Teen Titans’taki Raven. Pokémon’daki Misty. Aslan Kral II: Simba’nın Gururu’ndaki Kovu. Bunlar, Reddit forumlarında bulacağınız ve aynı sorunun sorulduğu çizgi film aşklarından sadece birkaçı: “Bir çizgi film karakterine aşık olmak normal mi?” sorusunun. Cevabı ise: Evet!
Bir çizgi film karakterine aşık olmak, gerçek hayattaki bir insana aşık olmaya benziyor. İyi tanımadığımız birini beğendiğimiz zaman hayal kurmak ve bu hayallerin büyümesi için bolca yer oluyor: Boşlukları olumlu varsayımlarla dolduruyoruz. Üstelik bunu yapmak, aşık olduğunuz kişiyi hiç tanımadığımızda çok daha kolay ki bu durum kurgusal karakterlerde geçerli değil.
ABD’nin Kaliforniya eyaletinde çalışan ve psikoloji ile hayran grupları üzerinde çalışan klinik psikolog Dr. Robin Rosenberg, “Örneğin Justin Bieber’a abayı yaktıysanız, bu bir anime karakterine aşık olmak kadar iki boyutlu” diyor. “Aşık olduğunuz Justin Bieber kavramı gerçek bir insan değil.”
Çocuk gelişimi ve seksüalite üzerine çalışıp bu konuda kapsamlı eserler yazan psikolog Dr. Kathryn Seifert ise şöyle ekliyor: “Çocuklar bir partner aramıyor, ilişkileri anlamaya çalışıyorlar … Merak ediyorlar ve ilişkileri, onların ne anlama geldiğini öğreniyorlar. Bir çocuk için birisine aşık olmak ile bir yetişkin için birine aşık olmak ve o kişiye karşı yetişkin cinsel hisler taşımak aynı anlama gelmiyor.”
Bu yüzden Resident Evil 4’te Leon Kennedy olarak oynarken yüzünüzün kızardığınızı fark ettiğinizde veya TikTok’ta “Duy beni” pastanızı kimin için yapacağınıza karar verirken, sevdanızda yalnız olmadığınızı bilin yeter; insan yapımı o dijital poligonların harika kakülleri ve havalı bir ceketi var! Beyninizin onun için başka bir sürü muhteşem nitelik hayal etmesi mükemmel derecede normal; kalbinizin de çok duygulanması tabi.
Yazar: Popular Science Ekibi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.
