Biz insanlar zorba ve yıkıcı bir çeteyiz. Gündelik yaşantımız, gezegenin uğuldamasına yol açıyor. Hem de kelimenin tam anlamıyla; araç sürmek ve yolculuk yapmak, kazı ve inşaat yapmak, sanayi ve hatta spor etkinlikleri, yüksek frekanslı sismik gürültüden oluşan daimi bir arkaplan uğultusuna katkıda bulunuyor.
Şimdiyse COVID-19 salgını sebebiyle küresel çapta uygulanan yasaklar sayesinde dünya, kayıtlı tarihteki bu antropojenik sismik gürültüde duyulan en çarpıcı azalmayı yaşıyor.
İngiltere’deki Imperial College London üniversitesinde sismolog olan Stephen Hicks, şöyle söylüyor: “Sismometrelerden oluşan geniş gözlem ağları kullanarak Dünya’yı izlemeye başladığımızdan beri ilk kez yaşanan bu sessiz dönem; insanların sebep olduğu sismik gürültüde duyulan en uzun ve en büyük azalma olabilir”
“Bizim çalışmamız, insan faaliyetlerinin yeryüzünü tam olarak ne kadar etkilediğini eşsiz biçimde vurguluyor ve insan gürültüsü ile doğal gürültünün farkını hiç olmadığı kadar net şekilde görmemizi sağlıyor.”
Dünya’nın gurultularını sürekli izliyoruz. Dünya çapındaki yüzlerce sismik takip istasyonu, deprem ile volkanik faaliyetleri tahmin edip anlamamıza yardımcı olmanın yanısıra; okyanustaki yükselmeleri ve hatta atmosferik basıncı kaydetmemizi de sağlıyor.
Bu sinyallerin, nispeten azalma göstermeyen insan faaliyetlerinin gürültüsünden ayıklanması gerekiyor. İnsanların gürültüsü, belirli zamanlarda fark edilir ölçüde azalıyor; hafta sonları ve geceler genelde biraz daha sessiz oluyor. Yılbaşları da öyle. Fakat gürültü asla durmuyor.
İnsan gürültüsü tamamen durmuş da değil; fakat söz mütemadiyen aylar süren bu azalma, daha önce hiç görülmemiş kadar büyük olmuş.
Michelle Starr/ScienceAlert. Ç: O.
