MICHELLE STARR
Son yıllarda Evren’imizin ortaya çıktığı ilk zamanları inceleyen bilim insanları, tuhaf bir şey keşfetmişler. Ortada bir sürü süperkütleli kara delik varmış; üstelik, bu gibi devasa nesnelerin oluşması için çok erken olduğu düşünülen zamanlarda…
Bunların böylesi dev boyutlara nasıl bu kadar çabuk ulaştıkları bilinmiyor; fakat yapılan yeni bir keşif, bu konuda bir cevap sağlayabilir. Yeni çalışmanın konusu olan süperkütleli kara deliğin etrafındaki gaz ve toz plağı, normalden daha hızlı içeri çekilecek biçimde hareket ediyor.
Bu durum, kara deliğin beklenenden daha hızlı kütle kazandığı anlamına geliyor; dolayısıyla, Evren’imizin ilk günlerinde olan şeyler bu sayede açıklanabilir.
Bu anormal kara delik, yaklaşık 47 milyon ışık yılı uzaklıkta bulunan ve Messier 77 (veya NGC 1068) adı verilen bir galaksinin merkezinde yer alıyor.
Kendisi bir Seyfert galaksisi. Yani; merkezinde bulunan süperkütleli kara delik, etrafındaki alandan aktif bir şekilde madde topluyor.
Bu yüzden; kara deliğin etrafını çevreleyen devasa boyutlu, girdap gibi dönen ve çörek şeklindeki bir bulut, görünür dalgaboylarında kara deliği ve birikim plağı adı verilen madde plağını perdeliyor. Fakat bu kara deliğe radyo dalgaboylarında baktığınız zaman, detaylar daha yüksek bir seviyede görülebiliyor.
Gökbilimcilerden oluşan bir takım, Şili’deki Atakama Büyük Milimetre/milimetrealtı Teleskop Sırası’nı (ALMA) kullanarak tam da bunu yapmış.
Bu yeni görünüm sayesinde, halkanın iç yörüngelerinde yer alan gazın hareketini ölçmeyi başarmışlar; ve beklenmedik bir şeyle karşılaşmışlar.
ABD Ulusal Radyo Gökbilim Gözlemevi’nde (NRAO) çalışan gökbilimci Violette Impellizzeri, “Şaşırtıcı biçimde, birbirine zıt yönlerde dönen iki tane gaz plağı bulduk” diyor.
“Birbirinin tersi yönde dönen gaz akıntıları istikrarsızdır; yani bulutlar, tek yönde dönen bir plağa göre kara deliğe daha yüksek hızlarda düşüyorlar. Bu durum, bir kara deliğin hızlı biçimde büyüme şekillerinden biri olabilir.”
M77’nin (diğer adıyla M77*) merkezindeki süperkütleli kara delik, Güneş’ten yaklaşık 15 milyon kat daha fazla kütleye sahip. Bu yüzden, olay ufku 88 milyon kilometreden daha uzun. Fakat kütleçekimsel etkisi çok daha öteye uzanıyor.
Takımın gözlemlerine göre, kara delik etrafında dönen (ve lavaboya giden su gibi içine düşen) içteki plak, kara delikten yaklaşık 2 ışık yılı uzaklıkta başlıyor ve yaklaşık 4 ışık yılı uzaklığa kadar gidiyor. Bu, tek yönde dönen plak.
Halkanın kendisiyse çok daha öteye; 4 ışık yılından başlayıp 22 ışık yılına kadar uzanıyor. Bu da ters yönde dönüyor.
Eğer kara delikler bu şekilde daha çabuk büyüyorsa, bu gerçekten güzel bir şey. Fakat! Bu durum bir başka büyük gizemi de beraberinde getiriyor.
“Bunu göreceğimizi beklemiyorduk, fakat bir kara deliğe düşen gaz, normalde sadece tek yönde döner” diyor Impellizzeri. “Bu akışı bozan bir şey olmuş olmalı, çünkü plağın bir kısmının kendi başına geriye doğru dönmesi imkansız.”
Uzaydaki karşı dönüşlü akımlar, aslında eşi görülmemiş şeyler değil. Fakat buradaki mesele, bunların genelde farklı ölçeklerde görülmesi; yani karşı dönüşün, galaksi merkezinden binlerce ışık yılı uzakta meydana geldiği galaktik ölçeklerde.
Bucknell Üniversitesi’nde gökbilimci olan Jack Gallimore, “Karşı dönüş, her zaman iki galaksi arasındaki çarpışmadan veya etkileşimden kaynaklanıyor” diyor.
“Bu sonucu olağanüstü yapan şey, bunu çok daha küçük bir ölçekte görüyor olmamız; merkezî kara delikten binlerce yıl değil de, onlarca ışık yılı uzakta olması.”
Takım; bu ters dönüşlü maddelerin, evsahibi galaksiden halkaya düşmüş olabileceğini veya yakından geçen ters dönüşlü bir uydu cüce galaksinin içeri çekilmiş olabileceğini düşünüyor. Ayrıca, yörüngeler şu an her ne kadar istikrarlı olsa da; durumun geçici olması muhtemel.
“Dıştaki plak, içteki plağın üzerine düşmeye başladığında durum değişecek. Bu durum, birkaç dönüş sonra veya birkaç yüz ışık yılı sonra gerçekleşebilir. Dönen gaz akıntıları birbiriyle çarpışacak ve istikrarsız hale gelecek. Daha sonra bu moleküler gazlar kara deliğe düştüğü zaman, plaklar muhtemelen ışıklı bir şekilde çarpışacaklar” diyor Gallimore.
“Maalesef, bizler orada olmayacak ve havai fişekleri izleyemeyeceğiz.”
Ne acı.
Araştırma, The Astrophysical Journal bülteninde yayınlandı.
ScienceAlert