İngiltere’nin Biobank biyolojik veri tabanında yapılan sistematik bir çözümleme, çeşitli alışkanlık ve davranışların depresyonu şiddetlendirebileceğini ortaya çıkarmış.
Yeni çalışmanın yazarları, ruh halini iyileştirdiği bilinen fiziksel faaliyete benzer şekilde; düzenli sosyalleşme gibi depresyon tehlikelerini azaltmaya yardımcı olabilecek muhtemel hedeflerin altını çiziyor.
Harvard Tıp Fakültesi’nde çalışan psikiyatr Jordan Smoller şöyle söylüyor: “Bu etmenler arasında büyük farkla en belirgin olanı, diğer insanlara güven duymak. Bir de, aile ve arkadaşları ziyaret etmek. Tüm bunlar, sosyal bağlantının ve sosyal bağlılığın büyük önem taşıyan koruyucu etkisini vurguluyor”
“Bu etmenler, sosyal mesafe uyguladığımız ve aile ile arkadaşlardan ayrı kaldığımız bu zamanlarda hiç olmadığı kadar önem taşıyor.”
Dünya çapındaki pek çok insan, acımasız COVID-19 salgını yüzünden hâlâ tecrit altında yaşarken; sosyal ziyaretler gerçekleştirmek ve aile ile vakit geçirmek (doğal olarak) artık daha zor. Fakat bu yeni bulgular, televizyonun karşısına geçip insanlardan saklanmanın, halihazırda bozuk olan morali daha da bozabileceğini ve sadece bir arkadaşı arama zahmetine girmenin bile bir fayda sağlayabileceğini hatırlatıyor.
Hangi etmenlerin depresyonla ilişkili olduğunu, hangi etmenlerin depresyona yol açtığını ve depresyonun hangi etmenlere sebep olduğunu birbirinden ayırmak zor. Fakat araştırmacılar; geniş topluluklar, istatistiksel araçlar ve rastgelleme yapıları kullanarak, bunların muhtemel sonuçları hakkında daha iyi fikirler elde etmeye başlıyorlar.
Carly Cassella/ScienceAlert. Ç: O.