‘Bildiğim kadarıyla bu endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanan ilk büyük çaplı kirlilik olayı.’
Sanayi Devrimi’nin tarihteki önemli bir dönüm noktası olduğu inkar edilemez bir gerçek. İnsanların çevreye olan etkileri, 1700’lü yılların sonlarından itibaren daha önce mümkün olmayan seviyelere ulaştı. Fakat kirlilik 18’nci yüzyılda icat olmadı. İnsanlar Dünya’yı çok daha uzun süredir kendi zararlarına olacak şekilde kirletiyordu. Kurşun kaynaklı hava kirliliğini Pax Romana dönemindeki bilişsel kayıplara bağlayan yeni araştırma da bunun bir örneğini gösteriyor. Dün Proceedings of the National Academy of Sciences bülteninde yayımlanan bir çalışmaya göre Roma İmparatorluğu’nun bu altın çağında yaşayan insanlar, atmosferdeki kurşun sebebiyle IQ’larında ortalama 2,5 ila 3 puanlık bir azalma yaşamışlar.
Yeni araştırma, kurşun kirliliği ve zehirlenmesinin Roma İmparatorluğu’nun çöküşünde oynamış olabileceği rolle ilgili uzun süredir devam eden bir tartışmaya içerik sağlıyor. Bazı tarihçiler, Caligula ve Nero gibi söylenenlere göre tuhaf, sıklıkla da şiddet içeren davranışlar sergileyen Romalı seçkinler ve imparatorların aslında kurşun zehirlenmesinden muzdarip olduğunu ve dolayısıyla kurşunun ve sebep olduğu dengesiz eylemlerin, sosyal istikrarın önemli derecede sarsılmasına sebep olduğunu ileri sürmüştü. Yeni çalışma Roma’nın düşüşünün bir şekilde kurşuna bağlı olup olmadığını veya nasıl bağlı olduğunu kanıtlamıyor. Fakat çevre sağlığı ve çevre kirliliğinin insanlar üzerindeki etkilerinin, binlerce yıl öncesine uzanan kökleri olduğunu gösteriyor.
Çocuklukta Kurşunlu Benzine Maruz Kalmak, Amerikalıların Zihin Sağlığına Zarar Verdi
Bilim insanları Kuzey Kutup Bölgesi’ndeki buz çekirdekleri, atmosferik modelleme, epidemiyolojik veriler ve daha önce yayımlanmış sağlık çalışmaları ile bilişsel çalışmalardan yararlanarak, yüzyıllar boyunca artıp azalan havadaki kurşun kirliliği seviyelerini ve bunların insanlardaki kan kurşun seviyelerine nasıl çevrilebileceği ile kandaki bu kurşun seviyelerinin, Roma İmparatorluğu’nda yaşayanların bilişsel kapasitesini nasıl etkilemiş olabileceğini tahmin etmiş.
Roma dönemlerinde kurşun kirliliğinin ve insanlarda kurşuna maruz kalmanın kayda değer bir zirve yaptığını gösteren ilk çalışma bu değil. Önceden yürütülen birçok çalışmada da buz ve turba çekirdekleri, iskelet kalıntıları ve antik altyapılar analiz edilerek antik zamanlardaki kurşun kirliliğinin yaygınlığı belirlenmiş. Fakat yeni çalışma, Roma dönemindeki bu kirliliğin kandaki kurşun seviyeleri ve IQ kayıpları üzerindeki etkilerinin miktarını belirlemesi bakımından benzersiz. Makalenin yazarları, 200 yıllık Roma Barışı (MÖ 27 ve MS 180 civarı) döneminde yaşayan çocukların kanlarında sadece hava kirliliğinden desilitre başına yaklaşık 3,4 mikrogram kurşun seviyesi olduğunu (Cilalı Taş Devri’ndeki arka plan seviyelerinin 2,4 mcg/dl üzerinde) ve bu seviyelerin, nüfus genelindeki IQ seviyelerinde 2,5 -3 puanlık bir düşüşe tekabül edeceğini tahmin ediyor.
IQ kusursuz bir ölçüt olmasa da kurşun gibi bir şeyin nüfus seviyesindeki sonuçlarının takibi bakımından eldeki en iyi bilimsel kısa yollardan birisi. Bu metalin, özellikle bebek ve çocuklara zararlı bir nörotoksin olduğu biliniyor. Kurşuna düşük ve orta seviyelerde maruz kalmak bile sağlık açısından gelişim geriliklerinin, öğrenme güçlüklerinin, davranış değişimlerinin, bağışıklık baskılanmasının, kalp hastalığının, organ hasarının, hamilelikte komplikasyonların ve daha fazlasının içinde bulunduğu ve ömür boyu süren sonuçlara yol açabiliyor. Dünya Sağlık Örgütü ve ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezlerine göre kurşuna maruz kalmak hiçbir seviyede güvenli görülmüyor. Fakat kurşun çevreye nüfuz ettiğinde, ondan kaçınmak imkansız oluyor.
Roma İmparatorluğu’nda, mutfak aletlerinden yemek pişirme aletlerine ve su borularından şaraba kadar kurşuna maruz kalınabilecek pek çok kaynak vardı. Tüm bunlar, muhtemelen o günün insanlarının taşıdığı kurşun yüküne katkıda bulunmuştu. Ancak hiçbiri, izole kırsal alanlarda yaşayanları bile bu toksine maruz bırakan hava kirliliği kadar kapsamlı olmamıştı. Madencilik ve özellikle Roma’daki bozuk paralarda kullanılan gümüşün kaynağı olan galen cevheri olmak üzere metal cevherlerin dökümü, Roma İmparatorluğu’nda uzak ve geniş alanlara yayılan kurşun salınımları meydana getirmişti.
ABD Nevada’daki Çöl Araştırma Enstitüsünde çalışan baş yazar, araştırma profesörü ve subilimci Joe McConnell, “Bildiğim kadarıyla bu, endüstriyel faaliyetlerden kaynaklı ilk geniş çaplı kirlilik olayı” diyor. “Bizim buradaki hedefimiz, bunun sağlığa yönelik olası etkilerini anlamaya çalışmaktı.”
McConnel bunun için buz çekirdeği analizindeki uzmanlığını, Kuzey Kutup bölgesindeki üç farklı alandan alınan numunelerin değerlendirilmesinde uygulamış. Buz çekirdekleri, atmosferdeki koşulların tarih boyunca donmuş kayıtları vazifesini görüyor çünkü havada dolaşan parçacıklar nihayetinde yere düşüyor; bazıları, tam bir tarih cetveli şeklinde muhafaza oldukları buzullara ve buz katmanlarına denk geliyor. Roma dönemi boyunca Kuzey Kutbu’na çökelen kurşunun ölçümlerini kullanan McConnell ve meslektaşları, sonrasında atmosfer modelleri (iklim bilimcilerin kullandıklarıyla aynı tipte) uygulayarak, Roma İmparatorluğu boyunca havada ne kadar kurşun dolaştığına dönük yürütülen tahminlerde ters mühendislik yapmışlar. Örnekler, Grönland ve Rusya’dan binlerce kilometre uzaktan toplanmış.
Bilim insanları iki farklı model senaryosu yürütmüşler: Bunlardan birinde kurşun kirliliğinin çoğunun günümüzde İspanya’nın güneyi olan bölgedeki bilinen bir maden bölgesinden çıktığı ve ikincisinde ise daha kurşun salınımlarının imparatorluk boyunca daha dağınık kaynaklardan çıktığı varsayılmış. Her iki senaryo da atmosferik karbonun benzer tahminleriyle sonuçlanmış.
Disiplinler arası araştırma takımı, buradan sonra havada ve insanların kanlarında bulunan kurşun seviyeleri arasındaki ilişkiyi belirleyen çağdaş çevresel sağlık analizlerine yönelmiş. Son olarak, halk sağlığı araştırmalarından IQ kaybına yönelik verileri kullanarak söz konusu seviyelerin bilişsel kabiliyeti nasıl etkilemiş olabileceğini tahmin etmişler.
“Bulgular bu kurşun kirliliğinin sadece hava için değil, aynı zamanda kandaki kurşun seviyeleri ve bilişsel gerilemeler bakımından da net etkilerle sonuçlandığını gösteriyor” diyor McConnell. Çalışmada belgelenen atmosferdeki kurşun kirliliği seviyeleri, kurşunlu benzinin yaygın şekilde kullanıldığı 20’nci yüzyılda küresel kurşun kirliliğinin zirveye ulaştığı seviyeden daha düşük. Fakat McConnell, bunun yine de fark edilir ve ölçülebilir bir etki olduğunu söylüyor.
McConnell şöyle açıklıyor: “Verilerimiz, Roma İmparatorluğu’nun zirve dönemini yaşadığı 180 yıllık süre boyunca kurşun kirliliğinin bilişsel gerileme üzerindeki etkisinin, 20’nci yüzyılda kurşuna maruz kalmanın zirve yaptığı dönemin üçte biri kadar olduğunu akla getiriyor. İnsanların 2.000 yıl önce Avrupa kıtasını modern sanayinin üçte biri seviyesinde kirlettiği fikri epey şaşırtıcı. Çevre üzerine yürütülen çok sayıda araştırmada, sanayi öncesinin el değmemiş bir dünya olduğu varsayılıyor. Öyle değilmiş.”
McConnell, çalışmada hesaplandığı üzere hava kirliliği kaynaklı kurşuna maruz kalmanın, insanların gerçekçi biçimde karşılaştığı şeyin düşük bir sınırını temsil ettiğini sözlerine ekliyor. Yakınında madencilik veya döküm faaliyetleri yapılan konumlarda hava kirliliği çok daha yoğun olmalıydı. Ayrıca Roma İmparatorluğu’nda yaşayan pek çok insanın kanındaki kurşun seviyesi, su, gıda ve evdeki eşyalar yoluyla daha yüksek seviyelere ulaşmış ve bu yüzden çok daha fazla hasar meydana gelmiş olmalı.
ABD Ulusal Pasifik Kuzeybatı Laboratuvarında çalışan ve daha önce iskelet kalıntılarından Roma Dönemi’ndeki kurşun seviyelerini incelemiş olan kimyager Sean Scott, “İlginç bir çalışma, yapmaya çalıştıkları şeye katılıyorum” diyor. Ancak Scott, araştırmacıların tahminler ve modelleri birleştirme yoluyla yöntemlerinde doğal olarak var olan güvenilmezliği artırdıklarını belirtiyor. “Bu ölçümlerin çok iyi olduğundan eminim ama bir kere buz çekirdeğinden insan kanına ve sonrasında zeka katsayısına atladığınızda, bunda belirsizlik olacaktır” diyor. Bunu kabul ederek, “Yapabilecekleri en iyi şey bu” diye de ekliyor.
McConnell bu sınırlamanın farkında. “Arka plandaki hava kirliliği, çocukluktaki kan kurşun seviyeleri ve sağlık arasındaki bağlantıların gelecekte daha iyi ölçülmesi harika olurdu” diyor. Kurşunun ve endüstriyel kirleticilerin sağlığa yönelik diğer etkilerini ölçmenin başka yollarının olmasının da ideal olacağını belirtiyor bilim insanı.
Yine de Scott bu araştırmanın, insan tarihinin sonsuz büyüleyici bir dönemindeki “eşi görülmemiş bir çevre değişiminin” eskizi şeklinde durduğunu söylüyor. Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasını tam olarak neyin başlattığını bilmek imkansız olabilir (hem Scott hem de McConnell, çok büyük ihtimalle tek bir sebebi olmadığını söylüyor). Fakat dönemin hava kirliliğini incelemek, insanları tarih ve günümüz arasındaki paralellikleri düşünmeye itebilir. “Roma popülasyonunu incelediğinizde ve modern zamanlara göz attığınızda, dünyayı daha farklı görüyorsunuz” diyor Scott. Romalılar muhtemelen gümüş eritmenin sonuçlarını tam bilmiyordu. “Şu an anlamadığımız halde neler yaptığımızı merak ediyor insan.”
Yazar: Lauren Leffer/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.