Nature Communications Earth and Environment bülteninde yayımlanan yeni bir makalede, Rochester Üniversitesi’nde çalışan araştırmacılar ilk defa manyetizma kullanarak, karbonlu kondrit asteroitlerin (su ve amino asit bakımından zengin asteroitler) Güneş Sistemi’nin iç kısmına ne zaman geldiğini belirliyorlar. Araştırma, Güneş Sistemi’nin ilk zamanları hakkında ve Dünya gibi bazı gezegenlerin neden yaşanabilir hale gelip yaşama yardımcı koşulları sürdürüren, Mars gibi diğer gezegenlerin böyle olmadığı konusunda bilgilendirici veriler sağlıyor.
Araştırma ayrıca, yeni ötegezegenlerin keşfedilmesinde kullanılabilecek veriler de sunuyor.
Dünya ve çevre bilimleri profesörü John Tarduno, “Devasa miktardaki ötegezegen keşfi münasebetiyle, öte güneş sistemlerinde de benzer veya farklı olaylar olup olmadığını anlamak üzere; bu tarihin belirlenmesine özel bir ilgi duyuluyor” diyor. “Bu gelişme, başka yaşanabilir gezegen arayışının bir diğer bileşeni.”
Düşen bazı gök taşları, asteroitler gibi uzayın dış kısmından gelen cisimlerin enkazı niteliğinde. Bu parçalar “ana yapılarından” koptuktan sonra, atmosferden yok olmadan geçmeyi başarıyor ve nihayetinde bir gezegen ya da uydunun yüzeyine çarpıyorlar.
Düşen gök taşlarının mıknatıslanma özelliği üzerinde çalışılması, araştırmacılara bu cisimlerin ne zaman oluştuğu ve Güneş Sistemi’nin ilk zamanlarında nerede oldukları hakkında daha iyi fikirler verebilir.
“Birkaç yıl önce, asteroitlerden türeyen gök taşlarının bu mıknatıslanma özelliğini kullanarak; manyetik mineralleri oluştuğu sırada bu gök taşlarının Güneş’ten ne kadar uzakta olduklarını belirleyebileceğimizi fark ettik” diyor Tarduno.
Lindsey Valich/Rochester Üniversitesi. Ç: O.