Mars’ın kabul gören görüntüsü, gözümüzün gördüğü kadarıyla kızıl kaya ve kraterlerden meydana geliyor. Bilim insanları da Perseverance uzay aracını Jezero Krateri’ne indirdiklerinde bu kadarını beklemişti. Jezero Ktareti ise kısmen kraterin göl şeklindeki geçmişi ve Mars’ta sıvı su, hava ile manyetik bir alan olduğu zamanlar zengin bir nehir sisteminin parçasını teşkil etmesi sebebiyle seçilmişti.
Uzay aracının zemine ulaştığı zaman bulduğu şey ise çarpıcıymış: Bu kayaların birçoğunun beklendiği gibi (nehirlerle ıslanan ve gölün dibinde biriken) tortul kayaçlar yerine, volkanik kayalar olduğu keşfedilmiş. Bu kayalar özellikle, Hawai’nin pek çok kumsalına koyu yeşil tonlarını veren ve olivin mineralinin değerli taştan biraz daha uzak kirli bir hali olan büyük lal taşı parçalarından oluşuyormuş.
Purdue Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesinde çalışan Dünya, atmosfer ve gezegen bilimleri profesörü gezegen bilimci Roger Wiens ile Dünya, atmosfer ve gezegen bilimleri yardımcı profesörü Briony Horgan, dört gün önce Science ve Science Advances bültenlerinde yayımlanan bu keşif ve veri analizlerinin baş aktörleri.
Wiens, kaya örneklerinin analiz edilip tip ile kökenlerinin belirlenmesine yardımcı olan Perseverance’ın SuperCam cihazının tasarımına öncülük etmiş. Aracın iniş bölgesi olarak Jezero Krateri’nin seçilmesine yardımcı olan Horgan, şimdilerde Perseverance’daki Mastcam-Z kameralarını kullanarak yapılan keşifleri jeolojik bağlama yerleştiriyor.
“Gördüğümüz bu tabakalı volkanik kayaların, günümüzde Dünya’da gördüğümüz volkanik kayalardan farklı olduğunu tespit etmeye başladık” diyor Wiens. “Dünya’nın ilk zamanlarındaki volkanik kayalara çok benziyorlar.”
Aracın Mars’ta incelediği bu kayalar ve lav kalıntıları, neredeyse 4 milyar yaşında. Bu kadar eski kayalar Dünya’da da mevcut fakat Dünya’nın aktif tektonik levhaları yanısıra milyarlarca yıllık rüzgar, su ve yaşamın aşındırıcı etkileri sebebiyle inanılmaz derecede aşınıp harap olmuş durumdalar. Mars’ta ise bu kayalar ilk günkü gibi olduğundan, analiz edip incelemesi çok daha kolay.
Kaynak: Purdue Üniversitesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.