Yürütülen yeni bir çalışmanın yazarları, hayvansal ürünlere alternatif bitkiye dayalı besin ürünlerinin, yerlerini alması için tasarlandıkları hayvansal ürünler ile karşılaştırıldığında çevre ve insan sağlığı bakımından daha iyi olduklarını söylüyor.
Future Foods bülteninde yayımlanan yeni bir makalede, bu besinlerin ‘hayvansal ürünlerin tadını, dokusunu ve genel yeme deneyimini taklit etmek üzere özel olarak formüle edildiklerinden’, et ve süt ürünlerine dönük talebi azaltmada insanları sadece vejetaryen tam besinler hazırlamaya teşvik etmekten çok daha etkili bir yöntem oldukları öne sürülüyor.
Bath Üniversitesinde çalışan psikologların yürüttüğü çalışmada, bitkiye dayalı et ve süt ürünleri alternatiflerinin ‘tüketici tercihleri ile davranışlarını hesaba katan daha sağlıklı ve çevresel yönden daha sürdürülebilir bir çözüm’ sunduğuna karar verilmiş.
İnceleme çalışmasında, bitki tabanlı besinlerin sağlığa ve çevreye yönelik etkilerinin yanısıra tüketici tutumlarına da yönelik 42 çalışma incelenmiş. Çalışmalardan birinde, bitki tabanlı et ve süt ürünleri yiyen tüketicilerin neredeyse %90’ının aslında et yiyen veya yarı vejetaryen kişiler oldukları bulunurken; bir diğer çalışmada ise işlenmiş ete benzer tat, doku ve fiyata sahip bitki tabanlı ürünlerin etin yerini alması en muhtemel ürünler olduğu keşfedilmiş.
Makale ayrıca bitki tabanlı bu ürünlerin, yerlerini aldıkları hayvansal ürünlere göre daha düşük sera gazı yayılımı meydana getirdiğini gösteriyor. Bir makalede, Almanya’daki sığır eti tüketiminin %5’inin bezelye proteiniyle değiştirilmesinin, CO2 yayılımlarını bir yılda sekiz milyon tona kadar azaltabileceği keşfedilmiş. Bir diğer çalışmada ise bitki tabanlı hamburger köfteleri, etli köftelere göre sera gazı yayılımlarının %98’e kadar azalmasıyla ilişkilendirilmiş.
Raporun yazarları, bitki tabanlı ürünlerin genelde hayvansal ürünlere göre çok daha az tarım arazisi ve daha az su gerektirdiğini, daha az kirliliğe yol açtığını öne sürüyor.
Bitki tabanlı ürünlerin ne kadar sağlıklı olduğuna odaklanılan çalışmalarda ise bu ürünlerin, hayvansal ürünlere göre genelde daha iyi besin profilleri taşıdığı bulunmuş. Bir makalede, geleneksel et ürünlerinin %40’ının, İngiltere Besin Profilleme Modeli’ne dayalı bitki tabanlı alternatiflerin yalnızca %14’üyle karşılaştırıldığında ‘daha sağlıksız’ olarak sınıflandırıldığı keşfedilmiş.
Diğer çalışmalarda ise bitki tabanlı et ve süt ürünlerinin kilo verme ve kas kütlesi oluşturma yönünden iyi oldukları ve belli sağlık durumları sergileyen insanlara yardımcı olmada kullanılabilecekleri keşfedilmiş. Gıda üreticileri, bitki tabanlı ürünlere yenebilir mantar, mikroalg ve spirulina yosunu gibi içerikler ekleyerek amino asitler, B ve E vitaminleri ile antioksidanlar gibi özellikleri zenginleştirebilir. İşleme ve içerikler konusunda gelecekte gerçekleştirilecek buluşlar, besinlerin daha da iyileştirilmesine yol açabilir.
Kaynak: Bath Üniversitesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.