Yaşamın Birden Fazla Kökenine Yönelik Yeni Kuram

0
Fotoğraf: v2osk/Unsplash

Dünya’daki yaşamın kökeni, sık sık dört milyar yıllık bir meşale yarışına benzetiliyor. Zincirin başınca yanan bir alev, yaşamı baştan sona aynı şekilde aktarmaya devam ediyor. Peki yaşam, bağımsız kökenlerden evrimleşen yakınsak bir organ olan göz örneğiyle daha iyi anlaşılabilir mi? Yaşam sadece bir kez değil, birden fazla kez bağımsız şekilde evrimleştiyse?

Journal of Molecular Evolution bülteninde yayımlanan yeni makalede Santa Fe Enstitüsü’nde çalışan araştırmacılar Chris Kempes ve David Krakauer, yaşamın tüm biçimlerini anlamak için yeni ve kuramsal bir çerçeve geliştirmemiz gerektiğini iddia ediyor.

Kempes ve Krakauer, üç katmanlı çerçevelerinde araştırmacıları ilk olarak yaşamın mümkün olabileceği tüm madde alanını; ikinci olarak muhtemel yaşam evrenini sınırlandıran kısıtlamaları ve üçüncü olarak ise adaptasyona yön veren en iyileştirme süreçlerini düşünmeye çağırıyor. Yaşamın genel anlamda uyumsal bilgi şeklinde görüldüğü bu çerçevede, yaşamın merkezindeki süreçlerin yakalanması için hesaplama benzetmesi benimseniyor.

Yaşamı bu yeni çerçevede düşündüğümüzde, birkaç önemli olasılık ortaya çıkıyor. Birincisi, yaşamın birden fazla kez ortaya çıkması ve bu durumun, geleneksel tanımlamaların izin verdiğinden çok daha geniş bir biçim aralığını kapsaması. Krakauer, bazı bariz adaptasyonların aslında “sadece bir adaptasyon değil, yeni bir yaşam formu” olduğunu açıklıyor.

Kültür, hesaplama ve ormanlar, bu çerçevede birer yaşam biçimi. Kempes şöyle açıklıyor: “İnsan kültürü, zihin maddesi şeklinde yaşıyor; tek hücreli canlı maddesiyle yaşayan çok hücreli canlılar gibi.”

Araştırmacılar tekil canlıların yaşam özelliklerine odaklandıklarında, bu canlıların yaşamlarının ekosistemlerin tamamına ne derece bağlı olduğunu ve bir yaşam sisteminin az ya da çok canlı olabileceğini çoğunlukla görmezden geliyorlar. Kempes-Krakauer çerçevesinde ise bunun aksine başka bir sonuç ortaya çıkıyor: Yaşam, ikili bir olgudan ziyade bir süreklilik haline geliyor. Araştırmacılar bu noktada, son zamanlarda yapılan ve yaşamı nicel olarak bir tayf üzerine yerleştiren çeşitli çalışmalara işaret ediyor.

Yaşamın ilkelerine daha geniş bir açıdan bakan Kempes ve Krakauer, yaşamın incelenmesinde daha verimli kuramlar oluşturmayı umuyor. Yaşam formlarının bulunmasına yönelik daha berrak ilkeler ve yeni ilkelerden ortaya çıkan yeni bir muhtemel yaşam formu aralığıyla birlikte Krakauer, yaşamın ne olduğunu açıklığa kavuşturmanın yanısıra “yaşamı bulmayı sağlayan aygıtların yapılmasında”, yaşamın laboratuvarda üretilmesinde ve gördüğümüz yaşamın ne derece canlı olduğunun belirlenmesinde de daha donanımlı hale geleceğimizi söylüyor.

 

 

 

 

Kaynak: Santa Fe Enstitüsü. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz