Suchi Saria algoritmalar tasarlamayı her zaman çok sevmiş.Bilgisayar olmadığında bile kâğıt üzerinde kod yazarak ve hata ayıklayarak büyümüş.Saria, “Fakat ben çalışmalarımın, insanların hayatlarını daha doğrudan etkilemesini istedim.” diyor.
2007 yılında, bir yeni doğan uzmanı Saria’ya, doktorların prematüre doğum konusunda büyük veri öbekleri topladığını ve bunların analiz edilmediğini anlatmış.Bunun üzerine Saria, elektronik sağlık kayıtlarında yer alan binlerce petabayt boyutundaki dağınık verilerin sınıflandırılmasına ve bir anlam ifade etmesine yönelik bir algoritma tasarlamaya başlamış.Bunun amacı, herhangi bir hastanın tıbbi geleceğinin daha iyi öngörülmesini sağlayacak paternler bulmak.
Geçen yıl, Saria ve ekibi her yıl ABD’de 200.000’den fazla ölüme neden olan, genellikle enfeksiyona ani bir cevap olarak gelişen ve organ yetmezliğine neden olabilen septik şok için şimdiye kadarki ilk erken uyarı sistemi olarak hizmet görebilecek bir algoritma geliştirdi.Erken semptomların ayırt edilmesi zor olması nedeniyle Saria’nın ekibi, Boston Beth Israel Deaconess Tıp Merkezinde 16.234 hastanın kayıtlarını inceledi ve idrar çıkış miktarından beyaz kan hücre sayısına kadar olan 27 değişken tespit etti.Bu rutin ölçümlerin hepsinin bir arada analiz edilmesi sayesinde, çoğu vakada enfeksiyonun herhangi bir organa zarar vermesinden önce, % 85 oranında septik şok ön tanısı tahmin edilebildi.Buradaki düşünce, her bir hastayı sürekli olarak monitorize etmesi mümkün olmayan doktorların; hastaların belirli bir risk eşiğini geçmeleri durumunda uyarılmasıdır.Saria, “Bu aslında doktorlara kendi kapasitelerini artırma imkânı sağlıyor.” şeklinde konuşuyor.
Septik şok, Saria’nın algoritmalarının kullanım şekillerinden yalnızca bir tanesi.Kendisi ayrıca, hangi prematüre bebeklerin en yoğun tıbbi bakıma ihtiyacı olduğunun öngörülmesine yönelik bir sistem de geliştirmiş durumda.Şimdi de otoimmün bozukluğu olan hastalara yardımcı olmaya yönelik bir algoritma üzerinde çalışıyor.Saria’nın çalışmaları, en iyi cevapların zaten ortada olduğunu; yalnızca bunların şifrelerinin çözülmesi gerektiğini düşündürüyor.
Bu makale Popular Science dergisinin Eylül/Ekim 2016 yazısıdır.Yılın en parlak genç bilim adamları ve mühendislerinden diğer 9 kişiye buradan ulaşabilirsiniz.
Çeviren:Gürcan Albeniz