Uzun boyunlu plesiozorun kafatası üzerinde yapılan bir CT (bilgisayarlı tomografi) taraması, nesli uzun süre önce tükenen bu deniz sürüngenlerinin kafatası yapısının, Kretase zamanında yaşadıkları esnada 22 milyon yıldan fazla süre boyunca pek evrimleşmediğini ortaya koyuyor.
Güney Metodist Üniversitesi’nde (SMU) taşılbilimci (paleontolog), tarih öncesi canlılarda uzman ve PLOS One bülteninde yayımlanan çalışmanın eş yazarı olan Louis Jacobs, bunun çok olağandışı olduğunu söylüyor.
SMU’da dünya bilimleri profesör olan Jacobs, “Temelde, yaşayan fosiller haricinde hiçbir şey 22 milyon evrimleşmeden kalmaz” diyor.
Efsanevi Loch Ness canavarının benzeri olan Elasmosaurid plesiosaurus, uzun boyunlu plesiozorların en büyüklerinden biriymiş. 13 metreye kadar ulaşan bu canlılar, uzunluklarının yarısını ufak başları ve çok uzun boyunlarından alıyormuş. PaleoAngola Projesi şeklinde adlandırılan uluslararası bir araştırma takımının parçası olan SMU’da çalışan taşılbilimciler, elde ettikleri bulguları Cardiocorax mukulu şeklinde adlandırılan bir elasmozarit türünün 71,5 milyon yıllık kafatasında yapılan CT taramasına dayandırıyor.
Bu detaylı 3 boyutlu model, taşılbilimcilerin C. mukulu’nin Angola’da bulunan ve güzel şekilde korunmuş kafatasını, diğer elasmozarit türlerininkiyle karşılaştırmasını sağlamış. Bilim insanları C. mukulu’nun, 1931 tarihinde Teksas’ın Cedar Tepesi’nde bulunan bir fosilin de içerisinde bulunduğu çok daha eski elasmozaritlere ait kafataslarıyla neredeyse özdeş göründüğünü keşfetmişler. Teksas’ta bulunan bu 93 milyon yıllık kalıntılar, SMU’nun Shuler Taşılbilim Müzesi’nde yer alıyor.
Kaynak: Güney Metodist Üniversitesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.