İçimizdeki hücrelerin ve o hücreleri meydana getiren organellerin çok iyi bilindiğini düşünüyoruz fakat görünüşe göre hâlâ bazı sürprizler var.
Araştırmacılardan oluşan bir takım, bir organelin içerisinde yer alan şaşırtıcı bir yapının tanımlandığı bir makale yayımlamış. Bu yapı, onlarca yıldır gözümüzün önünde gizleniyormuş.
Peroksizom adı verilen bu organel, lümen adlı tanecikli bir protein matrisiyle dolu olan ve baloncuğa benzeyen tekli bir zar. Bu çok ama çok küçük organlar, hücredeki en önemli mekanizma olmasalar da (tam anlamıyla bir mitokondri veya çekirdek değiller); molekülleri parçalama ve sentezleme yönünden anahtar görevler üstleniyorlar.
Araştırmacılar, bitki hücrelerinin peroksizomlarının içerisinde keseler olduğunu keşfedince şaşkınlığa uğramışlar. Organellerde böyle bir şeyin olduğu bilinmiyormuş.
Bütün çok hücreli organizmaların hücrelerinde yüzen peroksizomlar, oksijen içeren tepkisel molekülleri ortadan kaldırıyor ve yağların bozunmasına yardımcı oluyor. Bu yapılar, insanlarda ve diğer memelilerde yalnızca 0,1 mikrometre boyutunda; yani çok güçlü mikroskoplarla bile fazla görülemeyecek kadar ufaklar.
Rice Üniversitesi’nde biyokimyacı olan Zachary Wright, “Maya ve memeli hücrelerinde bulunan peroksizomlar, ışığın çözünürlüğünden daha küçükler” diye açıklıyor.
“Floresan mikroskobiyle, sadece bir nokta görebiliyorsunuz. Işık bundan daha ötesini yapamıyor.”
Fakat yüksek lisans yaptığı sırada Arabidopsis thaliana bitkisi üzerinde çalışan Wright, peroksizomun içerisinde beklenmedik yapılar olduğunu keşfetmiş.
Bir çeşit su teresi olan Arabidopsis, çok ama çok büyük peroksizomlara sahip. Fidelerde 9-12 mikrometre boyutunda olabilen bu yapılar, mikroskop altında açık şekilde ayırt edilebilmelerinin yanında, içlerine bakılacak kadar da büyük.
“Parlak ışımalı proteinler, Arabidopsis‘teki çok daha büyük boyutlu peroksizomlarla birlikte bunları son derece bariz hale getiriyor ve çok daha kolay görmeyi sağlıyor” diyor Wright.
“Peroksizomlar hakkında 1960’larda yayımlanan çok eski literatürü tekrar ziyaret ettim ve o zamanlarda da benzer şeyler gözlemlediklerini; ancak bunları anlamadıklarını gördüm.”
Jacinta Bowler/ScienceAlert. Ç: O.