Ağlayan Bebeği Sakinleştirmenin En İyi Yolu: Beş Dakika Yürümek

0
Fotoğraf: Hollie Santos/Unsplash

Çoğu ebeveyn, bebekleri çok fazla ağladığında ve uyumayı reddettiğinde hüsrana uğramıştır. Şimdiyse bilim insanları, bebekleri sakinleştirmenin en iyi yolunun onları kucağınıza alıp beş dakika yürümek olduğunu aktarıyor. Kanıta dayalı bu sakinleştirme yöntemi, dün Current Biology bülteninde yayımlanan bir makalede sunuldu.

RIKEN (Japonya Fiziksel ve Kimyasal Araştırma Enstitüsü) Beyin Bilimleri Merkezinde çalışan makale eş yazarı Kumi Kuroda, “Pek çok ebeveyn bebeklerin gece ağlamasından muzdarip” diyor. “Bu durum özellikle tecrübesiz ebeveynler için o kadar büyük bir sorun ki, ebeveynlerde strese ve hatta küçük bir miktar vakada bebeğe kötü davranılmasına yol açabiliyor.”

Kuroda ve meslektaşları fareler, köpekler, kediler, maymunlar ve insanlar gibi anne yardımına muhtaç (olgunlaşmamış ve kendilerine bakamayan yavruları olan) pek çok memelide görülen ve doğuştan gelen bir tepki olan taşıma yanıtını inceliyormuş. Bu hayvanlar yavrularını yerden kaldırıp yürümeye başladıklarında, yavrunun vücudunun uysal hale geçmeye ve nabızlarının yavaşlamaya eğilim gösterdiğini gözlemlemişler. Kuroda’nın araştırma takımı, taşıma yanıtının (taşınıldığı zaman gösterilen rahatlama tepkisi) bu etkilerini annenin bebeği hareketsiz şekilde tutması ya da sallama gibi diğer durumlarla karşılaştırmış. Bilim insanları ayrıca bu etkilerin, insan bebeklerin daha uzun süre taşınması durumunda devam edip etmediğini de incelemişler.

Bilim insanları, 21 bebeğin dört koşul altında verdiği tepkiyi karşılaştırmış. Bu kapsamda bebekler anneleri tarafından yürürken veya otururken tutulmuş, hareketsiz bir beşikte ya da sallanan bir karyolada yatmışlar. Araştırma takımı, anne bebeği taşırken yürüdüğünde ağlayan bebeklerin sakinleştiğini ve nabızlarının 30 saniye içinde yavaşladığını keşfetmiş. Benzer bir sakinleşme, bebekler sallanan bir karyolaya konulduğunda da gerçekleşmiş ancak anne oturduğu sırada bebeği tutarken veya bebek hareketsiz bir beşiğe yerleştirildiğinde böyle bir etki gözlenmemiş.

Bu durum, bir bebeği sadece kucakta tutmanın ağlayan bebekleri sakinleştirmeye yetmeyeceğini akla getiriyor ve anne kucağında durmanın, bebekteki huzursuzluğu azalttığına yönelik geleneksel varsayımın doğru olmadığını gösteriyor. Hareket aynı zamanda sakinleştirici etkiler meydana getiriyor ve muhtemelen bebeğin taşıma yanıtını faaliyete geçiriyor. Söz konusu etkiler, tutma ve yürüme hareketleri beş dakika devam ettiği zaman daha belirgin olmuş. Çalışmadaki bütün ağlayan bebekler ağlamayı bırakmış ve neredeyse yarısı uyumuş.

Fakat anneler uykulu bebekleri yatağa koymaya çalıştığında, katılımcıların üçte birinden fazlası 20 saniye içinde gözünü yeniden açmış. Araştırma takımı tüm bebeklerde, nabız hızındaki değişimlerin de dahil olduğu fizyolojik yanıtların meydana geldiğini ve bu yanıtların bebeklerin annelerinden ayrıldığı saniye uyanmalarına sebep olabildiğini bulmuş. Fakat bebekler yatağa yatırılmadan önce daha uzun süre uyutulursa, süreç esnasında uyanma olasılıkları azalmış.

 

Araştırma takımı, bulgulara dayalı olarak ağlayan bebekleri yatıştırmak ve bebeklerde uykuyu teşvik etmek için bir yöntem öneriyor. Bilim insanları ebeveynlerin ağlayan bebekleri kucaklarına alarak beş dakika yürümelerini ve daha sonra oturarak, bebekleri yeniden yatağa koymadan önce beş ila altı dakika daha kucaklarında tutmalarını tavsiye ediyor. Bu protokol, bebeklerin kendiliğinden uyuyana kadar ağlamalarına izin vermek gibi diğer popüler uyku eğitimi yaklaşımlarının aksine ağlama için hızlı bir çözüm sağlıyor. Kuroda’ya göre yöntemin bebeğin daha iyi uyumasını sağlayıp sağlamadığını öğrenmek için daha fazla araştırma yapılması gerekiyor.

“Pek çoklarına göre sezgilerimizle evebeynlik yapıyor ve diğer insanların ebeveynliğe dönük tavsiyelerini, bu yöntemler titiz bilimsel çalışmalarla sınanmadan dinliyoruz. Fakat bir bebeğin davranışlarını anlamak için bilime ihtiyacımız var çünkü düşündüğümüzden çok daha karmaşık ve çeşitliler” diyor Kuroda.

 

Kaynak: Cell Press. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz