Beyindeki bağışıklık hücreleri, zehirli proteinleri daha hızlı ayrıştırmak için gerektiğinde bir araya gelerek çeşitli ağlar oluşturuyor. Fakat Parkinson hastalığına sebep olabilen belli mutasyonlarda, bu eş güdüm zayıflıyor. Bonn Üniversitesi, Almanya Nörodejeneratif Hastalıklar Merkezi (DZNE) ve Fransa’daki François Jacob Enstitüsünün ortak çalışması, Cell bülteninde yayımlandı.
Alfa-sinüklein proteini (kısa adı aSyn), beyindeki sinir hücrelerinde önemli görevler gerçekleştiriyor. Fakat aSyn molekülleri, belli şartlar altında kümelenip çözülmez kitleler oluşturabiliyor. Bu yapılar nöronlara zarar veriyor; örneğin, genelde Parkinson hastalığı veya Lewy cisimli demans gibi hastalıklardan muzdarip kişilerin beyinlerinde bulunuyorlar.
Bu sebeple beynin bağışıklık hücreleri olan mikrogliyal hücreler, söz konusu aSyn birikintilerini ayrıştırıp bertaraf etmeye çalışıyor. Bu işlem yalnızca zaman almakla kalmıyor, aynı zamanda mikrogliyal hücrelerin bozulmasına da sebep olabiliyor. Bonn Üniversite Hastanesinde Nörodejeneratif Hastalıklar ve Geriyatrik Psikiyatri Bölümünün başkanı olan Prof. Dr. Michael Heneka, “Artık her iki sorunu da ele alan bir işleyiş belirledik” diyor. Heneka, Parkinson ve Alzheimer hastalığı gibi nörodejeneratif hastalıklar üzerinde araştırma yürütüyor.
Araştırmada, mikrogliyal hücrelerin tehditlerle daha iyi mücadele etmek amacıyla kendiliğinden bir araya gelebildikleri ileri sürülüyor. Bu amaçla, komşu mikrogliyal hücrelere kenetlenen tüp benzeri çıkıntılar oluşturuyorlar. Bu bağlantılar, daha sonra aSyn birikintilerinin ağdaki ortaklar arasında dağıtılmasında kullanılıyor. Bu iş bölümü olmasaydı, bireysel bağışıklık hücrelerinin ayrıştırma işinin önemli bir kısmını omuzlaması gerekirdi ve hücreler bu işin altında ezilebilirdi.
Güçlerin birleştirilmesi, böyle bir şeyin olmasını önlüyor. Fakat birbirine bağlanan tüpler, başka bir amaca daha hizmet ediyor: Mikrogliyal hücreler bunları kullanarak, çok fazla stres veya ölümcül bir tehlike altında oldukları zaman komşularına destek verebiliyorlar. Heneka’nın meslektaşı Dr. Hannah Scheiblich, “Daha sonra, bu birikintileri ayrıştırmakla meşgul olan komşu hücrelere mitokondri gönderiyorlar” diye açıklıyor. “Mitokondriler, küçük enerji santralleri gibi davranıyor; bu yüzden baskı altındaki hücrelere ilave enerji sağlıyorlar.”
Kaynak: Bonn Üniversitesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.