Şehir sakinlerinin radyasyon zehirlenmesinden endişelenmesi gerekmese de, havada başka zehirli maddeler olabilir.
Geçen hafta Lübnan’ın Beyrut şehrini sarsan güçlü patlama, şimdiye kadar 150’den fazla insanın ölümüne ve binlercesinin de yaralanmasına yol açarak, ülkenin başkentinde çok sayıda binayı yok etti. Fakat patlamanın videoya kaydedilen bir görüntüsü, bazılarının kafasını karıştırdı: Patlamada, nükleer patlamalardan sonra görülenlere benzeyen devasa bir mantar bulutu oluştu. Videoyu internetten izleyen bazı kişiler ise patlamanın, atomik bir silahın sonucu olup olmadığını sorguladı.
Patlayıcı uzmanları, gökyüzüne yükselen bu alev topunun muhtemelen limandaki bir depoda tutulan 2.750 tonluk amonyum nitrat stoğundan kaynaklandığını söylüyor. Amonyum nitrat, gübrelerde kullanılan ve yüksek oranda tepkisel olan bir kimyasal. Bileşenin barındırdığı yoğun nitrojen, bitkileri büyümeye teşvik ediyor. Madde aynı zamanda, ANFO (amonyum nitrat/akaryakıt) adı verilen ve maden endüstrisinde büyük kaya yığınlarını parçalamak üzere patlatma etkeni şeklinde kullanılan bir bileşenin de önemli bir parçası.
Lübnanlı yetkililer bu amonyum nitratın, Rhosus adını taşıyan Rus bandıralı bir kargo gemisine 2013 yılında el koyulmasının ardından depoya getirildiğini söylüyor.
Patlama, silahın boyutuna bağlı olarak en az 4 kilometre çapında bir yeri kavurabilen nükleer bir patlama kadar büyük olmasa da; yakınlarda demirleyen bir yolcu gemisini batırmış, birkaç kilometre ötedeki apartmanların pencerelerini kırmış ve ABD Jeolojik Araştırma Kurumu’nun (USGS) izlediği sismograflarda görülmüş durumda. USGS, patlamanın çıkardığı enerjinin 3.3 büyüklüğündeki bir depreme eşit olduğunu söylüyor.
Müfettişler şimdi, patlamanın geçtiğimiz yedi yıl içinde değil de şimdi meydana gelmesine neyin sebep olmuş olabileceğini çözmeye çalışıyor. Amonyum nitrat, normal koşullar altında tutuşmuyor. Fakat yoğun ısıya maruz kalır ve belli tipte yakıtlarla karışırsa, sonuçlar felaketvari olabilir. İlk raporlar, limanda depolanan havai fişeklerin bir şekilde patlayarak, daha büyük bir infilaka yol açtığını öne sürüyor.
1947 yılındaki Teksas felaketi ile 1995 yılındaki Oklahoma bombalaması gibi kazara gerçekleşen ve terör eylemi olan tarihteki en büyük patlamalar da amonyum nitrat barındırıyor. Bu madde, dünya çapında halen yaygın şekilde kullanılıyor.
Patlamanın gerçekleştiği tarih, 2. Dünya Savaşı’nın sonunda, 1945 yılında Japonya’daki Hiroşima (5 Ağustos) ve Nagasaki (9 Ağustos) şehirlerini yok eden atomik patlamaların 75’inci yıldönümüne de esrarengiz biçimde yakın. Beyrut patlaması, böyle bir mantar bulutu oluşturacak kadar kuvvetli olsa da; nükleer bir tepkimeyi gösteren bazı niteliklerden yoksun.
Tipik bir nükleer tepkime, silahın radyoaktif bileşenlerinin (bunlar genelde uranyum veya plütonyum olur) ısısıyla meydana gelen beyaz renkli yakıcı bir parlamayla başlıyor. Açığa çıkan bu enerji o kadar büyük ve doğrudan ki, binaları ve ağaçları yerle bir edebilen güçlü bir şok dalgası oluşturuyor. Nükleer silahlar ayrıca, hızlı radyasyon yayılımının takip ettiği bir ısı atımı da meydana getiriyor. MIT’de politik bilim yardımcı profesörü ve Güvenlik Çalışmaları Programı üyesi olan Vipin Narang, “Beyrut’takine benzer bir şeyi hiç görmedik” diyor.
Beyrut’ta ortaya çıkan alev topunun canlı kırmızı rengi, onu bir atom bombasının ardıl etkilerinden de ayırıyor. Narang, bunun NO2 bileşiklerine özgü olduğunu ve amonyum nitrat patlamalarının yan ürünü olduğunu söylüyor. Amerikan Akciğer Birliği’ne göre bu gaz havaya yayıldığında, solunum sorunlarına yol açabiliyor. Gazın solunmasıyla hava yollarının iltihaplanması, öksürük ve hırıltı ihtimali artıyor ve akciğer görevini tam yerine getiremiyor. Havada yüksek seviyelerde amonyak bulunması körlüğe, akciğerde hasara ve hatta ölüme yol açabilir. Beyrut’ta, patlamanın ardından havanın solunmasıyla şimdiye kadar sağlık açısından geniş boyutlu bir olumsuz etki bildirilmemiş.
Patlamanın olağandışı boyutu ve bunun sonucunda havaya yükselen mantar bulutu, Twitter’da bir tepkiye sebep oldu. Amerikalı spor muhabiri Chris Palmer, daha sonra sildiği bir tweetinde “Bu bir mantar bulutu. Atomik bir bulut” yazmıştı. Nükleer uzmanlar, daha sonra Palmer’i çabuk değerlendirme yaptığı için alenen azarlamış; fakat tweet binlerce paylaşım ve beğeni toplamıştı.
Bir nükleer silah uzmanı, Beyrut’taki alev topunun birkaç yüz TNT’ye eşdeğer olduğunu tahmin ediyor.
Monterey’daki Middlebury Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü’nde profesör olan Jeffrey Lewis, “Bütün büyük patlamalarda mantar bulutu oluşur” diyor. “Alev topu soğuyor, genişliyor ve atmosfer ile etkileşime giriyor. Soğuduğu zaman, mantar şeklinde bir bulut oluşumu meydana geliyor.” Lewis, Beyrut’taki patlamanın birkaç yüz ton TNT’ye eşdeğer olduğunu tahmin ediyor.
Diğer güvenlik uzmanları da bu atomik soru işaretinin maskesini düşürüyor. ABD Enerji Bakanlığı’nın Los Alamos Ulusal Laboratuvarı’nda 35 yıl çalıştıktan sonra emekliye ayrılan kimyager Cheryl Rofer şöyle aktarıyor: “Daha ilk videodan, bunun amonyum nitrat olması gerektiğini biliyordum. Nükleer patlamalar çok daha büyük olur.”
Mantar bulutları, yanardağlar veya süpernovalar patladığı zaman da doğal şekilde oluşuyor. Her iki durumda da genişleyen gaz hız kazanarak, daha yoğun bir gaz alanına toplanıyor ve bir mantar bulutunu andıran çalkantılı madde girdabına sebep oluyor. Mantar bulutu terimi, çok sayıda tarihi patlama olayıyla birlikte nükleer dönemin öncesine uzanıyor. Bunlar arasında, Alman Heligoland adasının 2. Dünya Savaşı’nda bombalanması da var. O zamanlarda gözlemciler, mantar biçiminde bir bulut gördüklerini belirtmişler.
Beyrut’taki kırmızı pus nihayet ortadan kalkarken, yetkililer hâlâ patlamanın kesin sebeplerine kafa yoruyor. Fakat suçu ister insan hatasına yüklemeye, ister politik soğukluğa veya başka bir şeye karar versinler; radyasyon, bu tartışmadan geri dönmemek üzere elenebilir.
Yazar: Erik Olsen/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.