Barselona Küresel Sağlık Enstitüsü’nün öncülüğünde yürütülen yeni bir çalışmaya göre PfAP2-HS adlı bir gen, sıtma parazitinin kendini konaktaki ateş gibi olumsuz koşullara karşı savunmasını sağlıyor. Nature Microbiology bülteninde yayımlanan çalışma, sıtmanın içinde bulunduğu ortamdaki değişimlere cevaben nasıl tepki verdiğine yönelik uzun süredir devam eden bir soruyu çözüme kavuşturuyor.
İnsanlarda en şiddetli sıtma biçimlerinden birine sebep olan Plasmodium falciparum enfeksiyonu, kendini dönemsel ateşlerle belli ediyor (bu enfeksiyonda eşeysiz bir üreme döngüsü tamamlandığı zaman, parazitler kan dolaşımına yayılıyor). Bu durumun sebebiyse ateşin, vücudumuzun patojenlere karşı cevabında önemli bir unsur olması çünkü ateş, hücresel proteinlerin istikrarını etkiliyor ve parazit yükünün azaltılmasına yardımcı oluyor. Buna karşılık olarak çoğu organizma, yükselen sıcaklıklara yönelik bir savunma mekanizması taşıyor: Koruma şeklinde davranan ısı şoku proteinleri (HSP) ifade ediyorlar.
Barselona Küresel Sağlık Enstitüsü’nde araştırmacı ve çalışmanın koordinatörü olan Alfred Cortes, “Mayalardan memelilere kadar çoğu ökaryotik canlıda bu proteinlerin ifadesi, HSF1 adı verilen ve yüksek oranda muhafaza edilen bir kayıt etmenine bağlı” diyor. “Fakat kendileri de ökaryot olan sıtma parazitlerinde bu HSF1 geni bulunmuyor ancak ateş sıcaklıklarında hayatta kalabildiklerini biliyoruz.”
Araştırmacılar, P. falciparum‘da yer alan PfAP2-HS geninin konaktaki yüksek ateş gibi olumsuz koşullara karşı koruma sağladığını ve ayrıca protein dengesindeki değişimler sayesinde paraziti, sıtma ilacı artemisinine karşı dirençli hale getirdiğini keşfetmişler.
Barselona Küresel Sağlık Enstitüsü. Ç: O.