300 Milyon Yıl Önceki İklim Değişimi, Oksijensiz Okyanus ve İkiye Katlanan Karbondioksit

0
Fotoğraf: Davis - Califorina Üniversitesi

Yayımlanan yeni bir çalışmada, günümüze çok benzeyen buzla örtülü bir dünyada hızlı bir iklim değişimi dönemi yaşandığı aktarılıyor; fakat bundan 304 milyon önce. Yaklaşık 300.000 yıl içinde atmosferdeki karbondioksit seviyeleri iki katına çıkarken, okyanuslar oksijensiz hale gelmiş. Kara ve denizdeki biyoçeşitlilik ise azalmış.

Davis – California Üniversitesi Dünya ve Gezegen Bilimleri Bölümünde çalışan Profesör Isabel Montanez, “Dünya tarihindeki en hızlı ısınma olaylarından biriymiş” diyor.

Dünya tarihinde birkaç tane daha ‘hipertermal’ veya hızlı ısınma olayı yaşandığı bilinse de, gezegenin günümüzle kıyaslanabilecek derecede buz örtüsü ve buzul barındırdığı bir ‘buzluk’ döneminde tanımlanan ilk olay bu. Bulgular, buzluk ikliminin atmosferdeki karbondioksit değişimlerine karşı (CO2 seviyelerinin daha yüksek olduğu daha sıcak koşullara kıyasla) daha hassas olabileceğini gösteriyor. Çalışma dün Proceedings of the National Academy of Sciences bülteninde yayımlandı.

Montanez’in laboratuvarı, 300 milyon yıl öncesinden 260 milyon yıl öncesine uzanan bir dönemi incelemiş. Dünya’nın iklimi, söz konusu zamanda buzullu bir buzluk döneminden sıcak ve buzsuz bir sera dönemine geçiş yapmış. 2007 yılında ise iklimin bu dönemde birkaç kez eski haline döndüğü gösterilmiş.

Montanez’in araştırma takımı ile diğer bilim insanları, daha da yakın bir zamanda 304 milyon yıl önceki bir geçişe; Kasimovyan-Gizelyan sınırına (KGB) odaklanmışlar. Kayalardan ve bitkilerden alınan karbon izotopları ve iz elementlerin de yer aldığı birden çok vekil veri kullanan araştırmacılar, o zamanlardaki atmosferik CO2 seviyelerini tahmin etmek üzere modelleme yapmışlar.

Bilim insanları, K-G sınırından hemen önce atmosfere 9.000 gigaton kadar karbon yayıldığını tahmin ediyor.

“Belli bir oranımız yok fakat Dünya tarihindeki en hızlı olaylardan biri buymuş” diyor Montanez. Bu durum, atmosferdeki CO2‘nin ikiye katlanarak milyon başına yaklaşık 350 parçadan (ppm) yaklaşık 700 parçaya çıkmasına sebep olmuş; yani endüstri öncesi döneme benzer seviyelere.

Küresel ısınmanın sonuçlarından biri de deniz anoksisi veya okyanustaki çözünmüş oksijen miktarının düşmesi olmuş. Eriyen buz örtüleri okyanus yüzeyine taze su göndererek derin su sirkülasyonuna engel oluşturmuş ve oksijen tedariğini kesmiş. Oksijen olmazsa denizdeki yaşam ölür.

Oksijen eksikliği, okyanusun dibinde oluşan kayalara eklenen uranyum izotoplarında iz bırakıyor. Günümüzde Çin’in bulunduğu bölgede yer alan karbonat kayalarındaki uranyum izotoplarının ölçülmesi, bu kayalar tabana yerleştiği zamanki oksijen (veya oksijensizlik) miktarı bakımından vekaleten veri sağlıyor.

Bilim insanları, dünya çapındaki deniz tabanlarının yaklaşık 23’ünün oksijensiz ölü bölgelere dönüştüğünü tahmin ediyor. Bu durum, o zamanlar kara ve denizdeki biyoçeşitlilikte büyük kayıplar olduğunu gösteren diğer çalışmalarla da uyuşuyor.

Karbon yayılımının okyanustaki oksijensizlikte meydana getirdiği etki, ‘sera’ durumları sırasındaki hızlı ısınma üzerine yürütülen diğer çalışmalarda görülen seviyelerden önemli derecede daha yüksek. Bunun sebebi, atmosferdeki temel CO2 seviyesinin halihazırda çok daha yüksek olması olabilir.

“CO2‘yi bir sera dünyasındaki kadar arttırırsanız çok etki olmaz” diyor Montanez. “Fakat buzlukların değişime ve deniz anoksisine karşı çok daha hassas oldukları görülüyor.”

Yaşanan bu devasa karbon yayılımı, karboniferli kömür yataklarını yarıp geçen volkanik patlamalarca tetiklenmiş olabilir. Patlamalar aynı zamanda yangınları da başlatmış olabilir ve oluşan bu ısınma, donmuş haldeki toprakları eriterek daha fazla organik karbon yayılmasına yol açmış olabilir.

 

 

 

 

Yazar: Andy Fell/Davis – California Üniversitesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz