Araştırmacılar Bağırsaktaki Mikrop Kolonilerini Eski Haline Getirdi

0

Geçen ay, Popular Science bağırsak mikrobiyomunun durum araştırması ve birçok probiyotiğin aşırı genellenmiş olduğunu iddiasını tartıştı. Sonuçlandırdığımız gibi, bu alan hala başlangıç aşamasında ve ana zorluklardan biri belirli bağırsak bakterilerinin kalıcı nüfus kültürü son derece zor olan etkili probiyotik reçetesi yaratma. Ama geçen ay Cell Host and Microbe dergisinde yayımlanan bir raporda, Alberta Üniversitesi’ndeki araştırmacılar en az altı aydır bağırsak bakterileri ırkını yetiştirebilir olduklarını gösterdi. Bu başarı, küçük olmasına rağmen, bizi etkili probiyotik reçetesi yaratmaya bir adım daha yaklaştırabilir.

Bağırsak mikrobiyomu, herhangi bir ekosistem gibi, zengin, akışkan ve hassas bir şekilde en iyi kaynak (yiyecek) kullanımı sağlamak için adapte olmuş birbirine bağlı ağ. Ama ayrıca her organizmanın bir boşluğu doldurduğu bu ağ gerçekten rekabetçi bir çevre. Bakteriyel kolonilerin çeşitliliği ve hızlı büyümesi sebebiyle tüketim modellerimize adaptasyonda sık sık değişim oluyor. Bu yüzden farklı kültürlerdeki insanların bağırsak mikrobunda büyük uyuşmazlık bulunuyor.

Probiyotiklerin bulunduğu yer kadarıyla, eğer devamlı ve ara vermeden yaymaya devam ederseniz (örneğin her gün probiyotik alarak) belirli bakteri popülasyonuna belirli bir zamanda sahip olabilirsiniz. Aslında, siz almayı bırakır bırakmaz bu popülasyon daha iyi adapte olmuş doğal mikropla tekrar yetişmeye başlıyor.

Bu, özel amaçlı probiyotikler ile olağan eksiklikler, spesifik iyileştirici imkanını kanıtlıyor.

Bu yüzden yararlı olduğu kadar genel olarak dağılmış mikrobiyomlar, yakın zamana kadar, normal mikrobiyomunuzdaki belirli açık bir boşluk hedefinin uygulanabilirliği ve ekolojide bu seyrek boşluğu dolduran belirli bakterinin sabit popülasyonunu yetiştirmek üzerine araştırma yapılıyor.

Jens Walter, Alberta Üniversitesi’nde mikrobiyolog ve bu araştırmanın lider yazarı bağırsaktaki bakteri türlerini ne kadar sürede başarıyla yetiştirebileceğini görmek istedi. Walter, Bifidobacterium longum (anne sütünde bulunan bir bakteri) adlı bakteri türünü test etmeye karar verdi. Walter’ın söylediğine göre, bu anne sütüyle beslenen bebeklerin mikrobiyomu ilk yetişen tür ve genellikle “insan mikrobiyomunun temel üyesi.” Ama Walter eğer bu türün kolonisine pek çok insanda olandan daha küçük koloniye sahip olan bireylere bağırsak mikrobiyomunu verirse ne olacağını görmek istedi.

İki hafta boyunca, Walter 22 katılımcıya günlük doz olarak toz formunda bakterilerin bir türünü vererek bakteriyi yetiştirmeyi denedi. Altı ay sonra, Bifido bakterisi türü hala katılımcıların %30’unun mikrobiyomunda mevcuttu.

Aslında, %30 başarı oranı geniş kapsamlı gözükmüyor. Daha doğrusu, bu başarı açık bir boşluklu. Bifido bakterilerinin popülasyonunun altına kurulmuş, ya da benzer türler, zaten onların bağırsaklarında. Walter’ın söylediğine göre bu açık boşluğu hedef almanın önemini güçlendiriyor ve spesifik, iyileştiricinin uygulanabilirliğini gösteriyor, özel amaçlı probiyotiklerin olağan eksikliği.

Walter, bu araştırma küçük olduğundan bunu takip eden araştırmalara ihtiyaç duyulduğunu söylüyor. Ama belki de Alberta Üniversitesi’nin araştırmasının en önemli tarafı heyecan verici bir araştırma trendi anlamına geliyor olması. Bağırsak mikrobiyomu araştırmacıları, genellikle, araştırmayı spesifik imkanlardan yararlanmayı amaçlamış probiyotikleri yaratmaya daha yakın tutuyor.


Çeviren: Aleyna Küçükay

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz