Minnesota Üniversitesi’nde çalışan astrofizikçilerin yürüttüğü yeni bir çalışma, ufak galaksilerden gelen yüksek enerjili ışığın, evrenin ilk zamanlarındaki evrimi sırasında kilit bir rol oynamış olabileceğini gösteriyor. The Astrophyscial Journal bülteninde yayımlanan araştırma, gökbilimcilerin yıllardır çözmeye çalıştığı bir problem olan evrenin nasıl yeniden iyonlaştığına yönelik fikirler sunuyor.
Evren, Büyük Patlama’nın ardından milyarlarca yıl önce oluştuğunda iyonlaşmış bir durumdaymış. Yani elektronlar ve protonlar, uzay boyunca serbest şekilde geziyormuş. Evren genişleyip soğumaya başladıkça, protonlar ve elektronlar tıpkı su buharının yoğunlaşarak buluta dönüşmesinde olduğu birleşip atomlara dönüştüğünde nötral bir duruma geçmiş.
Fakat bilim insanları, günümüzde evrenin yeniden iyonlaşmış bir hale döndüğünü gözlemlemişler. Gökbilimdeki en büyük uğraşlardan biri de, bu durumun nasıl meydana geldiğinin çözülmesi. Gökbilimciler, yeniden iyonlaşma için gereken enerjinin galaksilerin kendisinden gelmiş olabileceğini düşünmüş. Fakat yeterince yüksek enerji barındıran ışığın bir galaksiden kaçması, galaksi içerisindeki hidrojen bulutlarının ışığı emmesi sebebiyle inanılmaz derecede zor; tıpkı Dünya atmosferindeki bulutların, kapalı bir günde güneş ışığını emmesi gibi.
Minnesota Üniversitesi Fen ve Mühendislik Fakültesi Minnesota Astrofizik Enstitüsü’nde çalışan araştırmacılar, artık bu sorunun cevabını bulmuş olabilirler. Gemini teleskobundan alınan verileri kullanan araştırmacılar, “tarumar olmuş” haldeki ilk galaksiyi gözlemlemişler: Yani galaksideki hidrojen bulutları ortadan kalkmış ve bu sayede yüksek enerjili ışık dışarı çıkmış. Bilim insanları bu dağılmanın, kısa bir zaman döneminde patlayan pek çok süpernova ya da ölen yıldız sebebiyle gerçekleştiğinden şüpheleniyor.
Minnesota Üniversitesi. Ç: O.