeniden artış gösterebileceğine yönelik uyarılar dile getiriliyor. Bu durum ise ikinci dalga olarak adlandırılıyor.
1918-20 arasında meydana gelen 1918 gribinin ikinci dalgası, özellikle yıkıcı olmuş; tıpkı 2009-10’da H1N1 salgınının ikinci dalgasında olduğu gibi. Peki COVID-19’un ikinci dalgasından kaçınmak için ne yapmalıyız?
Virüsün yayılması için, elverişli ve enfekte bir konak ikmali ile başarılı bir bulaşma gerekiyor. Bu etmenler, virüsün bulaştığı bir bireyin sebep olduğu ortalama yeni vaka sayısını gösteren üreme katsayısı (R) ile kolayca belirleniyor.
1’in üzerindeki bir R değeri, vaka sayısının arttığını; altındaki değerler ise azaldığını gösteriyor. Sokağa çıkma kısıtlamasından önce, koronavirüsün R değerinin iki ila dört olduğu tahmin ediliyordu.
Türkiye, Çin, Güney Kore, Yeni Zelanda, İngiltere gibi ülkeler ve çoğu Avrupa ülkesi, bu değeri artık birin altına indirdi. İsveç veya Rusya gibi diğer ülkelerde ise R değeri, bire yakın veya birin üzerinde duruyor ve vaka sayısındaki artışı yansıtıyor.
Popülasyon davranışı ile R değeri arasındaki ilişki karmaşık olsa da, bu kavramı kullanarak ikinci dalganın nasıl görünebileceğini örnekleyebiliriz.
Yukarıda, ikinci dalga salgını görülüyor. Üstteki grafik, zamana bağlı örnek üreme sayısını gösteriyor. Alttaki grafik, tahmin edilen vaka sayısını gösteriyor. R’nin başlangıç değeri 2.7 iken, sokağa çıkma kısıtlamasıyla 0.8’e düşüyor.
Nüfusta elverişli ve enfekte insanlar olduğu sürece, virüs yayılabiliyor. İlk salgın dalgasının, sadece sınırlı bağışıklık sağladığı ve bunun, toplumsal bağışıklık seviyesinin çok altında olduğuna yönelik bulgular giderek birikiyor.
Virüsün sadece hayatta kalmadığı, aynı zamanda yayılmaya devam ettiği popülasyon grupları da var. Bakım evlerindeki bulaşmalar, artık pek çok ülkede vakaların büyük bir yüzdesini oluşturuyor.
Önlemler hafifletildikçe, insanlar birbiriyle daha fazla etkileşime girmeye başlıyor. Bu durum, R değerlerinin artmasıyla sonuçlanabilir. Fakat R değerinin, aşağıdaki şemada gösterildiği üzere bire eşit veya birin altında tutulması çok önemli.
Yukarıda, yasakların hafifletilmesi sebebiyle yeniden sıçrama yapan tek salgın dalgası görülüyor. Birinci R değeri (üst grafik) 2.7 iken, tecrit ile 0.8’e düşüyor fakat önlemler hafifletildiğinde yeniden 1’e dönüyor.
Fakat R’nin nispeten hafif şekilde değişim gösterip 1.2’ye çıkması bile, hastalığın ikinci dalgaya sebep olacak kadar çok patlak vermesiyle sonuçlanır. Bu durum, kontrol önlemlerinin doğru uygulanmasının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Yukarıda ikinci dalga görülüyor. R’nin başlangıç değeri (üst grafik) 2.7 iken, tecritle birlikte 0.8’e düşüyor fakat önlemler hafifletildikçe yeniden 1.2’ye çıkıyor.
İkinci dalgaya verilen cevabın, aşağıda gösterildiği üzere tekrarlı yasak önlemleri olması gerekiyor. Fakat toplum şimdiye kadar kısıtlamalara son derece iyi uymuş olsa da; yasakların getirdiği yorgunluk, bu kadar sıkı tedbirlerin yeniden uygulanmasını zorlaştırabilir.
Yukarıda, hastalığın birden fazla defa patlak vermesini ve birden fazla tecrit dönemini kapsayan bir senaryo görülüyor. R değeri (üst grafik), tecrit hafifletildikçe dönemsel biçimde artarak 1.2’ye çıkıyor ve tecrit uygulanınca 0.8’e geriliyor.
Salgın, grip mevsiminin hüküm sürdüğü sonbahar ve kış aylarına kadar devam edebilir. SARS-CoV-2 virüsünün, havadan pek etkilenmediği görülse de; eğer COVID-19 ve grip aynı anda gelirse, sağlık sistemine fazla yük binebilir.
İşin iyi tarafı; SARS-CoV-2 virüsünü hedefleyen önleyici tedbirler (maskeler ve el yıkama gibi), grip virüsünün yayılışını azaltabilir.
Sonunda bu virüs mutasyon geçirip, daha bulaşıcı hale de gelebilir. Böyle bir mutasyon, 1918 gribinin ikinci orta dalgasının özellikle ağır geçmesine sebep olmuş olabilir.
Eğer SARS-CoV-2 virüsünde de benzer bir şey olursa, bunun sonucunda meydana gelen salgın; yeni R değeri sadece dört bile olsa, mevcut durumu gölgede bırakabilir. Karşılaştırma yapmak gerekirse; kabakulağın R değeri 10-12, kızamığın ise 12-18. Kabakulak ve kızamığın geniş ölçüde yayılması, yalnızca aşılamayla önleniyor.
Yukarıda, büyük sonbahar dalgası görülüyor. R değeri (üst grafik) Kasım’da kısa süreliğine 4’e çıkmış. Diğer grafiklere kıyasla değişen vaka sayısına dikkat edin.
Yakın gelecekte hükümetlerin, ekonomi ve sosyal yaşamın ihtiyaçları ile virüsün yayılışını baskılamak arasında hassas bir denge kurması gerekecek. Test, takip ve sınırlandırma ile bölgesel cevaplar, bu stratejinin anahtar öğeleri.
Salgın modelleri ve R gibi kavramlar; hükümetlerin ikinci dalgayı önlemek için nerede, nasıl, ne zaman ve ne kadar süreyle müdahale etmesi gerektiğini belirlemeye yardımcı olabilir.
Yazar: Adam Kleczkowski, Strathclyde Üniversitesi Matematik ve İstatistik Profesörü/The Conversation. Çeviren: Ozan Zaloğlu.