Türlerin yok olması, yerli olmayan bitkilerin gelişi, iklim değişimi ve çevre kirliliği… Tüm bunlar, insan faaliyeti sebebiyle biyolojik toplulukların değişimlerine yön veren ana unsurlar. Söz konusu kalıplar üzerinde geniş çaplı araştırmalar yürütülse de, yapılan çoğu incelemede bu unsurların sadece birine ve genelde yerel bir bölgeye odaklanılıyor.
Hafta başında Nature Communications bülteninde yayımlanan bir çalışmada araştırmacılar, dünya çapında 200.000’i aşkın bitki türünün yer aldığı bir veri dizisi derlemiş ve yok olan türler ile yerli olmayan istilacı bitkilerin, insan faaliyetlerinin egemen olduğu mevcut jeolojik çağ Antroposen’deki bitki topluluklarını ne derece değiştirdiğini göstermişler.
Eskiden Harvard Üniversitesi Kuru Bitki Koleksiyonu ve Organizmik & Evrimsel Biyoloji Bölümünde doktora sonrası araştırma görevlisi olan baş yazar Barnabas H. Daru, “Hayvan topluluklarının küresel değişime nasıl yanıt verdiği konusunda çok şey biliniyor” diyor. “Fakat bitki topluluklarının küresel değişime nasıl yanıt verdiğini çok az biliyoruz.”
Daru, birkaç yıl önce Harvard Üniversitesi Organizmik & Evrimsel Biyoloji Bölümünde çalışan ve Kuru Bitki Koleksiyonu bölümünün Damarlı Bitkiler kısmından sorumlu olan kıdemli yazar Profesör Charles C. Davis’in laboratuvarıyla çalıştığı sırada Kuzey Amerika’daki canlı topluluklarını haritalayarak projeye başlamış. Proje ilerledikçe, Daru da projeyi Avustralya, Güney Afrika, Avrupa ve Çin’in canlı topluluklarını kapsayacak şekilde genişletmiş. Çalışmada, özellikle doğu ve batı yarımkürelerin yaklaşık 500 yıl önce birbirine bağlanmasını takiben bitki toplulukları ile doğal manzaraların nasıl değiştiği incelenmiş. Yapılan analizler, incelenen bölgeler boyunca yer alan türlerin ayırt edici niteliklerinde büyük ölçekli ve çarpıcı bir kayıp olduğunu ortaya çıkarmış. Bu durum, Daru’nun söz konusu değişimlere katkı sunan etmenlerin neler olduğunu merak etmesine yol açmış.
Daru, yerli olmayan türlerin yok oluşu ile yerlileştirilmesinin biyotik homojenleşmeye (yerli olmayan türlerin yerel şekilde yayılmasıyla, yerli türlerin kademeli şekilde yer değişmesi) sebep olduğunu ve bu durumun türler ile evrimsel farklılıklarda bir azalmaya yol açtığını belirtiyor. Biyotik homojenleşme, anahtar önem taşıyan ekosistem işlevlerinde de olumsuz sonuçlar doğurabiliyor. Bu etkileri değerlendirmek isteyen Daru, canlı topluluklarının haritasını çıkarmaktan söz konusu süreçlerin miktarını belirlemeye geçiş yapmış.
Yerli olmayan bitkilerin yok oluşu ve yerlileştirilmesi homojenleşmeye yön verebilse de; yapılan çalışmada yok oluş senaryosu ne olursa olsun, biyotik homojenleşmeye katkıda bulunan en kuvvetli unsurun insanların yerli olmayan bitkileri yerlileştirmesi olduğu görülmüş. Bu değişimler, yaklaşık 500 yıllık kısa bir evrimsel zaman aralığı boyunca insanların (bilerek veya bilmeyerek) canlıların tabiattaki yerini değiştirmesiyle gerçekleşmiş.
Kaynak: Harvard Üniversitesi Organizmik ve Evrimsel Biyoloji Bölümü. Çeviren: Ozan Zaloğlu.
İnsan el atmasın yeter ki bir konuya…