Beynimizin Güncellenmesi de Sosyal Medya Gibi Biraz Zaman Alıyor

0
Beyindeki sinir hücrelerini gösteren bir canlandırma. Tasvir: anusorn nakdee/iStock

Sosyal medyadaki haber kaynaklarımız gibi beyinlerimiz de sürekli zengin, görsel uyaranlar yüklüyor. Fakat son görüntüyü o an görmek yerine, aslında görüntünün daha önceki hallerini görüyoruz çünkü Berkeley – California Üniversitesinde (UC Berkeley) yürütülen yeni bir çalışmaya göre beynimizin yenilenme süresi yaklaşık 15 saniye.

İki hafta önce Science Advances bülteninde yayımlanan bulgular, ‘süreklilik alanı’nın ardındaki mekanizmaya yönelik yürütülen ve sayıları gittikçe artan araştırmalara yenisini ekliyor. Süreklilik alanı, beynimizin gördüklerimizi devamlı şekilde birleştirerek bize görsel bir istikrar hissi sunduğu bir algı işlevi.

UC Berkeley’de psikoloji, sinirbilim ve görsel bilim profesörü olan kıdemli yazar David Whitney, “Eğer beyinlerimiz sürekli gerçek zamanlı güncellenseydi; gölgeler, ışık ve harekette sürekli dalgalanmalar meydana gelir ve dünya gergin bir yer olurdu” diyor. “Daima halüsinasyon görüyor gibi hissederdik.”

Önceden Whitney’in UC Berkeley’deki laboratuvarında doktora sonrası araştırma görevlisi olan ve şimdilerde İskoçya’daki Aberdeen Üniversitesinde yardımcı psikoloji profesörlüğü görevini yürüten baş yazar Mauro Manassi, “Bunun yerine, beynimiz bir zaman makinesi gibi davranıyor” diyor. “Bizi zamanda sürekli geriye götürüyor. Sanki bir uygulama görsel girdileri her 15 saniyede bir birleştirip bize sunuyor ve böylelikle gündelik yaşamla başa çıkmamızı sağlıyor.”

Manassi ile Whitney, bu çalışma için değişim körlüğünün ardındaki işleyişleri incelemiş. Değişim körlüğünde, zamanla meydana gelen hafif değişimlerin (oyuncular ve dublörleri arasındaki fark gibi) farkına varmıyoruz.

Bu doğrultuda Amazon’un Mekanik Türk kitle bulma platformu üzerinden yaklaşık 100 denek toplayan araştırmacılar, bu kişilere 30 saniyelik zaman atlamalı videolarda yaş veya cinsiyete göre değişen suratların yakın çekimlerini izletmiş.

Videolardaki görüntülerde kafa veya yüzdeki kıllar bulunmazken, yalnızca gözler, kaşlar, ağız burun, çene ve yanaklar yer alıyormuş. Dolayısıyla saç dökülmesi gibi suratların yaşlarını fazla ipucu yokmuş.

Videoyu izledikten sonra gördükleri yüzü belirlemeleri istenen katılımcılar, sürekli olarak videonun sonunda yer alan ve en güncel görüntüyü temsil eden kareyi değil de, videonun yarısında gördükleri bir kareyi seçmişler.

“Beynimizin erteleme yaptığını söyleyebilirsiniz” diyor Whitney. “Görüntüleri sürekli güncellemek çok fazla çalışma gerektirir. Bu yüzden beynimiz geçmişe bağlı kalıyor çünkü geçmiş, şimdiki zamanı güzel biçimde kestirmeyi sağlar. Geçmişten gelen bilgiyi değerlendiriyoruz çünkü bunu yapmak daha hızlı, daha verimli ve daha az çalışma gerektiriyor.”

Aslında sonuçlar, beynin görsel uyaranları işlerken hafif bir gecikmeyle çalıştığını gösteriyor. Bu durum, hem olumlu hem de olumsuz sonuçlar barındırıyor.

“Yaşanan gecikme, gündelik yaşamda görsel girdi bombardımanına maruz kalmamızı önlemesi bakımından harika” diyor Manassi. “Fakat aynı zamanda, cerrahi kesinlik gerektiren durumlarda hayati sonuçlar doğurabilir. Örneğin tümörleri tarayan radyologların ve cerrahların, önlerinde duran şeyi gerçek zamanlı görebilmeleri gerekir. Eğer beyinleri bir dakikadan kısa süre önce gördüklerine meyilliyse, bir şeyi kaçırabilirler.”

Ancak Whitney’e göre değişim körlüğü, genel olarak süreklilik alanının bilincin maksatlı işlevlerinden biri olduğunu ve insan olmanın ne anlama geldiğini gösteriyor.

“Tam olarak kör değiliz” diyor. “Sadece görsel sistemimizin yavaş güncellenmesi, bizi ani değişimlere karşı körleştirebilir çünkü ilk izlenime tutunup bizi geçmişe çekiyor. Fakat süreklilik alanı, nihayetinde istikrarlı bir dünya tecrübesini destekliyor.”

 

 

 

 

Yazar: Yasmin Anwar/Berkeley – California Üniversitesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz