Araştırmacılar, salgının ilk günlerinden bu yana COVID-19’lu insanların belirti göstermeden önce ve hatta kendilerini hiç hasta hissetmeseler bile hastalığı yayabildiklerini biliyordu.
Dün Journal of the American Medical Association bülteninde yayımlanan bir çalışma, tam olarak kaç yeni vakanın belirti göstermeyen kişilerden geçtiğini belirliyor: En az yüzde 50.
Bulgular, ABD Hastalık Denetim ve Önleme Merkezleri’nin (CDC) Kasım ayında sunduğu tahminleri tekrarlıyor. Kurum, belirti göstermeyen kişilerin, “bulaşların yüzde 50’sinden fazlasından sorumlu olduğunun tahmin edildiğini” söylemişti.
Yeni çalışmanın baş yazarlarından biri ve CDC’de bulaşıcı hastalık bölümünün başkan yardımcısı olan Jay Butler’a göre bulgular, maske takmaya ve mesafeyi korumaya ilişkin kuralları takip etmenin önemini pekiştiriyor.
“Yayılışı sınırlandırmayı amaçlayan toplumsal tedbirlerin; yani yüz maskelerinin, sosyal mesafenin ve el temizliğinin kıymetine yönelik halen bir miktar tartışma vardı” diyor Butler. “Bu çalışma, belirti taramasının bir takım kıymetler barındırsa da; hafifletme tedbirlerinin yanısıra insanların bazı durumlarda stratejik açıdan planlı şekilde test edilmesinin de önemli bir fayda sağlayacağını gösteriyor.”
Çalışmada araştırmacılar, üç grupta yer alan muhtemel COVID-19 bulaştırıcılarını modellemişler (henüz belirti göstermeyen semptom öncesi grup, hiç belirti göstermeyen grup ve belirti gösteren grup).
Araştırmacılar daha sonra her grubun, insanların en fazla bulaştırıcı olduğu güne göre ne kadar COVID-19 bulaştıracağını modellemişler. Referans hattında, tüm gruplardaki kişilerin koronavirüse maruz kaldıktan beş gün sonra en fazla miktarda bulaştırıcı olacağı varsayılmış. Araştırmacılar, orta değer kuluçka dönemini böyle bulmuş; yani çoğu insanın virüse maruz kaldıktan sonra belirti göstermesi için geçmesi gereken zaman miktarını.
Modelde, başlangıçta insanların yüzde 30’unun belirti göstermediği ve bu bireylerin, belirti gösteren veya nihayetinde belirti gösterecek kişilerin yüzde 75’i kadar bulaştırıcı oldukları varsayılmış. Bu varsayımlara dayalı olarak elde edilen sonuçlar, belirti göstermeyen insanların tek başlarına enfeksiyonların yüzde 24’ünden sorumlu olduğunu öne sürmüş.
Fakat araştırmacılar, bulaştırıcılığın üç, dört, altı ve yedi günün ardından zirve yaptığı senaryoları da modelleyip, modeldeki belirti göstermeyen kişi yüzdesini (bunun yanında diğer gruplara kıyasla bulaştırıcılık oranlarını) artırmış ve azaltmışlar.
Bu senaryoların çoğunda, belirtisi olmayan kişilerin (belirti göstermeyen ve belirti öncesi dönemde olan), yeni enfeksiyonların en az yüzde 50’sine sebep oldukları bulunmuş.
“Bulaşların oranı, genel olarak geniş çaplı temel değerler boyunca yüzde 50’nin üzerinde kalmıştı” diyor Butler ve söz konusu bulgunun şaşırtıcı bir tutarlılık sergilediğini ekliyor.
Bulaşıcılığın maruz kalındıktan yedi gün sonra zirve yaptığı ve belirti göstermeyen insanların bulaştan sorumlu tutulmadığı en ılımlı tahminde bile belirti öncesi grup, modele göre tüm vakaların yüzde 25’ten fazlasına sebep olmuş.
Fakat Butler ve çalışmanın ortak yazarlarına göre bu modeller, belirti göstermeyen kişilerin yön verdiği COVID-19 vakalarının gerçek yüzdesini düşük veriyor olabilir; çünkü bu modeller, bulaş oranlarını sanki herkes rastgele geziyormuş gibi hesaplıyor. Fakat gerçekte pek çok lokanta ve diğer kuruluşlar, belirti gösteren kişilerin girmesini önlemek amacıyla ateş ve diğer belirtiler için tarama yapıyor. Ek olarak, belirti gösteren pek çok insan da kendini evde izole ediyor ve böylelikle bu kişilerin COVID-19 yayma ihtimali, kendini sağlıklı hisseden kişilere göre azalıyor.
Susie Neilson/Business Insider. Ç: O.