Eğer David Attenborough’un kim olduğunu bilmiyorsanız, muhtemelen sesini tanıyorsunuzdur. Kendisi, 90 yıllık hayatında neredeyse bütün muhteşem doğa belgesellerini sunan kişi.
Bizleri Dünya’nın en uzak bölgelerinde gezdirmediği zaman, gezegenimizi gelecek nesiller için yaşanabilir tutmak amacıyla çeşitli koruma örgütleriyle beraber çalışıyor. Kendisinin en dobra ve tartışmalı görüşlerinden biri de nüfus üzerine.
Bu görüşe göre, insanlar çok hızlı ürüyor ve bu çoğalma hızını sınırlamaya başlamamız gerekiyor. Çünkü kendi gezegenimizde, diğer canlı türlerinin neslini tüketen veya tehlikeye atan bir “bela” haline geliyoruz ve yakında barınıp beslenemeyecek bir duruma geleceğiz.
Attenborough, şöyle söylüyor: “Bizler Dünya’da bir belayız. Bunun sonuçlarını önümüzdeki 50 yıl içinde çekeceğiz. Bu durum sadece iklim değişikliğiyle ilgili değil. Büyük miktardaki bu yağmacı topluluğun besin yetiştirecek alanı ve yeri azalıyor. Ya nüfus artışını sınırlarız; ya da doğal yaşam bunu bizim için yapar ve şimdiden de yapıyor.”
Attenborough ayrıca, çevreyi ve içinde yaşayan insanları gelecek için sağlıklı halde tutmak amacıyla sürdürülebilir nüfus artışını savunan, İngiltere merkezli Nüfus Önemlidir adlı hayır kurumunun destekçisi.
Attenborough’a göre, bunu yapmanın en iyi yöntemleri, dünya çapında cinsellik eğitimini artırmak ve kadınlara kendi bedenleri üzerinde daha fazla politik kontrol sunmak.
Attenborough, The Independent’tan Christopher Hooton’a şöyle açıklıyor: “Kadınlara nerede olursa olsun kendi vücutları üzerinde politik kontrol verildiği, kadınların oy kullanma hakkına, eğitime, uygun tıbbi imkanlara ve haklara sahip oldukları ve okuyabildikleri zaman doğum oranı düşer, bu her zaman böyle olmuştur. Bu her ne kadar hassas bir durum olsa da, rahatlığın ve umudun tek yolu budur.
“Dünyada hâlâ bunların olmadığı pek çok yer var, bu yüzden bunların olduğu bölgelerde yaşayanlarımız için, diğerlerinin de bu imkana sahip olmasına yardımcı olmak bir görevdir.”
Attenborough, zaten zor bir mesele olan bir konuya biraz daha tartışma eklemekten kaçınmıyor ve Etiyopya gibi kıtlık çeken ülkelerde, nüfus sorununun kıtlığa katkı sağladığını söylüyor.
Telegraph’a şunları aktarıyor: “Etiyopya’daki açlık konusunda programlar oluşturmaya devam ediyoruz; olan şey bu. Orada çok fazla insan var.”
“Kendilerini destekleyemiyorlar; bunu söylemek insanlık dışı bir şey değil. Durum bu. İnsanlık kendini çözmeyi başarana ve gezegen konusunda eşgüdümlü bir görüş edinene kadar, durum gitgide daha kötü hale gelecek.”
Kendisinin gelecek planının, gelişmekte olan ülkelerde neyi gerektireceği belli değil, fakat verdiği fikir basit: “İnsanların biraz sakinleşmesi lazım, çünkü burası kalabalıklaşıyor.”
“İnsanların devamlı çoğaldığı bir oranda çoğalmaya devam edemeyiz, çünkü Dünya sınırlıdır ve sınırı olan bir şeye sınırsızlık koyamazsınız.
“Bu yüzden eğer bu konuda biz bir şeyler yapmazsak, dünya yapacak ve aç kalacağız.”
Attenborough, insanlığın geleceği hakkında bazı endişe verici tahminler ortaya koyan tek ünlü değil. Stephen Hawking ve bilim camiasının diğer etkili üyeleri de, yapay zekanın insanlığın çöküşü olabileceğini tahmin ediyorlar.
Hawking, BBC’den Rory Cellan-Jones’a şöyle konuşuyor: “Yapay zeka kendi başına hareket edecek ve çok daha artan bir hızda kendisini yeniden tasarlayacak. Yavaş biyolojik evrimin sınırladığı insanlar onunla yarışamayacaklar ve yerlerine o geçecek.”
Önümüzdeki on yıllarda bu uyarıların hangisinin önemseneceği veya görmezden gelineceği henüz bilinmiyor fakat, bunların farkına varmak önemli bir şey. Umut ediyoruz ki, gelecekte somut çözümler bulalım.
Önemli olan eğitimdir dünyanın neresinde olsada herkes belli bir seviyede eğitim almalıdır