Gezegenimizin su rezervi, korumamız gereken ve inanılmaz ölçüde değerli olan bir kaynak. Fakat endişe veren yeni rakamlar, bu kaynağın yüzde 30-50 arasındaki bir kısmının çalındığını gösteriyor; yani suya para ödenmiyor veya su hesaplanmıyor.
Bu hırsızlık, genelde tarımsal amaçlarla, insanlar ve şirketlerin suyu yasa dışı yollardan elde etmesiyle gerçekleşiyor. Bu durum, parayla alınması gereken arıtılmış suyun bedava elde edildiği veya suyun çevresel ilkelere aykırı şekilde sağlandığı anlamına geliyor olabilir.
Bu sorun yeni bir şey olmasa da, çoğumuz nasıl gerçekleştiğini bilmiyoruz. Raporda, yeterince araştırılmamış olan bu konu inceleniyor ve bu sistemik sorunun düzeltilmesi için bazı fikirler öneriliyor.
Peki nasıl bir karar varılıyor? Asıl hırsızlığı bireyler ve şirketler yapsa da; yeni yayımlanan bu çalışmada, hepimizin bel bağladığı değerli su kaynaklarını korumak üzere doğru biçimde düzenlenmemiş siyasi, yasal ve kurumsal çerçevelere işaret ediliyor.
Araştırmacılar, su hırsızlığının temel sebeplerinin doğru biçimde ele alınmadığını, suyun değerinin bilinmediğini ve yasa dışı faaliyetlerinin uygun şekilde cezalandırılmadığını söylüyorlar. Tüm bunlar, her yıl devasa miktarda suyun hırsızlık yoluyla kaybedildiği anlamına geliyor.
Araştırmacılar makalede şöyle yazıyor: “Süregelen su kesintileri, tüm kıtalarda meydana geliyor. İklim değişikliği, bu duruma giderek daha çok katkıda bulunuyor”
“Hırsızlığın bireysel ölçekteki muhtemel unsurlarını ele alarak, suyu kullanan herkes için geri döndürülemez zararların oluşmasını önleyebiliriz.”
David Nield/ScienceAlert. Ç: O.