Google Ventures icra kurulu başkanı Bill Maris’e göre genetik verinizin mahremiyeti hakkında endişeleriniz varsa insan ömrünün kayda değer bir şekilde artırılmasına yönelik yapılan teknolojik çalışmaların önünü tıkıyorsunuz demek. Maris, Calico’nun kurucusu. Calico ise 2013 yılında Google tarafından kurulan, yaşlanmaya karşı savaş açan, bir biyoteknoloji şirketi.
Bloomberg’in haberine göre, Wall Street Journal’ın Kaliforniya’da düzenlediği teknoloji konferansında konuşan Maris “Eğer her birimiz genetik bilgilerimizi saklı tutarsak, bu hepimizin öleceği anlamına gelir” dedi.
Gittiğimiz her yere DNA’mızı da götürürüz, diyor Maris. Bu konuda haklı da çünkü ister yere düşen bir saç teliniz olsun isterse içtiğiniz kahve fincanında istemeden bıraktığınız tükmük kalıntısı olsun, DNA taşıyan hücreler gittiğiniz her yerde izinizi bırakmakta. Bu bilgiyi ele geçirmek isteyen herhangi bir insan bunu kolayca başarabilir. “Neden endişe duyuyorsunuz?” diyor Maris konuya şüpheyle yaklaşanlara.
Ancak şunu eklemekte fayda var: Maris’in örneğini verdiği üzere DNA örneklerinizi sokaktaki eşyalardan elde etmek o kadar da kolay bir iş değil. DNA’dan elde edilen deliller, mesela, düşünüldüğü kadar güvenilir değil.
Aynı zamanda insanların DNA’larının detaylarını paylaşmak konusundaki tedbirli tutumları da mantık çerçevesinde. İnsanlar vücutlarının ve beyinlerinin sırlarının olduğu verilerin en yüksek teklifi veren kişiye/kuruma satılacağı konusunda endişe duyuyorlar ve anlamadıkları bu bilgilerin büyük şirketler tarafından kendi aleyhlerinde kullanılabileceğinden şüpheleniyorlar. Örnek vermek gerekirse, insanların gelecekte yakalanabilecekleri hastalıklar, sigorta şirketleri tarafından kapsama altına alınmayabilir.
Maris daha gevşek bir genetik mahremiyet için çağrı yapan tek kişi değil. Biyoteknoloji şirketleri ve devlet araştırma kurumları, hangi mutasyonların hastalıklara yol açtığı veya onları defettiğini anlamak için, ellerinde olandan çok daha fazla DNA örneğine ihtiyaç duyuyorlar. Maris, Google Ventures’ta devam eden tarzda bir araştırmanın insan ömrünü 500 yıla kadar çıkarabileceğini iddia etmişti. Dün bu açıklama konusunda sorulan bir soruya 500 yılın “ölçülü” bir tahmin olduğu yanıtını verdi. Yani çok daha fazla bir süren bir yaşamdan bahsetmiş oldu.
“Gerçekte olan, şu anda teknolojinin insan yaşamını uzatmak ve insanların yaşamlarını daha mutlu ve sağlıklı geçirmelerini sağlamak için var olduğudur” diyor Maris. Aynı zamanda genetik yeniliklere yönelik yapılacak harcamaların uçan araba yapmak için yapılan harcamalardan çok daha fazla olması gerektiğini savunuyor Maris ve yaşamı uzatacak herhangi bir buluşun tüm dünyayla paylaşılması gerektiğini ekliyor. Bunu “sağlığın dağıtımı” olarak adlandırıyor. Araştırma perspektifiyle yaklaşacak olursak, söylediklerinde yanlış bir yan yok. Dünyanın farklı yerlerinden ve farklı topluluklardan toplanacak olan DNA örnekleri, çığır açıcı tıbbî yeniliklerin günümüze çok yakın olmasını sağlayacaktır.