Göteborg Üniversitesi’nde çalışan araştırmacılar; Molecular Psychiatry, Brain ve JAMA Neurology bültenlerinde yayımlanan üç yeni makaleyle birlikte Alzheimer için geliştirilen kurum içi kan tahliliyle hastalığın erkenden tespit edilebileceğine ve gidişatının takip edilebileceğine yönelik güçlü kanıtlar sağlıyorlar. Bu gelişme, klinik uygulama ve tedavi deneylerinde muhtemel kullanım olasılığına kapı aralıyor.
Çalışmanın yazarlarından biri olan yardımcı profesör Michael Schöll, şöyle aktarıyor: “Bu araştırma alanı, son yıllarda meydana gelen teknolojik gelişimler ve yeni ufuklar açan bilimsel ilerlemeler sayesinde, şimdilerde son derece dinamik. Hayalimizdeki senaryo, Alzheimer hastalığının kan tahliliyle erkenden tespit edilip taranabilmesi. Bu hayale doğru sorunsuz şekilde ilerliyoruz. Böylelikle, dünya çapında daha fazla insan testlere ve gelecekteki tedavilere ulaşma fırsatı bulacak.”
Onlarca yıl süren araştırmalardan sonra, Alzheimer hastalığıyla ilişkili hafıza sorunlarının, beyinde meydana gelen dejeneratif süreçlerin yansıması olduğunu ve bunların, buzdağının sadece görünen kısmını teşkil ettiğini artık biliyoruz. Bu süreçler yıllar; hatta onlarca yıl boyunca sessizce gelişiyor.
Söz konusu süreçler, beyindeki amiloid ve tau proteinlerinin anormal şekilde birikmesiyle meydana geliyor. Bu birikimler ise Alzheimer hastalığının belirleyici patolojik özelliklerini oluşturuyor. Söz konusu protein birikimlerinin tespiti, yakın zaman öncesine kadar yalnızca hasta cesetlerinde otopsi yapılmasıyla mümkündü.
Göteborg Üniversitesi. Ç: O.
