Yaz aylarında, salgına karşı ilk panik şokundan kurtuluyoruz ancak salgınla mücadeleye devam edeceğiz. Virüsün, yüksek hava sıcaklıklarında kısmen etkinliği yitirdiği söyleniyor ancak bu onun bulaşmasını engellemiyor. Bulaş riskine karşı hala önlem almak zorundayız. Peki, yaz aylarında salgınla savaşımızı kolaylaştırmak için nelere dikkat etmeliyiz? İşte detaylar…
Covid-19 salgını, yüzyıllardır beraber yaşamaya alıştığımız ve bulaşıcılığı yüksek grip gibi virüslerin varlığını nasıl görmezden geldiğimizi de hatırlattı. Ölüm oranı düşük olduğu için çok ciddiye almadığımız grip virüsüyle enfekte olmaktan hiç çekinmediğimizi, bu tehditleri ciddiye almadığımızı, Covid-19 ile daha iyi anladık.
Oysa özellikle Uzak Doğu’da toplumlar grip virüsünden bile rahatsız olup bulaş riskinden korunmak için çok uzun zamandır maske takmayı alışkanlık haline getirmişti. Pek çoğumuz medyada veya Uzak Doğu gezilerimizde hatta turist olarak ülkemize gelen Uzak Doğulu insanların sokaklarda maske taktıklarına şahit olduğumuzda şaşırır, garipserdik. Maske takmak, virüsten korunmak için önlem almak gibi alışkanlıklar batı kültürüne bir türlü yerleşememişti. Bu belki de Batı toplumlarının kendilerini daha “yenilmez” olarak görmeye meyilli olmasından kaynaklanıyor… Ancak sonuçta, “grip gibi” diyerek başlangıçta küçümsediğimiz bir virüsün tüm dünyayı esir aldığını, ekonomileri çökerttiğini, yüz milyonlarca insanı işsiz bıraktığını, en az 3.5 milyar insanı aylarca evde karantinaya girmeye zorladığını gördük.
Ne yazık ki corona virüsünün yaz aylarında da etkinliğini sürdüreceği artık kesinleşti. İlk başta “yazın kaybolacak” ümidiyle kendimizi avutmamızı temeli olmadığını da böylece anlamış olduk.
Peki yaz mevsimi boyunca Covid-19 ile mücadelemizi nasıl sürdüreceğiz?
Öncelikle, salgının ilk dönemindeki şartlara göre artık virüse karşı daha fazla avantajımız var çünkü bilinç kazanmış durumdayız. Nasıl bulaştığını, nasıl yayıldığını, nasıl etki ettiğini biliyoruz. Onu etkisiz hale getirmek için neler yapmamız gerektiğini biliyoruz.
Yaz aylarında da maske takmaya devam edeceğiz. Böylece hem havada asılı kalan olası virüs riskinden korunurken, hem de enfekte olan bireylerin farkında olmadan etrafa virüs yaymasını engellemiş olacağız. Ancak burada tüm toplumun maske takmaya özen göstermesi çok önemli. Böylece, halka açık alanlarda, enfekte olduğunun farkında olmadan virüs taşıyan bireylerin ortama virüs yayması engellenmiş olacak. Toplumu virüs bulaş riskinden korumak içi en değerli önlem bu.
Maskenin yanında bireylerin dezenfektan kullanması da, olası virüs teması halinde ellerin temiz kalması ve virüsün yüze kadar ulaşmaması için önemli. Elbette bu sayede bireyler bir yerden dokunarak aldığı virüsü, başka bir yere taşımayacağı için, virüsün etrafa yayılmasına da aracılık etmemiş olacaklar. Dolayısıyla, el dezenfektanı da hem bireyleri, hem de toplumu korumak için önemli bir silah. Salgının başında ülkemizde hem maskenin ücretsiz dağıtılması hem de eczacıların dezenfektan üretmesine izin verilerek dezenfektan krizi yaşanmasının önüne geçilmesi, virüsün Türkiye’de kontrolsüzce yayılmasını önlemede etkili olduğunu kabul etmek gerekiyor. Yaz aylarında da bu tedbirlere devam ederek, sağlıklı bir yaz geçirmemiz mümkün olabilecek.
Yaz aylarında, en sık karşılaşacağımız sağlık araçlarından biri ise ateş ölçer olacak. Sosyal mekanlara, AVM’lere, restoranlara, mağazalara, havalimanlarına girişlerde ateş ölçme uygulamalarıyla sık karşılaşacağız. Ayrıca bireysel olarak da evimizde, kendi durumumuzu ölçmek için bir ateş ölçer edinmenin faydalı olabileceğiniz hatırlamamız gerekiyor. Çünkü Covid-19’un bulaşması halinde hastalığın sorunlu bir forma dönüşeceğinin ilk ve en önemli işareti olarak, yüksek ateş kabul ediliyor.
Bu bilgileri aklımızda tutarak, salgına karşı bilinç ve dikkat kazanmış şekilde, yaz aylarını daha sağlıklı ve özgür geçirmemiz mümkün olacak gibi görünüyor.