Lübnan’ın başkenti Beyrut, Salı günü yerel zamanla akşam saatlerinde en az 78 kişinin ölümüne yol açan ve yüzlerce kişiyi daha yaralayan bir patlamayla sarsıldı.
Ülkenin başbakanı Hasan Diab, patlamanın şehirdeki kargo limanı yakınında depolanan yaklaşık 2.700 ton amonyum nitrattan kaynaklandığını söylüyor. Kaydedilen video görüntülerinin, patlama öncesinde yakınlardaki bir yangını gösterdiği görülüyor.
From a friend in #beirut pic.twitter.com/XAKSmUOau5
— Alia Malek عليا مالك (@AliaMalek) August 4, 2020
Amonyum nitratın kimyasal formülü NH₄NO₃. Ufak ve gözenekli topaklar şeklinde üretilen bu madde, dünyada en çok kullanılan gübrelerden biri.
Bu madde ayrıca, madencilikte kullanılan pek çok tip patlayıcının da temel bileşeni. Madencilikte benzinle karıştırılıp, patlayıcı bir mühimmat ile infilak ettiriliyor.
Endüstriyel bir amonyum nitrat faciasının meydana gelmesi için birçok şeyin ters gitmesi gerekiyor. Trajik şekilde, Beyrut’ta da böyle bir durum gerçekleşmiş gibi görünüyor.
Patlamaya ne sebep olmuş olabilir?
Amonyum nitrat kendi başına yanmıyor.
Bunun yerine, diğer malzemelerin tutuşmasını (yanmasını) hızlandırabilen bir oksijen kaynağı görevi görüyor.
Tutuşmanın meydana gelmesi için oksijenin mevcut olması gerekiyor. Amonyum nitrat topakları, etrafımızdaki havaya göre çok daha yoğun bir oksijen sağlıyor. Petrol ve diğer yakıtlarla karıştırıldığı maden patlayıcılarında da bu yüzden etkili.
Fakat amonyum nitrat yeterli sıcaklıklara ulaştığında, kendi kendine şiddetli biçimde ayrışabiliyor. Bu süreçte, nitrojen oksit ve su buharının da içerisinde bulunduğu gazlar açığa çıkıyor. Gazların böyle hızlı şekilde çıkması, patlamaya neden oluyor.
Amoyum nitratın depolandığı yerde bir patlama meydana gelirse ya da yakınlarda büyük bir yangın varsa, bozunma tetiklenebilir. İkinci durum, 2015 yılında Çin’in Tianjin şehrinde yaşanmıştı. Ülkenin doğusunda yer alan bir kimya fabrikasında, yanabilen kimyasallar ile amonyum nitratın bir arada tutulması sebebiyle patlama gerçekleşmiş ve 173 kişi yaşamını yitirmişti.
Beyrut’taki patlamanın sebebi kesin olarak bilinmese de; olayın video görüntüleri, patlamanın bir yangından kaynaklanmış olabileceğini gösteriyor. Yangın, patlama meydana gelmeden önce şehrin liman bölgesinin bir kısmında görülebiliyor.
Bir yangının, amonyum nitrat patlamasını tetiklemesi nispeten zor. Yangının sürekli devam etmesi ve amonyum nitrat topaklarıyla aynı alan içerisinde hapsolması gerekiyor.
Ayrıca, topakların kendileri de alev için yakıt niteliği taşımıyor; bu yüzden, tutuşabilen diğer bazı malzemelerin bulaşmış olması veya onlar ile birlikte paketlenmiş olması gerekiyor.
Şehir sakinlerinin sağlığı tehdit altında
Beyrut’ta 2.700 ton amonyum nitratın, uygun güvenlik kontrolleri olmadan altı yıl boyunca bir depoda saklandığı bildirilmiş.
Bu durum, olağan bir endüstriyel yangınla sonuçlanıp böylesi yıkıcı bir patlamaya sebep olan trajik koşullara kesinlikle katkı sağlamıştır.
Bir amonyum nitrat patlaması, devasa miktarlarda nitrojen oksit oluşturur. Nitrojen dioksit ise (NO₂) kırmızı renkli ve kötü kokulu bir gaz. Beyrut’ta çekilen görüntüler, patlamadan çıkan gaz bulutunda belirgin bir kırmızımsı renk olduğunu gösteriyor.
Nitrojen oksit, şehirdeki kirli havada yaygın şekilde bulunuyor ve solunum sistemini tahriş edebiliyor. Bu kirleticilerin yüksek seviyelerde olması, solunum sorunları yaşayan insanlar için özellikle endişe verici.
Beyrut’taki duman bulutları doğal şekilde dağılana kadar (yerel hava durumuna bağlı olarak birkaç gün sürebilir), şehirde yaşayanlar için sağlık tehdidi oluşturacak.
Önemli bir hatırlatma
Bazı ülkelerde, çoğunlukla madencilikte kullanılmak üzere büyük miktarlarda amonyum nitrat üretilip ithal ediliyor. Bu madde, amonyak gazının; yine amonyaktan yapılan sıvı nitrik asit ile birleştirilmesiyle elde ediliyor.
Amonyum nitrat, tehlikeli ürün biçiminde sınıflandırılıyor ve tüm kullanım alanları sıkı denetime tabi. Bazı ülkeler, büyük bir kaza meydana gelmeden onlarca yıldır amonyum nitrat üretiyor, depoluyor ve kullanıyor.
Beyrut’taki patlama, bu yasal düzenmelerin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Yazar: Gabriel da Silva, Melbourne Üniversitesi, Kıdemli Kimya Mühendisliği Okutmanı/The Conversation. Çeviren: Ozan Zaloğlu.