2005 yılından bu yana 400’den fazla genç mucidi 1 milyon Sterlin’den fazla para ödülü ile destekleyen ve geçmiş uluslararası kazananların üçte ikisinden fazlasının fikirlerini ticarileştirdiği James Dyson Ödülü; lisans öğrencilerini ve mühendislik / tasarım mezunlarını gerçek problemlere çözüm bulmaya davet ediyor. 2024 James Dyson Ödülü başvuruları devam ederken 2023 James Dyson Ödülü Ulusal kazananı ve Uluslararası ilk 20 listesine girmeye hak kazanan Suat Batuhan Esirger’den, icadı ForestGuard 2.0 projesi ve James Dyson Ödülü hakkında bilgiler aldık.
- Biraz kendinizden bahseder misiniz? Suat Batuhan Esirger kimdir?
Suat Batuhan Esirger; sıkı bir PopSci takipçisi, ForestGuard’ın kurucu ortağı ve de yüksek mimar bir makerdır. Lise hayatımı Şişli Terakki Fen Lisesi’nde tamamladıktan sonra Mimarlık okudum ve yüksek lisansımı İstanbul Teknik Üniversitesi’nde tamamladım. Her ne kadar elektrik elektronikle ilgili bir bölüm okumamış olsam da mühendis anne-baba ile büyümenin de etkisiyle, 3B printer, CNC ve 20’nin üzerinde dron inşa ettiğim süreçlerle ve de çeşitli uluslararası yarışmalarla kendimi hep kodlama, robotik ve donanım projelerinin içinde buldum.
- Hem ülkemizde hem de dünyada her yıl milyonlarca hektar orman yangın sebebiyle yok oluyor. Bu küresel problemden ilham alarak tasarladığınız ForestGuard 2.0 projenizi anlatır mısınız?
Biliyorsunuz 2021 yılında tarihimizin en kötü orman yangını sezonlarından birini geçirdik. Bu süreçte gönüllü drone pilotu olarak arama kurtarma çalışmalarına destek sağladım. Yaşananlar tarifsizdi ve her soluklandığımızda neyi daha iyi yapabiliriz diye düşünmekten kendimizi alamıyorduk. Keşke ağaçlar yangını bize haber verebilse ve bu kadar ilerlemeden haberimiz olabilse fikri ile birlikte ForestGuard, Türkiye’de bilinen adıyla “Kozalak” doğdu. ForestGuard içine yerleştirdiğimiz sensörü sayesinde adeta bir dijital burun gibi havayı analiz ediyor. Sıcaklık nem basınç, karbondioksit gibi parametrelerin takibini yaparak, anormal bir durum ile karşılaştığında anında alarm moduna geçerek, yetkililere SMS ile haber veriyor. Dolayısıyla yangın henüz ilerlemeden, hatta başlamadan müdahale etmek mümkün oluyor. Geliştirdiğimiz algoritma sayesinde gaz sınıflandırması yapabiliyoruz, bu sayede de ormanda algılanan bir dumanın bir araç egzozu mu, sigara dumanı mı yoksa orman yangını mı olduğunu ayırt edebiliyoruz.
- Bir inovasyon ya da icat tasarlamanın sürecini kendi deneyimleriniz ışığında anlatır mısınız?
Tabii ki hiçbir zaman çözüm gökten bir anda düşmüyor. Üzerine çalışma, kafa patlatma, bol bol sabahlama ve önceki proje deneyimlerinin üzerine eklenerek çıktı ForestGuard.
Pandemi döneminde, insanları parklara davet etmek için TweetPark adında, tweet atan bir ağaç projesi geliştirmiştim. Oldukça basit, tamamen eğlence amaçlı yaptığım bu projede minik bir kutu, hava sıcaklığını ve nem oranını okuyup, bunlara bağlı olarak önceden belirlenmiş olan cümlelerden rastgele seçerek Tweet atıyordu. “Bugün hava 25*C derece, tam parkta bisiklete binmelik bir gün.” ya da “Bugün hava yağmurlu gibi, gelirken şemsiyenizi unutmayın.” şeklinde her gün Tweet atan bu proje, ForestGuard’ın fikir tohumunu oluşturdu.
2021 yangınları dönüşünde kurucu ortağım Muhammed Ali Örnek ile birlikte bir araya gelerek, “Bir şeyleri daha iyi yapabiliriz” diye yola çıkarak ForestGuard yolculuğunu başlattık.
Hızlı bir PoC, sensör seçimlerinde iyileştirmeler, bitmek bilmeyen kod iyileştirmeleri, iletişim altyapısı çözümleri ile uğraşırken 3 ay içerisinde çalışan bir prototip elde etmeyi başardık.
Günümüz dünyasında bir işi ne kadar iyi yaptığınız kadar ne kadar iyi sunduğunuz da ciddi bir öneme sahip. Süreç içinde İtü Çekirdek, WorkupAgri, Sabancı ARF gibi birçok hızlandırıcı programından geçtik, bu da özellikle bize eksik olduğumuz ticarileşme ve sürdürülebilir olma tarafında çok önemli destekler sağladı.
Tüm süreç boyunca karşılaştığımız her problemde, “Hadi bakalım şimdi bunun üstesinden nasıl geliyoruz” yaklaşımıyla hareket ettikçe yeni özellikler ve iyileştirmeler ile ForestGuard’ı hep ileriye taşıdık.
Normalde cihazlarımızı, LoRaWAN dediğimiz, çok uzun mesafelerde, düşük güç tüketimiyle haberleşmeye olanak sağlayan bir protokol ile sağlıyorduk. Sensörleri ormanlık alana dağıttıktan sonra, gelen verileri toplayan internet modülü (Gateway), bu gerileri GSM bağlantısı ile internete çıkarak, çevrimiçi veri tabanımıza ulaşmasını sağlıyordu.
Fakat 6 Şubat depreminde beklemediğimiz bir şey oldu, GSM altyapısı sekteye uğradı. Bu sebeple 1 hafta boyunca Mersin’deki cihazlarımızdan veri alamadık. Neyse ki bir yangın durumu ile karşılaşmadık ama bu bizim için bir harekete geçme çağrısı oldu.
Çok hızlı bir şekilde sensör cihazlarına uydu interneti entegre ettik. Bu sayede tek noktadaki bir hatanın, tüm sistemi devreden çıkarmasının önüne geçtiğimiz gibi, bu bize saha operasyonlarında da ciddi bir kolaylık sağladı.
- Baktığımızda ForestGuard 2.0 projesiyle birçok ödül kazandınız ama en dikkat çekeni James Dyson Ödülü oldu. Başvuru sürecinden biraz bahsedebilir misiniz?
James Dyson Ödülü 30 ülkede düzenlenen ve bugüne kadar 400’den fazla genç mucide 1 milyon Sterlin’den fazla destek sağlayan prestijli, tasarım odaklı bir mühendislik yarışması.
Başvurular ilk olarak, aralarında Dyson mühendisi ve konusunda uzman isimlerin de yer aldığı ulusal düzeyde bir jüri ekibi tarafından değerlendiriliyor. Her katılımcı ülkeden bir Ulusal kazanan ve iki Ulusal ikinci seçilerek ödüllendiriliyor. Dyson mühendislerinden oluşan bir panel, kazananlar arasından 20 başvurudan oluşan uluslararası İlk 20 listesini seçtikten sonra en iyi 20 proje daha sonra Uluslararası kazananları seçen Sir James Dyson tarafından inceleniyor.
Bu bizim James Dyson Ödülü’ne ikinci başvurumuz. İlk başvurumuzda Türkiye ikincisi olmuştuk. Özellikle sonrasında jüri ve Dyson mühendislerinden aldığımız geri bildirimler, ForestGuard’ı daha da geliştirmeye ve de tam anlamıyla afet geçirmez bir sistem yapmaya yöneltti. Yenilenmiş ForestGuard 2.0 ile başvurumuz sayesinde James Dyson Ödülü Türkiye Ulusal kazananı olduk. Sonrasında da Uluslararası ilk 20 projenin içinde yer almaya hak kazandık.
Başvuru süreci oldukça kolay, zaten form güzel bir şekilde yönlendirme sağlıyor. Başvuruyu tamamlamak yarım günlük bir mesaide rahatlıkla yapılabilecek bir iş paketi. Her işte olduğu gibi ne kadar emek harcarsanız bir o kadar kaliteli sonuçlar ortaya çıkıyor. James Dyson Ödülü Türkiye ekibi de oldukça ilgili, süreç içindeki tüm sorularımıza hızlı şekilde destek sağlayan, dinamik ve çözüm odaklı bir ekipleri var.
- James Dyson Ödülü hayatınızda ne gibi faydalar sağladı?
James Dyson Ödülü Ulusal kazananlarına verilen 5 Bin Sterlin’lik para ödülünün yanı sıra, yüksek profilli bir medya görünürlüğü de sağlayarak global anlamda ForestGuard’a hayalimizin ötesinde bir bilinirlik sağladı. Tüm dünyadan projeyi duyan kurumlar, müşteri olmak ya da yatırım yapmak için bizimle iletişime geçiyorlar.
- ForestGuard 2.0 şu an ne aşamada? Aktif olarak kullanıldığı yerler var mı?
Şu anda, Türkiye’de 2 milyon metrekarenin üzerinde bir alan ForestGuard’ın koruması altında. Geçtiğimiz yaz 3 orman ve de 1 endüstriyel yangının büyümeden söndürülmesine olanak sağladık.
Kamunun yanı sıra özel sektörle de çalışıyoruz. Özellikle geri dönüşüm tesisleri, oteller, enerji dağıtım firmaları, sigorta şirketleri şu anki müşterilerimiz arasında. Kısacası açık alanda yangın tespitine ihtiyaç duyan herkes bizim çalışma ortağımız diyebiliriz.
Şu ana kadar, maddi değer olarak 6 Milyon Euro’nun üzerinde bir fayda sağlamanın yanı sıra, ekolojik anlamda da paha biçilemez kaynakları korumak, tüm ekibimizin en büyük motivasyon kaynağı.
Fransa ve Avustralya’da aktif devam eden PoC’lerimiz bulunuyor, yakın bir zamanda globalde ForestGuard’dan güzel haberlerimiz olacak.
- Bundan sonraki projeleriniz neler?
Geliştirdiğimiz bu afet geçirmez sensör platformunu kullanarak deprem için de bir cihaz geliştirdik. Şu anda bunun saha testleri ve iyileştirme çalışmaları üzerine yoğunlaşıyoruz. Deprem sonrası senaryoda, hangi binaların yıkılıp yıkılmadığını, hangilerinin ne miktarda hasar aldığını ve sonraki proje fazlarında da yıkılma durumunda kimlerin binayı terk edemediğini bildiren, afet sonrası karar-destek sistemi üzerine çalışıyoruz. Özellikle arama kurtarma süreçlerinde ve de deprem sonrası normale dönme bölümünde fayda sağlayacağına inandığımız bir proje olarak sıradaki odağımız bu şekilde gözüküyor. Bu projeyi de hızlıca sahaya sürmek adına bir yatırım turunun başındayız.
- Bu sene James Dyson Ödülü’ne başvuracak gençlere tavsiyeleriniz nelerdir? Nelere dikkat etmelerini önerirsiniz?
Bir dünya problemine çözüm bulun ve başvuruyu son dakikaya bırakmayın.
Kesinlikle projenizdeki vurucu öğeleri ve amacınızı anlatan bir video hazırlayın, eğer seslendirmeyi İngilizce yapma imkanınız yoksa, alt yazı eklemeyi ihmal etmeyin.
Projenizi ve de başvurunuzu güvendiğiniz danışmanlar ile gözden geçirin, “Ben jüri olsam neyi bilmek isterdim?” ya da “Jüri bu projede neyin kritik olduğunu düşünürdü?” gibi soruları kendinize sorun ve başvurunuzu bu noktaları vurgulayacak şekilde tasarlayın. En önemlisi de bunun bir süreç olduğunu unutmayın, pes etmeden amacınız doğrultusunda çalışmaya devam edin.