Şizofreni üzerinde şimdiye dek yapılan en büyük genetik çalışmada, psikiyatrik bozuklukta önemli roller oynayabilecek çok sayıda gen belirlenmiş.
45 ülkeden yüzlerce araştırmacının katıldığı çalışmada şizofreni sahibi 76.755 kişi ile şizofrenisi bulunmayan 243.649 kişinin DNA’sı analiz edilerek, bu sağlık durumunun altında yatan genler ve biyolojik süreçler daha iyi anlaşılmaya çalışılmış.
Cardiff Üniversitesinde çalışan bilim insanlarının öncülük ettiği Psikiyatrik Genomik Konsorsiyumu çalışmasında, insan vücudunun DNA planı olan genomun 287 farklı bölgesinde şizofreniyle alakalı hiç olmadığı kadar fazla genetik bağlantı bulunmuş.
Dahası bilim insanları, genetik şizofreni riskinin nöron adlı beyin hücrelerinde yoğunlaşan genlerde tespit edildiğini; diğer doku veya hücre tiplerinde tespit edilmediğini göstermişler. Bu durum, söz konusu hücrelerin biyolojik rolünün şizofrenide büyük önem taşıdığını akla getiriyor.
Araştırma takımı, yürütülen küresel çalışmanın şizofreninin genetik temeline şimdiye dek hiç olmadığı kadar ışık tuttuğunu söylüyor. Çalışma geçtiğimiz hafta Nature bülteninde yayımlandı.
Cardiff Üniversitesi Psikolojik Tıp ve Klinik Sinirbilim Bölümünde çalışan eş baş yazar Profesör Michael O’Donovan şöyle aktarıyor: “Önceki araştırmalarda, şizofreni ve pek çok isimsiz DNA dizilimi arasında bağlantılar gösterilmiş ancak söz bulguların belli genlerle ilişkilendirilmesi nadiren mümkün olmuş.”
“Mevcut çalışmada söz konusu ilişkilerin sayısını büyük ölçüde artırmakla kalmıyor, aynı zamanda bunların birçoğunu belirli genlerle de ilişkilendirebiliyoruz. Bu adım, bozukluğun sebeplerini anlamada ve yeni tedaviler belirlemede zor bir yolculuk olmuştu ve olmaya da devam ediyor.”
Şizofreni, ergenlik döneminin sonlarında veya yetişkinliğin başlarında başlayan ve Dünya Sağlık Örgütüne göre herhangi bir zamanda dünya genelinde yaklaşık 300 kişiden birini etkileyen ciddi bir psikiyatrik bozukluk.
Günümüze kadar yürütülen bu en büyük genom çapında ilişkilendirme çalışmasında araştırmacılar, şizofreniyle ilişkilendirilen genomik bölge sayısında “önemli bir artış” belirlemişler. Bu bölgelerde, daha sonra ileri yöntemler kullanarak bozukluğa katkı yapıyor olabilecek 120 gen tespit etmişler.
Kaynak: Cardiff Üniversitesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.