Yaklaşık 1480 ışık yılı ötede bir yıldız, astronomların daha önce hiç görmediği bir şekilde davranıyor. Rastgele aralıklarla, yıldızın parlaklığı yaklaşık olarak %22 düşüyor. Parlaklığın düşmesine neden olan şeyin bir gezegen olabilmesi için bu çok fazla bir oran. KIC 8462852 yıldızının (bilinen adıyla Tabby Yıldızı ya da Boyajian Yıldızı) parlaklığı geçtiğimiz yüzyıl boyunca oldukça düşmüş gibi görünüyor.
Yıldızın bu garip davranışı, bilinen bütün açıklamalara ters. Astronom Jason Wright “Eğer uzaylılar bir yıldızın etrafına onun enerjisini çekmek için kompleks bir makine kurmuş olsaydı bulmayı beklediğimiz ışık desenleri bunlara benzerdi,” diyor. Ama Wright bile doğal bir açıklamanın bundan daha muhtemel olduğunu itiraf ediyor. Eylül’de Wright ile başyazar Steinn Sigurdsson bir araya geldi ve en yaygın açıklamaları analiz etti. Wright, bu analizleri kendi bloğunda bir seri halinde detaylarıyla açıkladı.
Biz en sevdiğimiz açıklamaları, en az olasıdan en muhtemel olana doğru burada bir araya getirdik.
Kepler işi batırdı mı? Hayır.
Kepler teleskobu KIC 8462852’deki muazzam parlaklık düşüşlerini tespit ettiğinde teleskopta ya da topladığı diğer verilerde herhangi bir gariplik yoktu.
Teleskop Boyajian Yıldızı’nı görüntülediğinde piksellerin yanlış olması mümkün olamazdı. Çünkü yıldızın görüntüsü her zaman aynı pikseller üzerinde değildi. Yıldız, ay boyu hareket ettikçe ve teleskop pozisyonunu değiştirdikçe farklı dedektörler yıldızı görüntüledi ve hepsi de yıldızın olağandışı davrandığını gösterdi. “Parlaklık düşüşleri gerçekten de var,” diyor Wright.
Bilim insanları uzun bir süre, yıldızın parlaklığının geçtiğimiz yüzyıl boyunca azalıp azalmadığını tartıştı. Yaptıkları gözlemler eski ve belirsiz astronomi verilerine dayanıyordu. Ama yeni analizler gösteriyor ki yıldız, Kepler teleskobunun onu izlediği 4 yıl boyunca gözle görünür bir biçimde soluklaştı ve muhtemelen geçtiğimiz yüzyıl boyunca da durum böyleydi.
Bir kara delik bu yıldızdan gelen ışığı yutabilir mi? Hayır.
Kara deliklerin ışık dahil yollarındaki her şeyi silip süpüren tasvirine rağmen, kara delikler Boyajian Yıldızı’nın parlaklığını azaltmaktan sorumlu tutulamazlar.
Eğer bir kara delik Boyajian’ın yakınında olsaydı güçlü çekim kuvveti yıldızın yalpalamasına yol açardı ve bilim insanları bunu Dünya’dan fark edebilirdi. Ama yıldız yalpalamıyor. Ayrıca yıldızdan madde çekiyor olsaydı kara deliğin içine düşen maddeler ışımaya yol açar ve ekstra X-ışınları yayardı. Fakat bilim insanları bunu da tespit edemedi.
Öte yandan bir kara delik, Tabby Yıldızı’ndan gelen ışığın parlaklığını gerçekten de artırabilir.
Peki, Dünya ve Boyajian Yıldızı arasında yıldızdan çok uzakta bir kara delik olsaydı? Yine de hayır, yıldızın parlaklığı azalmazdı. Genel kanının aksine kara delik bir lens gibi davranır ve Dünya’dan baktığımızda gördüğümüz ışığın parlaklığını artırırdı.
Bir güneş lekesi olabilir mi? Muhtemelen hayır.
Güneş’imizdeki lekeler yıldızımızın parlaklığında ufak azalmalara yol açar ama bunlar gerçekten çok küçük değişimler. Wright bloğunda, yıldızın parlaklığında yaklaşık olarak %20 gibi büyük bir düşüş yaşanması için lekelerin diğer yıldızlarda bilinen en büyük değişimleri yaratanlardan 10-100 kat daha geniş olması gerektiğini yazdı. Yıldız hızla döndüğü için güneş lekeleri nedeniyle oluşan bu soluklaşmalar günlerce sürmektense her gün görünüp kaybolmalıydı.
Peki ya lekeler dönen yıldızın kutuplarındaysa ve kutup sabit bir şekilde bize dönükse? Wright, Boyajian Yıldızı’nın büyük güneş lekelerine sahip olamayacak türde bir yıldız olduğu gerçeğini göz önünde bulundurarak bu durumun pek olası olmadığını söylüyor.
Kuyruklu yıldız? Belki ama muhtemelen değil.
Kuyruklu yıldızlar KIC 8462852’nin kâşifi Tabetha Boyajian tarafından desteklenen bir açıklama. Bu fikre göre çok büyük bir kuyruklu yıldız kümesi yıldızın yörüngesini karmakarışık edip onun ışığını çeşitli yönlerden engelliyor olabilir.
Orada kuyruklu yıldızlar varsa yıldızın çok uzağında olmalılar eğer öyle olmasa astronomlar onlardan gelen ekstra sıcaklığı tespit edebiliyor olurlardı. Ekstra ısıyla karşılaşılmamış olması yıldızın yörüngesinde dönen büyük bir oluşuma alakalı olan her açıklamaya ters düşüyor.
Kuyruklu yıldız hipotezi 2011 ve 2013’teki gibi kısa süreli parlaklık düşüşlerini açıklayabiliyorken uzun süreli parlaklık düşüşüne bir açıklama getiremiyor diyor Wright ve ona göre en iyi hipotez iki fenomeni de açıklayabilmeli.
“Bu çok şaşırtıcı,” diye itiraf etti Boyajian yakın zamandaki bir internet yayınında. “Ama şimdiye kadar öne sürülen her şey oldukça şaşırtıcı oldu,” diyor.
Peki ya bir yıldızlararası kara delik diski? Olabilir!
Bir kara deliğin Boyajian Yıldızı’ndan gelen ışığı yutmadığına eminiz. Ama bir kara deliğin yıldızdan gelen ışığı engellemesinin başka bir yolu olabilir. Belki de Boyajian Yıldızı ile Dünya arasındaki yıldızlararası maddede büyük ve karanlık bir şey vardır.
Bir kara deliğin yörüngesinde dolaşan madde diski olası açıklamalardan biri. Çarpışma kalıntısı diski de yıldızların ve gezegenlerin yörüngesinde dolaşır ama astronomlar şimdiye kadar böyle bir şey görmedikleri için bu obje bir kara delik gibi çok karanlık olmalı.
Bu hipotezin doğrulanabilmesi için kara deliğin yörüngesinde dolanan madde diskinin yaklaşık Dünya ve Güneş arasındaki uzaklığın 600 katı kadar büyük, devasa, olması gerekir. Yıldızın aylık hareketlerine rağmen uzun bir periyotta ışığı engelleyebilmesi için bu kadar büyük olmalı.
“Bu kadar büyük bir kara delik diski görmememize rağmen bu fizik yasaları tarafından göz ardı edilmiyor,” diyor Wright. Eğer orada büyük bir disk varsa bilim insanları bu hipotezi disk diğer komşu yıldızların önünden geçerse doğrulayabilir.
Başka yıldızlararası maddeler? Bu da mümkün!
Yıldızlar arasındaki boşluk gaz, toz ve yerçekimi tarafından bir araya getirilen madde kümeleriyle dolu. Bu yıldızlararası maddenin özellikle yoğun bir bölümü bizimle yıldızın arasına yakalanmış ve ışığın bir bölümünü absorbe ediyor olabilir.
Çok büyük parlaklık düşüşleri yaratabilmeleri için bu madde kümelerinin tahmin ettiğimizden 1000 kat küçük ve yoğun olmaları gerekli. Yine de Wright bunun imkânsız olmadığını söylüyor. Belki de bunun gibi yapılar çok küçük ve nadirdir ve biz bu yüzden daha önce böyle bir şeyi hiç tespit edememişizdir.
Bart Damlacığı olarak bilinen karanlık bulutsu da bundan sorumlu olabilir. Gelecekte yıldız oluşturacak bunun gibi gaz ve toz bulutlarının yıldızların ışığını engelledikleri biliniyor. Belki de gaz ve tozlar bulutsunun içinde dönüyor ve yoğun parçacıklar oluşturup Boyajian Yıldızı’ndan bize gelen ışınları engelliyordur. “Bu tür bulutları gökyüzünün bir bölümünde görmek olağandışı olurdu ama yine de mümkün,” diyor Wright.
İki fenomenin de (yıldızlararası maddeler ve karanlık bulutsu) Boyajian Yıldızı’nın komşularından bize gelen ışığı azaltması beklenir. Sorun şu ki yakındaki yıldızlar çok soluk ve parlaklıklarını ölçmek oldukça zor. Bu yüzden astronomlar bunun olup olmadığından emin değiller.
Peki ya uzaylılar? Kim bilir.
Uzaylıların, yıldızın etrafına onun enerjisini toplamak için bir yapı kurmuş olabilecekleri hipotezi kuyruklu yıldızlardaki problemle karşılaşıyor. Yıldızın etrafında dönen herhangi bir obje ışığı absorbe etmeli ve fazladan ısı olarak geri yaymalı ama astronomlar fazladan bir ısı tespit edemiyorlar.
Ama kim bilir, belki de bir uzaylı ırkı yıldız boyutlarında bir yapı inşa edebiliyor ve yıldızının enerjisinden ve ısısından faydalanabiliyordur. Uzaylılarla alakalı hipotezlerdeki sorun şu ki ne tür bir uygarlık olduklarını ya da neler yapabildiklerini bilemediğimiz sürece bu hipotezleri çürütmenin iyi bir yolu yok. Kosmosdaki akıllı yaşam olasılığını hesaplamak da imkansız olduğundan bu hipotezin diğerlerinden nasıl ayrıldığını söylemek zor. Öte yandan yıldızlararası maddelerin olduğunu biliyoruz ama uzaylıların var olup olmadığını bilmiyoruz bu yüzden doğal (uzaylılarla ilgili olmayan) hipotezlere yatırım yapmamız daha mantıklı.
Wright tüm hipotezlerin incelenmesinin ardından son çare olarak uzaylı hipotezini düşünmemiz gerektiğine dikkat çekiyor. Yine de Wright, Boyajian ve diğer bilim insanları yıldızı ellerinde olan “uzaylı avlama ekipmanları“yla araştırıyorlar.
Aynı zamanda Swift Gözlemevi’nden Spitzer uzay teleskobuna hatta amatör astronomların arka bahçe teleskoplarına kadar her çeşit teleskop dikkatlerini Boyajian Yıldızı’na çevirmiş durumda. Bu teleskoplar yıldızı optik, kızılötesi, mor ötesi ve X-ışınları spektrumunda görüntülüyorlar. Bir dahaki sefere Boyajian Yıldızı’nda garip bir şeyler olduğu zaman dünyanın dört bir yanındaki bilim insanları bu yıldızda neler olup bittiğini anlamak için mümkün olduğunca fazla veriyi toplamaya hazır olacaklar.