Akıllı telefon kullanan herkes kaçınılmaz olarak, başkalarının erişebileceği yığınlarca dijital veri üretiyor. Bu veriler, kullanıcının kişiliğine dair ipuçları sağlıyor. Ludwig-Maximilians Üniversitesi’nde (LMU) çalışan psikologlar, bu ipuçlarının açığa çıkardığı şeyleri araştırıyor.
Dünya çapındaki çoğu insana göre akıllı telefonlar, gündelik yaşamın ayrılmaz ve zorunlu bir parçası haline geldi. Bu cihazların aralıksız şekilde topladığı dijital veri, gerçek bir altın madeni niteliğinde; bunlardan reklam amaçlı faydalanan en büyük beş Amerikalı bilişim şirketinin dışındaki şirketler için de durum böyle. Bu şirketler, başka durumlara da kayda değer bir ilgi duyuyor. Örneğin hesaplamalı sosyal bilimciler, kişilik özellikleri ve sosyal davranış hakkında daha fazla şey öğrenmek için akıllı telefon verilerinden faydalanıyorlar. PNAS bülteninde çıkan bir çalışmada, LMU’da psikolog olan Markus Bühner’in önderliğindeki bir araştırma takımı, akıllı telefonların pasif şekilde topladığı geleneksel verilerin (kullanım süresi ve sıklığı gibi) kullanıcıların kişiliklerine dair fikirler sağlayıp sağlamadığını belirlemeye koyulmuş. Buldukları cevap ise kesinmiş. Markus Bühner ile çalışmış Clemens Stachl, şöyle söylüyor: “Evet… Bu verilerin otomatik analizi, kullanıcıların kişilikleri hakkında çıkarımlar yapmamıza olarak sağlıyor; en azından önemli kişilik ölçütlerinin çoğunda.”
Kullanım verilerini yapay zeka yardımıyla otomatik şekilde çözümleyen araştırmacılar, beş büyük kişilik özelliğinin çoğunu başarılı şekilde elde etmiş.
Ludwig-Maximilians Üniversitesi. Ç: O.
