İnternette yayılan bir trendin incelenmesi, evcil hayvanlarımızın şaşırtıcı bilişsel yetenekleriyle ilgili fikirler verebilir.
Köpek Bunny ve tuşlu ses tablası, 2020’deki sokağa çıkma yasaklarında TikTok’ta popüler olmuştu. Videolarda bu sevimli ve belki de nevrotik sheepadoodle’ın oynama, dışarı veya kaka gibi kelimelerle alakalı tuşlara bastığı görülüyor. Bu sırada köpeğin coşkulu sahibi ve eğitimcisi, köpeğin isteklerini yerine getirirken karşılıklı sohbeti andıran bir şey yapıyorlar. Bunny bazen ne istediğini doğrudan gösteriyor: İlgi veya yürümek istiyor. Fakat diğer zamanlarda, soyut ve can sıkıcı şeylere doğru yöneliyor gibi görünüyor: Köpek bir keresinde kendi yansımasını sorguluyor gibi duruyor.
Bunlar kuşkusuz eğlenceli ve ilginç içerikler. Peki durum ciddi mi? Bunny ve onun gibi köpekler, insanlarıyla iletişim kurmak için mi tuşları patiliyor? Yoksa bunlar, Akıllı Hans safsatasının merkezindeki o atın başka bir örneği mi? (Bu safsatada insanlar, bir hayvanın eylemlerine doğru olmasını istedikleri şeyi yansıtıyor.)
@whataboutbunny Bunny: Bringing you existential content since dogs could talk #bunnythedog #talkingdog #fypシ #aac #WeekendVibes #doggos
Yapılan ilk bilimsel değerlendirmeler, kuşkucuları hayal kırıklığına uğratabilir. Geçtiğimiz hafta Scientific Reports bülteninde yayımlanan bir çalışmaya göre köpekler, tuş tablalarını kasıtlı şekilde ve sahiplerinden ayrı biçimlerde kullanıyor. Hatta araştırmada iki kelimeden oluşan belli tuş kombinasyonlarının tesadüfle açıklanamadığı ve köpeklerin kelimeleri bilerek birleştirip kısa cümleler oluşturuyor olabilecekleri bulunmuş.
San Diego – California Üniversitesinde çalışan bilişsel bilimler yardımcı profesörü ve Karşılaştırmalı Biliş Laboratuvarı‘nın başındaki isim Federico Rossano, “Eşleştirme eğitiminden ibaret olmayan, köpekler için mantıklı olan şeyler istiyorlar ve kombinasyonlar rastgele değil” diyor.
Araştırma, köpeklerin zaman veya fiiller gibi soyut kavramları anladığını kanıtlamıyor (Bunny’nin “kim bu” tuşlarına basarken ne sorduğunu bilip bilmediği gizemini koruyor). Ayrıca köpeklerin, insanların yapı ve idrakine benzer bir şeyle ‘insan dilini konuşabildikleri’ de gösterilmiyor. Fakat bulgular, bilim insanlarını bu ve diğer soruları gelecekteki çalışmalarda ele alma yoluna götürüyor.
“Ben çalışmalarımı, sorgulamaya devam edip etmeyeceğime karar verme noktasında bir nevi [yoldaki] trafik ışıkları gibi düşünüyorum” diyor Rossano. Bu araştırma, Rossano’nun laboratuvarının şimdiye kadar ses tablası köpekleri üzerine yürüttüğü ve hakem denetiminden geçip yeşil ışık verilen ikinci deneysel çalışma. Ağustos ayında yayımlanan ilk çalışmada, köpeklerin ses tablasından gelen ses işaretlerini anlayıp bunlara cevap veriyor gibi göründüğü ve bu durumun, köpeklerdeki idrak kabiliyetini işaret ettiği bulunmuş. Köpeklerin tuşlara basma konusunda esnek bir kontrol kabiliyeti olduğunu gösteren yeni çalışma da önceki çalışmanın devamı niteliğinde. “[Çok tuşlu dizilerin] rastgele gerçekleşmemesi, daha fazla araştırma yapılması gerektiğini gösteriyor” diyor bilim insanı.
Daha önce yayımlanan çok sayıda bilimsel bulgu, köpeklerin insanlara iyi uyum sağladığını ve insanların kelime ve el işaretlerini anlamayı öğrenebildiklerini gösteriyor. Eğer evcil bir köpeği eğittiyseniz, kişisel deneyiminiz muhtemelen bunu destekler. Ancak yeni çalışma, köpeklerin bizi anlamakla kalmayıp kendi iletişim sinyallerimizi tekrar bize doğru kullanabildiklerini göstermesi açısından bir parça benzersiz.
@whataboutbunny Anything for you Buns🥺 #scritches #cutedoggy #sosweet #dogstory
“Bu özel makalenin yeniliği, bir nevi üretim çalışması olması. Kavrayış çalışmalarını başka herkes yapıyor. Biz ise köpeklerin insanlarla iletişim kurmak için sinyalleri nasıl aktif şekilde birleştirmeye çalıştığını inceleyen ilk araştırmacılarız” diye belirtiyor Rossano.
Bu köpeklerle tuş tablası yaklaşımı, geçmişte şempanzeler ve bonobolarla kullanılan deneysel yöntemlere benziyor. Örneğin Sue Savage-Rumbaugh’un çok iyi bilinen (belki de tartışmalı) çalışmasında olduğu gibi. Fakat köpeklerdeki bu yeni araştırmanın, evcil hayvanların zoraki ve belki de stresli bir laboratuvar ortamının aksine kendi konforlu ev ortamlarında incelenmesi gibi faydalı bir özelliği de var.
Rossano’nun laboratuvarı bunu yapmak için topluluk bilimine yönelmiş ve evcil hayvanlarını tuş kullanmak üzere eğiten köpek sahipleriyle faaliyetleri takip etmiş. Katılımcıları internet üzerinden bulmuşlar ve bu kişilerden, kendilerinin veya köpeklerinin düğmeye ne zaman bastığını bildirmesini istemişler. Çalışmadaki analizde, her biri 21 dönemlik bir süre boyunca ses tablasıyla en az 200 defa etkileşime giren 152 köpeğin verisi yer alıyor. Köpeklerin yaptığı toplamda 194.901 tuş basma eylemi değerlendirilmiş ve bunların 56.676 tanesi birden fazla tuşun yer aldığı kombinasyonlar olmuş. Ek olarak, modelleme etkinlikleri veya eğitim seanslarında insanların bastığı 65.682 tuş da hesaba katılmış.
Tuş etiketleri, “mama” veya “yiyecek” gibi belli sözler için standart hale getirilip “yemek” gibi kategorilere ayrılmış. Ayrıca araştırmacılar, köpeklerin tuşları kullanma şeklini insanların kullanma şekliyle de istatistiksel olarak karşılaştırmışlar.
Bilim insanları, basılan tuş miktarının köpekten köpeğe değiştiğini keşfetmiş. Ortalama tuşa basma miktarı günlük 10,9 iken, en yüksek bireysel ortalama günde 90 defa olmuş ve bazı köpekler tuşlara günde bir sefer veya daha az miktarda basmışlar. Ancak bu değişkenliğe rağmen ortada net eğilimler varmış.
Çoğu köpek “yiyecek”, “oyun”, “dışarı git” veya “tuvalet” kategorilerindeki gibi rutin faaliyetleri ve ihtiyaçlarıyla ilgili tuşlara basmış. Köpeklerin daha çok oluşturduğu yaygın kombinasyonlar arasında “yiyecek”+”ödül” ve “kendi ismi”+”isteme” kelimelerindeki kombinasyonlar yer alıyor. Bunun aksine insanlar, “sevgi” veya “sonra” kelimelerini belirten tuş kombinasyonlarına köpeklerden daha fazla basma eğilimi göstermiş.
@hunger4words Note to self: bring Stella a puppaccino next time! When I saw Stella licking inside my Starbucks cup, I picked up my drink, said it wasn’t for her, then hid it behind my back. Stella immediately argued, “Yes where? Mad no.” Conversational interactions like these REALLY highlight Stella’s skills. Knowing what to say during routine activities that are practiced every day is one thing, but generalizing word meanings to respond in new situations is a true demonstration of language proficiency & intelligence. 🐶🧠 ✨ #starbucks #puppachino #puppaccino #pupcupstarbucks #pupcup
Yeni çalışmada yer almayan ve Pennsylvania Üniversitesi Penn Veteriner Çalışan Köpek Merkezinde köpek bilişsel bilim araştırmacısı olarak görev yapan Amritha Mallikarjun, “Bulgular benim zaten bir nevi doğru olduğunu düşündüğüm şeyi onaylıyor” diyor. “Bir köpek bir tuşa basar ve ben de köpeğin sevdiği bir şeyi yaparsam, köpeklerin o tuşa yeniden basacak olmaları çok mantıklı geliyor.”
Mallikarjun bulguların, köpeklerin biçimsel dil kabiliyetleri olduğunu göstermediğinin altını çiziyor. “İnsan dilinin bir sürü bileşeni var” diyor. Bunlar arasında anlamsallık özellikleri, ayrık sonsuz sıralanmış hazır sözceler ve yer değiştirme gibi unsurlar bulunuyor. “Köpekler bu bileşenlerin herhangi birini yeterli şekilde karşılamıyor” diyor bilim insanı. Ayrıca köpekler muhtemelen tuşları insanların yaptığı şekilde yorumlamıyor. Örneğin bir köpek için “top” tuşu, insanın o tuşa basılmasına yanıt olarak yaptığı şeyle bağlantılı olabilir; topun kendisiyle bağlantılı olmasına gerek yok. İnsanlar evcil hayvanlarını yanıt ve pekiştirme yoluyla belli tuş ve sesleri istenen belli sonuçlarla ilişkilendirmesi için eğitiyor.
Fakat Mallikarjun çalışmanın, köpeklerin tuşlara rastgele olmayan bir şekilde ve kendi istekleriyle bastığını güçlü biçimde gösterdiğini kabul edip şöyle ekliyor: “Biz ve köpekler birlerce yıl boyunca birbirimizle iletişim kurmak üzere beraber evrimleşmişiz, dolayısıyla köpeklerin onlara verdiğimiz araçları kullanarak bizimle iletişim kurması fikri mükemmel derecede mantıklı geliyor.”
Köpekler, Nesneleri İnsanlar Gibi Zihinlerinde Canlandırıyor Olabilir
Mallikarjun, köpeklerin halihazırda pek çok şekilde ihtiyaçlarını insanlara ilettiğini belirtiyor. Yürüyüşe çıkmak istediği zaman kapının önünde duran, en sevdiği oyuncağı size getiren veya mama kabının yanında ya da yemek için havlayan köpeğinizi düşünün. “Bu bilgi parçalarına ulaşmak için ille de tuşların olması gerekmiyor” diyor bilim insanı. Fakat tuşların istekli köpekler ve sahipleri arasındaki kullanımının incelenmesi, “bir sürü güzel araştırma” yapmak için bir fırsat.
Rossano ve meslektaşları şimdiden çok sayıda ek çalışma yürütüyor. Bu en son çalışmada ise kısıtlamalar var. Araştırmacılar basılan tuşlar konusunda köpek sahiplerinin kendi aktardıkları bilgilere bel bağladığından, insanların belgeleyip paylaştığı bilgilerde taraflılık olabilir. Ayrıca toplanan bu veriler, ses tablası akımının başlarında elde edilmiş; yani ilk sonuçların ve ufak bir evcil hayvan alt grubunun enstantanesi niteliğinde. Rossano bunların, neyin mümkün olduğunun sınırlarını temsil etmeyebileceğini belirtiyor.
@whataboutbunny As you wish. #whataboutbunny #sheepadoodle #hunger4words #BestFriendDay #mydogtalks #petroutine #talkingdog #cute #smartdog #tiktokdog #cutepup #aac
Takip eden çalışmalar yoluyla, bu sınırlamaları ve ötesini ele almayı planlıyor araştırmacı. Laboratuvarın artık basılan tuşları otomatik olarak takip ederek istenmeyen olası taraflılıkları azaltan bir uygulama kullanan katılımcıları var ve pek çok denek, artık kanıt için standartlaştırılmış videolar kaydediyor. Üstelik projede şu an 10.000 gönüllü katılımcının olması, bu makalede ele alınan 152 köpeği “toplanan verilerin ufak bir kısmı” haline getirdiğini söylüyor Rossano.
Daha geniş boyutlu bu veri seti ve daha ince ayarlı protokol sayesinde bilim insanları, takip edilecek soruların peşine düşüyor. Köpeklerin “yardım” tuşunu nasıl kullandıklarının ve fazla somut olmayan kavramlara nasıl yöneldiklerinin değerlendirildiği bir çalışma yürütüyorlar. Bazı köpeklerin belli tuşlarla diğerlerine göre neden fazla ilgilendiklerini belirlemek için veri setlerinde yer alan aykırı değerleri daha yakından inceliyorlar. İlk bulgular bunun ırk, dışa dönüklük veya bilişsel kabiliyet olmadığı, daha ziyade bir köpeği ses tablasını kullanmak üzere motive ediyor olabilecek anksiyete seviyesi olduğu yönünde. Rossano şöyle varsayıyor: “Biraz kaygılı olma eğilimi sergileyenler, bu cihazı içinde bulundukları ortam üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmanın ve neler olduğu noktasında insanlarından bir miktar güvence almanın bir yolu olarak görüyor olabilir”. (Bunny, sahibinin Instagram’ındaki 2022 tarihli bir gönderiye göre anksiyete ilacı kullanıyor.)
Bilim insanları daha uzun kelime kombinasyonlarını, köpeklerin göremedikleri nesneler hakkında iletişim kurup kurmadıklarını ve kuruyorlarsa nasıl kurduklarını, bu evcil hayvanların tuşları zamana göre nasıl yorumladıklarını ve köpeklerin yeni anlamlar iletmek için farklı tuşları birleştirip birleştiremediklerini değerlendirmeyi hedefliyor. Bu son madde, insanlardaki dil kabiliyetinin klasik bir tarafını oluşturuyor. İnsanlar unutulan veya bilinmeyen bir kelimeyle karşılaştıklarında, cümleleri birbiriyle karıştırarak meramlarını anlatmaya çalışıyorlar. Sözlü kanıtlara göre bazı köpekler de aynı şeyi yapıyor. Rossano, dışarıda yanından geçen bir ambulansa yanıt olarak “öten oyuncak” ve “araba” tuşlarına basan bir köpeğin videosunu gördüğünü söylüyor. Bir diğer köpek ise kullandığı “sahil” tuşu ortadan kaldırıldığında “su” ve “dışarısı” kelimelerine basmış. Bir başka köpek de sahibinin buz demek istediği şeklinde yorumladığı “su”+”kemik” sözlerini uydurmuş. “Sıradaki adım, bu davranışı daha sistematik ve yaratıcı şekilde yakalayabilen çalışmalar tasarlamak olacak” diyor Rossano.
Yeşil ışıkların geldiğini varsayarsak, tüm bu çalışmalar hep birlikte köpek arkadaşlarımızın zihinlerinin içine yeni şekillerde girmemize olanak sağlayabilir. “Bu cihaz biz bilim insanlarının, köpeklerin bizim yapabildiklerini düşünmediğimiz şeyler hakkında düşünebildiğinin kanıtlarını bulmasına yardımcı olabilir” diyor. Belki de “sahip olduklarını bilmediğimiz kabiliyetleri olduğunu görmemize olanak sağlayabilir.”
Eğer sizin de tuş kullanan bir köpeğiniz varsa, araştırmaya katılmak için buradan kayıt olabilirsiniz.
Yazar: Lauren Leffer/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.