Kopenhag ve Aalborg Üniversitelerinde çalışan araştırmacılar, yeni çalışmalarında beyindeki ufak bir molekülün hipokretin seviyesini etkilediğini gösteriyorlar. Hipokretin, bizi gündüz uyanık ve gece yorgun hale getirmekten sorumlu bir molekül. Bu molekülün genetik bir varyantını taşıyanlar, gündüzleri kendilerini daha uykulu hissedebiliyor.
Kopenhag Üniversitesi Sinirbilim Bölümünde çalışan beyin bilimci Birgitte Kornum, geçenlerde dünyanın en büyük uyku konferanslarından birine katılmak üzere Roma’ya geldiğinde şaşkınlığa uğramış. Standlar, broşürler ve kampanyalar ile beraber her yerde ilaç şirketleri varmış.
Hepsi de gündüz uykulu olma sorununu tedavi etmek veya geceleyin beyni kapatmak istiyormuş. Çoğu da beyin hücrelerinde bulunan ve yakın zaman önce uyku araştırmalarında oldukça dikkat çeken hipokretin proteinine odaklanmış.
Bunun sebebi ise hipokretinin hem geceleyin uyuyamama hem de gündüz vaktinde uyanık kalamama sorunlarında rol oynadığından şüphelenilmesi. Uyumamaktan muzdarip insanların beyinlerinde çok fazla hipokretin olabilirken, uyanık kalmakta zorlananların beyinlerinde de çok az hipokretin olabilir. Araştırmacılar, hipokretinin depresyon, DEHB ve diğer zihinsel bozukluklarda da rol oynayabileceğinden kuşkulanıyor.
Beyindeki hipokretin sistemi hakkında bilinen çok şey var. Hatta son olarak 2018 yılında Kanada’da piyasaya sürülen yeni bir ilaç, hipokretinin etkisine karşı koyarak uyuyamama sorununa yardımcı oluyor. Fakat Birgitte Kornum’a göre esas sorun, hipokretinin hücrelerin içerisinde nasıl düzenlendiğiyle ilgili çok az bilinmesi.
Bu sebeple Yard. Prof. Birgitte Kornum ve meslektaşları, geçtiğimiz hafta PNAS bülteninde yayımlanan yeni bir çalışmayla konuya ışık tutmaya koyulmuş. Çalışma fare, zebra balığı ve insan hücrelerinde yapılan testleri bir araya getiriyor. Araştırmacılar, diğer bilim insanlarının yanısıra Kopenhag Üniversitesi Hücresel ve Moleküler Tıp Bölümündeki komşularıyla işbirliği yürütmüş.
Hipokretin seviyelerini etkileyen hücresel işleyişlerden birini birkaç yıl boyunca araştıran bilim insanları, yeni çalışmalarında microRNA-137 (miR-137) adı verilen ufak bir moleküle odaklanmış.
Yeni araştırmaya Aalborg Üniversitesinde çalışan Yard. Prof. Anja Holm ile birlikte öncülük eden Birgitte Kornum, şöyle aktarıyor: “MiR-137’nin, hipokretini düzenlemeye yardımcı olduğunu keşfettik. Normal şekilde uyumak için beyninizde doğru zamanda doğru miktarda hipokretin olması gerekiyor ve miR-137 de buna yardımcı oluyor. MiR-137 vücudun diğer bölümlerinde de bulunuyor ancak en çok beyinde görülüyor.”
MikroRNA, hipokretin seviyelerinin de içerisinde bulunduğu çeşitli hücresel süreçleri düzenliyor. Bu gibi süreçlerin düzenlenmesinde hedef olabileceklerinden, yapılan araştırmalarda mikroRNA’lara kayda değer bir ilgi gösteriliyor. MikroRNA, yeni çalışmayla birlikte ilk defa uykunun düzenlenmesiyle ilişkilendirilmiş.
Kaynak: Kopenhag Üniversitesi – Sağlık ve Tıbbi Bilimler Fakültesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.